Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, 2009 yılında Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin soruşturmalara FETÖ'nün talimatıyla müdahalede bulundukları öne sürülen 19 sanığın yargılandığı davanın duruşmasına katıldı.
Duruşma sonrası açıklama yapan Çayır, mahkeme başkanının duruşmayı 11 Şubat 2026'ya ertelemesine tepki gösterdi. Çayır, şöyle konuştu:
"Şehit lider Muhsin Yazcıoğlu'nun davası için Kahramanmaraş'tayız. Yine bir aç-kapama mahkemesiyle yani dilim varmıyor ama gerçekten üzüntü verici 16 yıldır kamuoyu vicdanını, Türk milliyetçilerini, Türk insanının vicdanını kanatan bir süreç yaşıyoruz. Bu sürecin en büyük mağdurları elbette ki onu sevenler, onun fikrine, davasına sahip çıkanlardır. Türkiye, üzülerek ifade ediyorum ki, bazı konularda gösterdiği hassasiyeti Muhsin Yazioğlu davasına gösteremedi. Aslında yürütme de yargı da bu konuda düşündüklerimize ve beklentilerimize cevap veremedi. Kamuoyunun beklentilerine cevap veremedi. Türk milletinin umduklarına cevap veremedi. Şu an dava arada kalmış vaziyette. Her ne kadar 11 Şubat'a atılmış ise de neyi nasıl göreceğimiz konusunda pek ileriye dönük bir şeyler söyleyememekteyiz. Yani faili meçhuller rafına bu dosya kaldırılmamalı, kaldırılamaz. Birileri elbette ki ‘yeter’ dememizi bekliyor. Birileri diyor ki, ‘Gelmesinler. Mahkemede artık ilgi bitsin, kamuoyundaki ağırlığı da yok olsun, dosyayı kapatalım’. Buradan onlara sesleniyorum: Muhsin Yazıcıoğlu'nun arkadaşları, bu ülke sevdalıları, Türk milliyetçileri asla ve asla bu dosyanın kapatılmasına izin veremezler. Faili meçhul dosyası diye rafak kaldırmak isteyenlere de heveslerini kursaklarında bırakırlar. Bizim böyle bir inancımız var. Usanmayacağız, bıkmayacağız. Elbette hukuk arayışımızı sürdüreceğiz."
'BAHÇELİ' TEPKİSİ: BU DUYARSIZLIĞI KAMUOYUNUN VİCDANINA BIRAKIYORUM"
Çayır, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin mahkeme süreçlerinde sessiz kaldığını öne sürerek, şu ifadeleri kullandı:
"Buradan geçmişte beraber siyaset yaptığımız Devlet Bey'e bir şey söylemek istiyorum. Abdullah Öcalan'a gösterdiğin hassasiyeti, PKK'ya gösterdiğin duyarlılığın bir milimini, bir çintiğini, bir anını Muhsin Yazcıoğlu'na, Muhsin Yazcıoğlu'nun öldürülmesine, şehadet edilmesine, bu davanın sürecine bir lafın oldu mu? PKK ve teröristlerle ilgili her daim söz söylerken, onları şu veya bu şekilde neredeyse 'kahraman' ilan ederken, bir günden bir güne ülkücü hareketin sembol ismi olmuş, Türk milliyetçilerin göz bebeği olmuş Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili kılını kıpırdatmadın. Bu elbette ki bir yere yazılmıştır. Kıpırdattın mı kıpırdatmadın mı? Bir günden bir güne Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bununla ilgili bir sözünüz oldu mu? Biz mahkemelere geliyoruz ve gidiyoruz. Siz niye bir günden bir güne televizyonlarda, kamuoyunda veya herhangi bir yerde bununla ilgili serzenişi dile getirmiyorsunuz? Madem Türk milliyetçisiniz. Bu çelişki hepimizin, sadece ülkücülerin değil, Türk milletinin de yüreğinde bir kanamaya yol açmıştır. Teröristlere karşı duyduğunuz duyarlılığı, o fotoğrafı sıvazlamayı Muhsin Yazıcıoğlu'nun çocuklarına yaptın mı? Ailesine yaptın mı? Sinan Ateş'e yaptın mı? Sinan Ateş'in çocuklarına yaptın mı? Çakıroğlu'na yaptın mı? Rahmetli Türkeş'in çocuklarına yaptın mı? Yok. Ben bu duyarsızlığı, bu ikilemi, bu tuhaflığı kamuoyunun vicdanına ve aklına bırakıyorum."
Çayır sözlerini, "Biz usanmayacağız. Muhsin Yazıcıoğlu'nun davası burada kapatılsa dahi biz kapatmayacağız, açık tutacağız, mücadeleye devam edeceğiz" ifadeleriyle tamamladı.


