CHP'nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin kuruluşunun 102. yıl dönümünde sosyal medya hesabından paylaşım yaptı.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin altı okunu yazdığı dört sayfalık paylaşımına "Halkın Partisi Cumhuriyet Halk Partisi, 102 yaşında. Kutlu olsun…" notunu düştü.
Halkın Partisi
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) September 9, 2025
Cumhuriyet Halk Partisi, 102 yaşında. Kutlu olsun… pic.twitter.com/ciNWzsWQZm
"CHP'NİN GELİŞMİŞ BİR ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ VARDIR"
Kılıçdaroğlu'nun paylaşımında şu ifadeler yer aldı:
"ALTI OK'UN IŞIĞINDA
Cumhuriyet Halk Partimiz 102 yaşında. Ne mutlu ki hem ülkemizin kurucusu olma onurunu hem de ülkemizin geleceğinin teminatı olmayı sürdüren ulu bir çınar gibi demokrasi dünyamızın tam göbeğinde ve halkımızın yüreğinde varlığını sürdürüyor.
CHP'nin ideolojik politik tutumu bellidir... Sosyal demokrat bir partidir... Atatürk'ün öngördüğü çağdaş uygarlığı yakalama ve aşma idealindedir... Her koşulda demokrasiyi savunur, eleştirilere açıktır. Gelişmiş bir eleştiri kültürü vardır. Otoriter yönetimlere karşıdır... Daha pek çok ilkeyi sayabiliriz... Altı Okumuz bu bağlamda demokrasinin, büyümenin, vatan sevgisini içselleştirmenin bir güvencesidir.
CHP'nin 6 oku ne anlama gelir?
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizatihi anlamlaştırdığı; teorik içeriğini oluşturduğu “Altı Ok" Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesidir. Bir başka anlatımla yeni kurulan devletin ideolojik temelidir. Özü itibariyle "Altı Ok" nasıl bir cumhuriyet olduğumuzu, cumhuriyetimizin karakterini ve kişiliğini önümüze serer.
Cumhuriyetimiz, dün ve bugün olduğu gibi yarınlarında da Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devrimci, Devletçi ve Laik olacaktır.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Altı Ok nereye düşüyor?
Cumhuriyetçilik, padişahın kulu olmaktan cumhuriyetin onurlu vatandaşı olmaktır. Yani halkı tebaa zihniyetinden kurtarmaktır. Yurttaşların, demokratik kurallar çerçevesinde bir yönetimin paydaşı ve kurucusu olmasını sağlayan Cumhuriyetçilik, egemenliği kişiye ve zümreye ait olmaktan Çıkarır ve milletin kendisine teslim eder.
Cumhuriyetçilik ilkesi, laiklikle birlikte demokratik hukuk devletinin temel dayanağıdır.
"ALTI OK'UN GÜNCELLENMİŞ YORUMU BİZİ ÇAĞDAŞ DEMOKRASİYE ÇIKARIR"
Altı Ok'un güncellenmiş yorumu bizi çağdaş, özgürlükçü demokrasiye çıkarır.
Milliyetçilik ilkesine baktığımızda da gördüğümüz şudur. Milliyetçilik; etnik bir atfa sahip değildir; siyasi bir birlikteliği öngörür. Açıkça söylemek gerekirse Türkiye Cumhuriyeti din ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç zemininde kurulmuştur.
Cumhuriyetimizin 2. yüzyılının başında, dünyadaki gelişmeleri de dikkate alırsak, bireyin refahı ile ülkesinde huzur içinde yaşamasının koşullarını yaratmak zorundayız.
Yani herkesin kimliğine saygı duyarak bireysel ve toplumsal refahımızı büyütmeliyiz. Bunu "Refah milliyetçiliği" olarak da tanımlayabiliriz.
Halkçılık neden vazgeçilmez?
Halkçılık, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarında, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışında, 20 Ocak 1921 ve 20 Nisan 1924 anayasalarının hazırlanışında temel şart, "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" ilkesidir. Bu söylem, Atatürk'ün Halkçılık ilkesinin ruhudur. Atatürk bu ruhtan ömrü boyunca hiç şaşmamıştır. Bu söylem aynı zamanda özgürlükçü bir siyasi parlamenter demokrasiye er ya da geç ulaşma isteğinin de nişanesidir.
Devletçilik neden uygulanmalı?
Bu ağır tablonun ekonomik boyutuna ilişkin "Devletçilik" ilkesinin söyleyebileceği çok şey var.
Ekonomik krizden bizi kalıcı olarak çıkartacak perspektif, yaklaşık 90 yıllık bir geçmişi ve birikimi olan Devletçilik ilkesinin, "Sosyal Devlet Devletçiliği" hedefiyle yeniden tanımlanmasından geçmektedir.
Cumhuriyetimizin yeniden "Kimsesizlerin kimsesi" kılınmasının, tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği bir düzeni kurmanın yolu Devletçilikten geçmektedir.
Günümüz dünyasında sosyal adalet ve refah devleti politikalarına uyarlanmış haliyle Devletçilik, gelir dağılımında eşitliği sağlayan sosyal demokrat bir reform projesine dönüşebilir.
Devlet her şeyden önce liyakat üzerine inşa edilmek zorundadır. Bu da bizim devletçilik anlayışımızın temel taşlarındandır. Devleti yönetenler de halkına hesap vermek zorundadır.
Çünkü devleti yönetenlerin aylıklarını devletten hizmet alan halk öder. Dolayısıyla halkın ödediği vergilerin hesabını veremeyenler, yolsuzluğa ve devlette çürümeye yol açarlar. Bu da ahlaki anlayışı temelden dinamitler.
Laiklik ilkesinden taviz verilemez
Atatürk'ün laiklik anlayışı ve bunu bir ilke olarak devrimlerinin temeline yerleştirmesi muazzam bir adım. Bugün sadece ülkemizin değil, dünyanın yaşadığı sorunlar bağlamında da ele aldığımızda yaklaşık yüz yıl önce atılan bu adım, Atatürk'ün geleceği okuma yetisinin kanıtı.
Laiklik bireysel özgürlüklerin ve çoğulculuğun güvencesidir. Laiklik aklın özgürleşmesidir. Üstelik laiklik, kimi çevrelerce iddia edildiğinin aksine, inanç özgürlüğünün de güvencesidir.
Haliyle laiklik, karşıtlarının da fikri varlığını güvence altına alır. Aynı zamanda sadece fikri özgürlüklere değil, uyguladığı ve meşru gördüğü şiddet nedeniyle doğrudan yaşam hakkına saldıran köktenci anlayışlara, yapılara karşı da "Laiklik" ilkesi vazgeçilmezdir.
CHP iktidarında laiklik, başta bölgemizde olmak üzere tüm dünyayla kuracağımız ilişkinin temel belirleyeni olacaktır, olmalıdır.
"DEVRİMCİLİK İLKESİ AYNI ZAMANDA SORGULAMA KÜLTÜRÜNÜ DE SÜREKLİ KILAR"
Devrimcilik geleneğimizde de geleceğimizde de var
Devrimcilik, geleceğin öncüsü olmak demektir. Bunun mücadelesini vermek demektir. Bizim yani CHP'nin devrimcilik anlayışı da budur. Devrimcilik ilkesi, Atatürk Devrimlerinin sürekliliğini yansıtması kadar, bu devrimlerin verdiği dinamizm nedeniyle de önemlidir. Geleceğin öncüsü olmanın yolu bilimden geçmektedir. Nitekim Atatürk, "Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır" der
Bu haliyle Devrimcilik, partimizin sosyal demokrat bir partiye dönüşmesinin, sol/sosyalist dünyayla ilişkilenmesinin de sağlayıcısıdır. Aynı zamanda Devrimcilik ilkesi, Altı Ok'un diğer ilkelerinin bugüne ve yarınlara ışık tutan halinin de yapı taşıdır.
Devrimcilik ilkesi kendi iç devrimimizin, devrimciliğimizin nüvesidir; durağanlığı değil, sürekliliği temsil eder. Devrimcilik ilkesi aynı zamanda eleştiri ve sorgulama kültürünü de sürekli kılar. Bu olmazsa zaten değişimi sürekli kılamazsınız."
Kaynak : cumhuriyet.com