İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır…
3. Dünya savaşı Hazırlıkları…
Dünya ve Ulusal Medya ve sosyal medyada yapılan anti propaganda Safaları…
(İkinci Bölüm)
(Dördüncü Kısım)
Belden Aşağı Vurma…
Savaş sanatı…
İsteyen kullanıcılarımız önceki bölümü görmek için yazılı metindeki TIKLA bölümü ile bir önceki görsel ve yazılı metni görebilirler…
Yapay Hafıza destekli; Rogg & Nok uluslararası İstihbarat Analiz Merkezi sunar:
Bu bölümde kısaca niye bu Çin ve ekonomisi bu kadar son 20 yılda önem kazandı?
Bu Sorulara biraza ironik Trajikomik olarak yaklaşacağız…
Bildiğiniz üzere şöyle bir alıntı vardır…
Bir ülkede bir kral hüküm sürermiş…
Ve de halkı vergilerden ve yapılan haksızlıklardan çok mutsuz olurmuş…
Fakat halk hiç sesini çıkarmadan krallın yönetimine boyun eğermiş…
Ve bu kral hiç sesini çıkarmayan halka zulmetmeye devam ederken her hafta tebdili kıyafetle vezirini halkın yanına yollar ve son durumu söylemesini istermiş…
Ve de Veziri her hafta periyodik olarak bu verilen görevi yapıyormuş…
Saraya dönüp halkın son durumunu şöyle anlatıyormuş…
- Halk perişan çok mutsuzlar, hiç yüzleri gülmüyor hep ağlıyorlar…
Kralın yüzü gülerek şöyle genelde yanıt veriyormuş…
- Güzel her zaman ki, gibi vergileri artırın hiçbir sorun çıkmaz ve kesinlikle rüşvet alanları görmeyin onlar halkı perişan etmeye çalışıyorlar… Buda işimize geliyor…
Evet,
Zaman geçmiş bir gün veziri kralı huzuruna telaşlı bir biçimde çıkarken ayağı takılıp düşmüş ve düştüğü zaman burnu kanamaya başlamış…
Kralın soytarısı hemen koşup vezire kendi soytarılık yaparken kullandığı kırmızı bir mendili uzatmış ve burnuna bu mendili tıkamaya çalışmış, neyse kan durmuş… kral kahkahalarla olayı seyrettikten sonra vezirine gülerek;
- Ne oluyor bu telaş niye?…
Diye sormuş, vezir kan revan içinde, zorla konuşarak cevap vermiş…
- Halk çok mutlu gülüp oymuyorlar, herkes gülüyor sanki bir mutluk ülkeye çökmüş gibi…
Diyerek Meyanen cevap vermiş…
Kral hemen yerinden fırlayıp korku ve telaş içinde;
- Hemen atımı ve ailemi hazırlayın artık bu memlekette kalamam kaçıyoruz…
Demiş…
Kıssadan hisse sizlere ait…
Bir başka yönden dünya tarihine bir bakalım, dünyada doğu kültüründen çıkma disiplini ve kendini savunmayı öğreten savaş sanatı diye kullanılan dövüş sanatları vardır…
Daha çok Çin ve Japon kültürü bu sanatı kullanırken diğer toplumlar bu dövüş sanatını öğrenmeye çalışmışlardır…
Ve zamanla silah kullanmadan karşı tarafı yok etmek için bu sanatı tüm ülkeler askeri ve sivil ortamlarda öğrenmeye ve de kullanmaya başlamışlardır…
Ve şimdileri bile bu savaş sanatı disiplin ölçüsünde daha çok askeri olgularda ve özel savuma ortamlarında disiplin ölçüsünde gösterilerek kullanılıyor…
Evet,
Doğu kültürü ile batı kültürü iç içe karışmış bir insan topluluğundan bahsederken, bu kültür ve kültür yaşamındaki insanları nasıl yaşadığını iyi tahlil etmek gerekir…
Doğu kültüründe eğitmenlere son derece hürmet ve saygı gösterilir…
Fakat batı toplumlarında bu hürmet ve saygı kavramları çıkar ve özünde kendini beğenme ölçüsünde kavramlaşmıştır…
Biz Türkler olarak orta Asya’dan geldiğimize göre, bu iki kültürü iç içe yaşıyoruz…
Ve de kültür çatışmaları ölçüsünde Arap ve benzeri ülkelerin kültürlerini de barındıran ve bir toplum yapısı içinde yaşıyoruz demek doru bir kavram olacak kanaatindeyiz…
Asıl kültür yapımız doğu kültür yapımızdan geliyor…
Buna dikkat etmemiz gerekir…
Yozlaşmaya ve kültür at yapısını yok etmeye uğraşan şimdiki siyasete taviz vermememizde bu aşamada gerekiyor…
Bizde bu kültür Tanımlarken yıllar önce Atatürk’ün söylevlerinden biri diye belirtilen husus şudur; “Beyler Sarı ırka dikkat edin” dediği söyleniyor…
Bu söylev doğru ise niye söylemiş olabilir?
Niye Hıfzıssıhha Enstitüsü Türkiye’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi 27 Mayıs 1928 tarihinde kurulmuştur. Niye Bir Kararname ile 2/11/2011 tarihinde Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna devir olunmuştur. Ve şimdi asıl ortamda çalışsa idi COVID‑19 aşısı, COVID-19 hastalığına karşı bir önlem alma ve önleme şansı Türkiye’de olur muydu?
Saygın okurlarımız,
Konu konuyu açıyor, bizler konuyu dağıtmadan niye bu soruyu gündeme getirdik…
Yıl; 1938; Çin, kolera salgınına karşı Türkiye’den aşı bekliyordu. Türkiye, Çin’e aşı gönderiyordu.
Dizi yazımıza başlarken Trajikomik olgulardan bahsedeceğimizi söylemiştik işte;
O zamanlar sekreter olmayan gerçekten sağlığa bakan biri vardı. Uzatmadan kısaca Sağlık Bakanı Dr. Hulusi Alataş imzalı 27 Temmuz 1938 tarihli ve 191-14715 sayılı yazı ile Türkiye Çin’e 1 milyon santimetre mik’âbı kolera aşısı yardım etme kararı aldı. (BCA, 30-10-0-0 -257 – 728 - 14)…
İşte arşiv belgeleriyle yıllar önce aşı üreten ve Çin’e bile aşı gönderen Türkiye gerçeği.
Bizler ve grup yorumcu editörleri genelde şu Çin’in özlü sözünü kullanırız “Balık verme balık tutmayı öğret…”
Şimdi okuyup veya dinleti sağladığınız bu dizi yazımızın başlığında “Belden Aşağı Vurma…” ve “Savaş sanatı…” başlığını koymamızın amacını biraz açalım…
Yukarıda biraz örneklerini verdiğimiz savaş sanatları oluşumundaki disiplin ve eğitmenlerine saygıdan bahsettik, doğu kültüründeki bu saygı ve hürmet kavramları çok mühim doğu kültürlerinde yer kaplıyor. Bu özel hayatlarında da bu disiplin ile yetişen kültür yapısındaki insanlar hayvani iç güdülerini bu yöntem ile zaptı rapta alma konusunda kültürel bazda eğitiliyorlar…
Fakat küresel bazda günümüzde toplumlar başka başka ülkelerde bulunma olanakları da oluyor. Çünkü ekonomik yönden emperyalist düzen uymak zorunda kalıyorlar… ve kültürleri ile o toplumu kültürlerini iç içe yaşamak zorunda kalıyorlar… Çoğu zaman kendi kültür yapılarının o bulundukları ülkeye adapte etmeye çalışan bu tür insan ve insan toplulukları çoğu zaman gereksimlerden ötürü değişik gruplar kurarak bulundukları toplum yapısında yer alıyorlar…
Bu az da olsa kütür yozlaşmasına sebep oluyor…
Ve çoğu zaman bunlar Mafya olarak anılıyorlar…
Örnekleri “Çin mafyası” ve “Japon mafyası” Ve de “Rus mafyası” şeklinde anılıyorlar bunlar yasa dışı örneğin uyuşturucu, kadın ticareti, Silah ticareti, göçmen ticareti gibi yasal olmayan olgularda dünya ve bulundukları ülkelerde faaliyet gösteren bu tür mafyalaşmış ortamların her biri birbirlerine yönelik bölgesel üstünlük sağlama için silahlı eylemlerde yapıyorlar…
Bazen kendi aralarında uzlaşma sağlayarak savaşı kesip kâr amaçlı çalışıyorlar…
Bu tür mafyaları arsına sızan bazı zorda olsa istihbarat elemanları da oluyor bunlar fark edildikleri anda sorgusuz olarak infaz ediliyorlar. Fark edilmeyen kesim mafyanın en üst yönetimine yakın çalışıyorlar hata bazen mafya lideri bile olan istihbarat elemanları da oluyor… Bu türdeki elemanlar asıllarından bile daha fazla rağbet ve hürmet gördükleri biliniyor… Ve de yaptıkları işlevlilerde daha çok teşvik alıyorlar… O yüzden zaten “İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır…” diyoruz…
Bunu yanında asıl veya yapma olan tüm elemanlar, bundukları bölgede emniyet ve siyasi ortamda rüşvet verdikleri kesimlerde oluyor… Bu kesimler sayesinde işlerini daha iyi yönetip yönlendire biliyorlar… Tabir doru ise Kıçları sıkıştığı anda bu siyasi ve ekonomik yönden besledikleri varlıkların hakkında bilgileri vermek ile tehdit ediyorlar. Ve bu tehdit ve şantajlar eğer devlet yönetiminde olursa daha çok ses getiriyor…
Sızma ölçüsünde lider olan kişiler konumuz gereği Narko-Terör bağlantılarını da kurup taşeron elemanlarımda sahaya sokuyorlar…
Tabii olarak hiçbir devlet bunu kabul etmiyor ve reddediyorlar…
Kısaca küresel yönden siyasi ve ekonomik mafyalaşmış bir dünyada yaşıyoruz…
Sızma veya asıl olan lider kadrosu bir savaş ortamında birlikte etik olarak çalışıyorlar…
İşte ne kullandığımız yapay zekâ mantıksal olarak ne bizler kendine “düşünen hayvan” denilen insanlar evet bizler bunu çözemiyoruz…
Çünkü ölüm ve öldürme konusunda insanlar ölmeyi tercih ediyorlar.
Ne yaşamayı ne de yaşatmayı istemeyen toplumlar kültürel bazda yozlaşmış toplumlar savaşı durdurmak için yukarıda belirtiğimiz ölçülerde köle olmayı ve de çok az olan kendi aralarında bile bazen savaş yapan ve dünyayı yöneten mafya liderleri gibi savaş çıkması ve savaşı yönlendirme konusunda onlar gibi bile aramızda birleşemiyoruz…
Ve de tekrar söylediğimiz gibi ne barış ne de barışı savunacak olgularda yönetilen insanlar birleşemiyor… Ve tercihleri ülkemizde olduğu gibi bir rezil edepsiz, terbiyesiz, varlığa biat edip ölümü seçmelerini gerçekten anlayamıyoruz…
Bir de ülkelerin iç yapıları bu ortamda ilgi görüyor daha çokta Çin ve ekonomisi…
Bazen doğrular yalanlar yanlışlara, yalanlar ve yanlışlar doğrulara dönüştürerek silahsız belden aşağı vurmalar dediğimiz olgular çerçevesinde haberler veriliyor…
Bu haberlerinde analiz etmemiz ve üzerinde düşünmemiz bazı konuların netleşmesi açısından da gerekiyor…
Çoğu zaman ABD menşeili sitelerden aldığımız fazla tehditkâr olmayan ama amacı açıklayan haberlerden seçmeler yaparak veriyoruz…
İşte o haberlerden bir yorumsuz örnek olması bakımından aşağıda sunuyoruz…
Çünkü doğu ve batı ortamında kaldığımız için siyasi ortamda ve jeopolitik ortamda kendi aramızda gördüğümüz haberler ile değişik ortamlarda olan haberleri bilerek ortamı daha iyi gözleyeceğimizden bu tür haberleri fazla yorum yapmadan ham Haber olarak vermeği tercih ediyoruz…
Çünkü bilmek ve yorum yapmak için karşı durduğumuz kesimlerin neler söylediklerini ve yazdıklarını bilmemiz gerekir…
İyi okumalar veya dinletiler…
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in 2012'de iktidara gelmesinin ardından hükümeti, kapsamı ve kararlılığıyla dünya çapında dikkat çeken kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele kampanyası başlattı. Uzun zamandır dokunulmaz olarak kabul edilen güçlü figürler, rüşvet vermekten veya fonları kötüye kullanmaktan suçlu bulundu ve hapse atıldı. Bu cezalar başlangıçta bazı yorumcular arasında Xi'nin inisiyatifi siyasi muhaliflerini kenara itmek veya onlara zulmetmek için kullanıyor olabileceği izlenimini güçlendirdi. Ancak yolsuzluğun kökünü kazıma çabası, kişisel güç politikalarının çok ötesine geçti. Çin Komünist Partisi'nin bir organı olan Merkez Disiplin Teftiş Komisyonu tarafından yürütülen bu kampanya, dünyanın herhangi bir yerinde tarihin en büyük yolsuzlukla mücadele kampanyası oldu. Mayıs 2021'e kadar, kampanyanın neredeyse on yılında, CCDI, hükümet ve ÇKP aygıtı içinde toplam dört milyondan fazla insanı soruşturdu ve bunların 3,7 milyonunu suçlu buldu.
Yolsuzluğun bu ölçekte soruşturulması ve kovuşturulması, Çin'deki eşitsizliğin arttığı bir ortamda gerçekleşti. Bu sadece tesadüfi bir korelasyon değildi. Çin'deki, özellikle şehirlerdeki eşitsizlik, 1980'lerin reformlarından sonra yükseldi ve 1990'ların başında devlete ait birçok işletmenin özelleştirilmesi ve yeniden yapılandırılmasından sonra daha da arttı. Yüksek teknolojili sektörlerde daha fazla üretkenlik ve ücretler ve sermayeden elde edilen gelirin artan payı, kentsel eşitsizliği tepeden körükledi; Kentsel gelir merdiveninin en altında, kırsal kesimden gelen işçilerin girişi - çoğu kentsel oturma iznine sahip olmayan ve düşük ücretleri kabul edecek olan - aşağıdan eşitsizliği körükledi.
Çin ekonomisinin oluşturulan ekonomide daha fazla servet elde edenler kişi bazında oluşurken, yolsuzluk son yıllarda yükselişe geçti. Ancak şimdiye kadar hiç kimse, CCDI'nin yolsuzluktan suçlu bulduğu kişilerin özelliklerini ampirik olarak incelemedi veya yolsuzluğun eşitsizliğe ne ölçüde katkıda bulunduğunu ampirik olarak belirlemeye çalışmadı. Görünüşe göre, CCDI verilerinin ayrıntılı bir analizi bir model ortaya koyuyor: Komünist Parti'nin bürokratik ve teknokratik hiyerarşisinin tepesindeki insanlar arasındaki yolsuzluk sadece çok yüksek değildi (zimmete geçirilen ortalama para miktarları açısından); Aynı zamanda eşitsizliğe önemli ölçüde katkıda bulundu ve zaten zengin olanları daha da yükselmelerine mani olamadan bu tür oluşumlarda buluna kişiler bir üst sınıfa yerleşmesi sağlamdı.
Yolsuzlukla mücadele kampanyasının merkezi doğası ve Çin hükümetinin ilgili verileri yayınlaması ve sistematikleştirmesi sayesinde, akademisyenler artık dinamikleri değerlendirebilir. Bireysel mahkumiyet davalarından derlenen verileri kullanarak, 2012 ve 2021 yılları arasında yolsuzluktan suçlu bulunan üst düzey Çinli yetkililerden oluşan bir veri tabanı oluşturduk. Veri seti, 828 yolsuzluk ceza davası ve 686 hükümlü kişi (bazı kişiler birden fazla suçtan suçlanmış ve hüküm giymiştir) için ayrıntılı bilgiler içermektedir. Hepsi ÇKP'nin üyeleridir, hükümette veya parti hiyerarşisinde üst sıralarda yer alırlar veya devlete ait işletmelerde yöneticilerdir; Yolsuzlukla mücadele kampanyasının dilinde, soruşturmalara da dahil olan çok sayıda "sinek" (alt düzey yetkililer) aksine, en önemli suçlardan suçlu olan "kaplanlar" dır. Xi'nin kampanyasının ortaya çıkmasına kadar, bu figürlerin çoğu dokunulmaz olarak kabul edildi.
CCDI, mahkûmları önem sırasına göre merkezi olarak yönetilen kadrolar, il tarafından yönetilen kadrolar ve merkezi düzeydeki kadrolar olarak sınıflandırdı. Merkezi olarak yönetilen kadrolar, il bakanları gibi en üst düzey yetkililerdir. ÇKP'nin Merkez Komitesi tarafından atanır veya görevden alınırlar. Eyalet tarafından yönetilen kadrolar ÇKP'nin eyalet şubeleri tarafından yönetilir; unvanı kısaca Rütbeleri arasında belediye başkanları ve şehirlerin sekreterleri var. Üçüncü grup, devlete ait işletmelerin yöneticileri gibi daha az önemli yetkilileri içerir. Basitlik adına, bu yetkililere sırasıyla ulusal, il ve yerel nomenklatura olarak atıfta bulunacağız.
CCDI veri setinin analizi, memur rütbesine göre yolsuzluğun ölçeğini ortaya koymaktadır. Çin'deki kentsel hane halkı anketlerinin yanına yerleştirildiğinde (kaplanlar kentsel alanlarda yaşama eğilimindedir), veri seti yolsuzluktan hüküm giyenlerin yasal gelirlerini ve kentsel gelir dağılımındaki konumlarını tahmin etmemize izin vererek, sıradan ekonomik ve politik yaşamda ne kadar önemli olduklarını ve yolsuzluklarının tam olarak nerede gerçekleştiğini ortaya koydu. Sanıkların tahmini yasal gelirlerini zimmete geçirmekle suçlandıkları miktarlarla karşılaştırarak, yolsuzluğun gelirlerini ne kadar artırdığını, Çin gelir dağılımının merdivenlerini ne kadar tırmanmalarını sağladığını ve bu tür bir yolsuzluğun Çin şehirlerindeki eşitsizlik düzeylerini nasıl etkilediğini hesapladık.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, veriler, hüküm giymiş kişi ne kadar kıdemli olursa, yetkilinin yolsuzluk faaliyetlerinin ölçeğinin o kadar önemli olduğunu göstermiştir. Ulusal nomenklatura üyeleri, eyalet nomenklatura üyelerine göre dava başına dört buçuk kattan fazla ve yerel nomenklatura üyelerine göre üç kattan fazla parayı zimmete geçirmekten suçlu bulundu. Veri setinde listelenen en üst düzey yetkililer ortalama olarak 14,1 milyon doları zimmetine geçirmekle, il nomenklatura'sı 2,8 milyon doları zimmetine geçirmekle ve yerel nomenklatura'yı 4,3 milyon doları zimmetine geçirmekle suçlandı. (Yerel rakamlar il rakamlarından daha yüksektir, çünkü yolsuzluğun özellikle karlı göründüğü devlete ait işletmelerin birçok yöneticisini içerirler.) İl nomenklatura üyeleri, yolsuzluk davalarının büyük bir kısmıyla (üçte ikisi) suçlanıyor, ancak ulusal nomenklatura'daki memurların dava başına zimmete para geçirme oranı çok daha büyük olduğu için, para cinsinden ölçülen toplam yolsuzluğun üçte ikisi onlarla ilgili.
Hüküm giymiş yetkililer neredeyse tamamen Çin'in kentsel gelir dağılımının daha yüksek kesimlerinden geliyor. Bunların yarısından fazlası, yalnızca yasal gelirleriyle kentsel gelir dağılımının en üst yüzde beşinde yer alacak; Yüzde altı, kişi başına yaklaşık 30.000 dolardan fazla (veya hane halkı dört üyeden oluşuyorsa hane başına 120.000 dolar) daha yüksek gelirle en üst yüzde birde olacaktır.
Bununla birlikte, yolsuzluk yoluyla, medyan sanık, yasal kazancının dört ila altı katı kadar kazandı. Sanıklar böylece Çin'in kentsel gelir dağılımının en tepesine tırmandılar. Yasadışı gelirlerini hesaba kattığımızda, yolsuzluktan suçlu olanların yüzde 82'si şehir sakinlerinin en üst yüzde biri arasındaydı ve neredeyse tamamı ilk yüzde beşte yer alıyordu.
Yolsuzluğun kendisi büyük ölçüde üst kademelerde yoğunlaştı ve zimmete geçirilen toplam meblağın yüzde 58'inden sorumlu olan davaların ilk yüzde onu oldu. Buna karşılık, kentsel Çin'deki kazananların en üst yüzde onu toplam gelirin yüzde 33'ünü oluşturuyor. Yolsuzluğun yoğunlaşmış doğası ve bunun zaten Çin'in en zenginleri arasında yer alan insanlara fayda sağladığı gerçeği, yolsuzluğun, ortaya çıkan kısmında, Çin'deki kentsel eşitsizliğe önemli bir katkıda bulunduğunu gösteriyor.
Bu sonuçlar, Çin'in kentsel gelir dağılımının en tepesindeki yolsuzluğun muazzam boyutunu göstermektedir. Yüksek yasal geliri olan insanlar bile gelirlerini ortalama olarak dört ila altı kat artırabilir ve bazıları tabii ki daha da fazla artırabilir. Sonuçlar, ülkedeki gerçek gelir eşitsizliğinin kaydedilen eşitsizlik seviyelerinden çok daha büyük olduğunu göstermektedir. Ne de olsa yolsuzluk gelirleri vergi makamlarına bildirilmez ve hane halkı anketlerinde bildirilmeleri pek olası değildir. Bununla birlikte, seçkinlerin üyelerinin göze çarpan tüketimi ve yaşam tarzları, yolsuzluğu gözlemciler için belirgin hale getiriyor. Xi'nin kampanyası, siyasi motivasyonu ne olursa olsun, muhtemelen gelir eşitsizliğini azaltıyor ve belki de yetkililerin bakış açısından daha da önemlisi, aşırı yüksek geliri ve bu tür bir servetin eşzamanlı olarak sergilenmesini engelliyor.
Bu sonuç, kampanyanın popülerliğini açıklayabilir. Yolsuzlukla mücadele kampanyaları, özellikle de çok zengin ve güçlülerin peşinden gitmekten çekinmezlerse, otokratik rejimlerin popülist kimliklerini artırmaları için yararlı olabilir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bir savaşın ortasında yozlaşmış generalleri tasfiye etmesi alışılmadık bir durumdu, ancak bu, Ukrayna'nın işgaliyle eş zamanlı olarak başlayan radarın altındaki yolsuzlukla mücadele hamlelerini takip ediyor. Angola hükümetinin iş kadını ve eski siyasi filiz Isabel dos Santos'a karşı açtığı dava da aynı şekilde çok popüler oldu. Vietnam kısa süre önce Komünist Partisi'nin en tepesinde benzer bir "temizlik" kampanyasına girişti.
Gözlemciler, Xi'nin yolsuzlukla mücadele kampanyasının potansiyel rakiplerini hedef alırken acımasız ve çoğu zaman intikamcı olduğunu buldular. Ancak Çin'deki genel eşitsizlik, her bireyin aynı miktarı kazandığı varsayımsal bir tam eşitlik durumu olan sıfırdan, tek bir bireyin tüm geliri elde ettiği başka bir varsayımsal durum olan 100'e kadar uzanan Gini katsayısı ile ölçüldüğü gibi, son on yılda 2010'da 43,7'lik bir zirveden 2020'de 37,1'e düştü. Dünya Bankası verilerine göre. Günahları ne olursa olsun, yolsuzlukla mücadele kampanyası, ülkedeki yaygın eşitsizliğe hem sembolik hem de gerçek anlamda saldırmaya çalıştı.
Saygılar…
Kısım Sonu…
Devam edecek:
Gelecek seri yazı dizimizdeki İrdeleyeceğimiz Konu başlıkları:
Dış Medya ve dış istihbarat düzeninde gönderilen Anti propaganda yazıları…
Bu yazılar yorumsuz halde vermek aşaması ne tür olumlu veya olumsuz toplumların davranışlarını gösteriyor…
Psikolojik anlamda Algılama yöntemleri…
Anlamı ve anlamları ne ve niçin yapılıyor?
Yakın zamanda jeopolitik ortamda ülkemiz ve yakın uzak ortamlarda…
Üçüncü dünya savaşı için yapılanma olgusunda bu olguyu tetikleyen Ukrayna - Rusya ve Filistin – İsrail çatışmaları.
Asıl amaç Çin ve Çin ekonomisini emperyaliz yollardan yok etmek…
Ülkemizin ve çevremizde oluşacak gelen nükleer tehdit…
Bu çerçevede bunu için haberleri öncelikli yeri ve anlamları nedir?…
Rogg & Nok uluslararası İstihbarat Analiz Merkezi
Hazırlayan: Bağımsız Özgür Medya
Web sitesi için düzenleme: Yapay Zekâ
Rogg & Nok Sanal Hafıza Bölümü Haber Servisi:
E-Posta ile gönderilen veya direk Web sitesine yayınlanması için gönderilen yazıların fotoğraf gibi tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
kapsamında Web sitemizde yapılmıştır.
Kişisel veya kurumsal Demokratik düşünce ve kanaatlerimiz engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle
"Yazar olan biz Hakkımızdaki veya kullanıcıların kullandıkları web sitesindeki yayınlanan haberler dolayısı ile olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarımız saklı kalmak üzere, peşinen reddederiz…