DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Barış ve Demokratik Toplum Çalışmaları Kapsamında KHK'lılarla Buluşma" toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasında Hatimoğulları, KHK'lıların işsizlikle, yoksullukla tehdit edilmek istendiğini söyleyerek "Boyun eğdirilmek istendi. Aileler, çocuklar aç kaldı, susuz kaldı. Çok büyük psikolojik çöküntüler yaşandı. Çok sayıda KHK'lı insanın intihar ettiğini biliyoruz. Kendi mesleği olmadığı halde gidip güvencesiz birçok iş konumunda çalıştıklarını biliyoruz ve çalıştıkları iş yerlerinde iş cinayetleri ve yaşamlarını kaybettiğini biliyoruz" dedi.
"İNSANLAR İDARİ DEĞİL, OTORİTER KARARNAMELERLE GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILDI''
Birçok KHK'lı kadının işsiz kaldığını belirterek Hatimoğulları, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki ne sorun yaşanırsa yaşansın kadınlar daima bunun bedelini iki katı fazla ödemektedir. Kadınlar evde o pişmeyen tencereden de sorumlu tutuldu. Kadına yönelik şiddet özellikle KHK'lı kadınların üzerindeki şiddetin katlanarak arttığını da biliyoruz. Evdeki bütün bakım yükünün de kadınlara yüklendiğini biliyoruz. OHAL KHK'larıyla Türkiye'de anayasa adeta askıya alındı. Komisyona 130 bin KHK'lının başvurusu var. Herhangi bir savunma hakkı tanınmadı. İnsanlar idari değil, otoriter kararnamelerle görevlerinden uzaklaştırıldı. Kurulan o halk komisyonu mahkeme taklidi bir bürokratik yapı olup dokuz yıl geçmesine rağmen on binlerce dosyayı sonuçlandırmamış, vatandaşları adaletsizlik içinde bırakmıştır. Bugün gelinen noktada bir tür hukuk çizmesi altında kalıcı cezalandırma rejimi uygulanıyor. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, insan hakları evrensel bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi açıkça ihlal edilmiştir. BM, İLO, AİHM kararları bu sürecin kitlesel bir hak ihlali olduğunu kalın kalın çizgilerle altını çizmiştir."
"BU SÜREÇ BİR ŞEKİLDE ŞİMDİLİK İLERLİYOR''
Hatimoğulları, Kürt sorununun çözümüne ilişkin yürütülen sürecin nasıl ilerlediğini herkesin çok merak ettiğine değinerek "Kimisi 'süreç tıkandı mı' diye soruyor. Kimisi diyor ki 'çok yavaş gidiyor', kimisi 'hakikaten bir barış ve demokrasiyle taçlanacak mı?' Farklı farklı yorumlar ve yaklaşımlar var. Ben kısaca şunları ifade etmek isterim. Bu süreç bir şekilde şimdilik ilerliyor. Biz bu sürecin başarıyla taçlanması için hem DEM Parti olarak hem görüştüğümüz bütün toplumsal ve siyasal dinamiklerle bu konuda her birimiz kendi cephesinden oldukça güçlü bir katkı veriyor, vermeye devam edecek" diye konuştu.
"ACİL ADIMLAR KONUSUNDA DEVLET VE İKTİDAR ÇOK YAVAŞ İLERLİYOR''
Bazı acil adımların atılması gerektiğini söyleyen Hatimoğulları, "Bu acil adımlar konusunda devletin ve iktidarın çok yavaş ilerlediğini belirtmek isterim. Neydi bunlar? Bunu birçok kürsüde ifade ettik. Burada bir kez daha sizinle paylaşmak isterim. Acil bir biçimde yasal ve hukuki düzenlemelerin gerçekleşmesi adil bir yargı sistemine kavuşmak ki sanırım Türkiye'nin en acil ve en temel ihtiyaçlarından biri bu. Cezaevlerinde infaz yapmalar, terörle mücadele kanununun değişimi, bütün bunlarla ilgili çok önemli adımlar atılmalıdır" dedi.
Hatimoğulları, AİHM kararlarını hatırlatarak "Bu kararlar çerçevesinde örneğin Can Atalay, Hatay Milletvekili olarak parlamentoyla gelip çalışmalarını sürdürmeli, AİHM kararları çerçevesinde Kobani kumpas davasından yargılanan sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve bütün Kobani tutsakları ve aynı şekilde Gezi direnişinden dolayı tutsak edilmiş olan Osman Kavala serbest kalmalı. AİHM almış olduğu kararlar bütün bunların hayata geçirilmesi çok önemlidir" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN MAĞDURİYETLERLE İLİŞKİ KURMALI''
En temel gündemlerden birinin parlamento çatısı altında oluşacak olan komisyon olduğuna dikkat çeken Hatimoğulları, şunları kaydetti:
Kaynak : cumhuriyet.com