YUKLENIYOR
22 Eylül 2024
Üye Girişi
Üye Girişi
×
Türk Vatandaşları Üye Olabilir
[Turkish CitizensCan Be Members Of]
Güvenlik Kodu:
Guvenlik
https://www.amazon.com.tr/Ad%C4%B1n%C4%B1-Sen-Cessur-Demirali-G%C3%BCrsu/dp/6256930053/ref=sr_1_fkmr0_1?__mk_tr_TR=%C3%85M%C3%85%C5%BD%C3%95%C3%91&crid=1YJDGAGVNQ7VV&dib=eyJ2IjoiMSJ9.r4RD0rXAx128uZUXSIG0aTSneyDm8FSySorDyhmd-oOXKuEdsPWYgrz0gKD_i_mt.zK_9deK
https://www.amazon.com.tr/Ad%C4%B1n%C4%B1-Sen-Cessur-Demirali-G%C3%BCrsu/dp/6256930053/ref=sr_1_fkmr0_1?__mk_tr_TR=%C3%85M%C3%85%C5%BD%C3%95%C3%91&crid=1YJDGAGVNQ7VV&dib=eyJ2IjoiMSJ9.r4RD0rXAx128uZUXSIG0aTSneyDm8FSySorDyhmd-oOXKuEdsPWYgrz0gKD_i_mt.zK_9deK
1 2 3
ANKET
Bu kullandığınız site kapatılsın mı?
CIP 0 - CRZ 0
Evet
116
Hayır
1097
Çekimser
10
Fikrim yok
12

Toplam Oy:1235

» İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır… 3. Dünya savaşı Hazırlıkları… Dünya ve Ulusal Medya ve sosyal medyada yapılan anti propaganda Safaları… (Üçüncü Bölüm) (Birinci Kısım) Gelen Tehlike Nükleer Savaş Hazırlıkları

İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır… 3. Dünya savaşı Hazırlıkları… Dünya ve Ulusal Medya ve sosyal medyada yapılan anti propaganda Safaları… (Üçüncü Bölüm) (Birinci Kısım) Gelen Tehlike Nükleer Savaş Hazırlıkları - Rogg & Nok Haber analiz merkezi

Paylas
İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır…  3. Dünya savaşı Hazırlıkları…  Dünya ve Ulusal Medya ve sosyal medyada yapılan anti propaganda Safaları…  (Üçüncü Bölüm)  (Birinci Kısım)  Gelen Tehlike  Nükleer Savaş Hazırlıkları
21 Eylül 2024, Cumartesi 20:51:28
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır…

3. Dünya savaşı Hazırlıkları…

Dünya ve Ulusal Medya ve sosyal medyada yapılan anti propaganda Safaları…

(Üçüncü Bölüm)

(Birinci Kısım)

Gelen Tehlike

Nükleer Savaş Hazırlıkları

 

İsteyen kullanıcılarımız önceki bölümü görmek için yazılı metindeki TIKLA bölümü ile bir önceki görsel ve yazılı metni görebilirler…

 

Dünyada ve ülkemizde herkes, Okuma yazma bilen evet, herkes kendi bu yaşadığı çağında kendi çapında yani kendi çevresinde aldığı eğitim ile yazar, senarist, yönetmen ve de yapımcı olabilir…

Yazarlar, Genelde yazı yazmadan önce diğer yazarların yazılarını okur ve bazı eklemeler veya düzeltmeler yaparak bilgileri doğrultusunda bu bilgilerden yararlanarak kendi özgür, bağımsız olarak yazı yazarlar…

Burada şunu da belirtelim, Özgürlük ve de Bağımsızlık arasında nüans farkı olduğunu söylerler… Bu fark özgür bir birey bağımsız olabilir, bağımsız bir birey özgür olabilir…

Arasında aslında anlayış bakımından hiçbir fark yoktur…

Anlayış ve anlatım bakımından hiçbir farkı yok ise niye “ÖZGÜRLÜK”  ve  “BAĞIMSIZLIK” kelime haznemizde var?…

İşte felsefe burada devreye giriyor! Sorgulama ve soru sorma olgusu oluşuyor…

Bu felsefe dersleri niye önemsenmiyor dersiniz?

Bunu da bu çağda siz düşünün…

İşte böyle bir şeydir  ve de genel çerçevede yazar ve yazarlık yapanlar bunu bilirler…

Soru sorarak cevapları bulabilirler…

Genelde soruların içinde cevapları da bulabilir ve fikirlerinizi geliştire bilme olanağınızda yazarlar genelde bildirirler…

İşte satır aralarınki nüans farkı ile doğruları bulmak yani bilinmeyen bilinir ölçülerde bildirmek…  

Bu bilgileri ne kadar doğru veya yanlış olduğunu okuyucunu kararına bırakan yazarlar genelde başarılı olmuşlardır.

Çünkü sorgulama ve soru sorma başarısını yakalayan ve bunu üzerinde çalışan herkes bir ölçüde  dorulara yaklaşmıştır denile de bilinir.

Bunu yanında senarist bu yazıları alır ve bilgileri öcüsünde senaryolaştırır.

Sıra en önemlisi yönetmene gelir…

Yönetmen senaryoyu alır ve oda bilgileri ölçüsünde aktör ve aktrisleri kısaca rol yapacak kişileri bu senaryoda yönlendirir…

Ve ortaya bir filim çıkar…

O filim bilim kurguda olabilir, korkuda olabilir, hayaller ve gerçekler bu filimde olma olasılıda vardır…

İşte yazar, senarist, yönetmen üçlüsünde  bu olgular sanal ortamda sunulur…

O yönden dizimizin başında, size, bu sizin filiminiz olacak mesajını vermiştik…

Ve de şunu unutmayın her ülkede önce yazarlar sonra senaristler daha sora yöneticiler genelde böyle çalışırlar. Yani yönetmen doğru bir iş yapıyorsa o ülkede bu senaryolar gerçek olur…

İşte bizim de ana konumuz “İstihbarat insandır, İnsan İstihbarattır…” dediğimiz olguda araştırma yapıyoruz, bu araştırmanın sonucunda bazı bilgileri size veriyoruz. Bazı bilgiler çok ileri seviyede kaos, ülkede ve dünyada gerilim yaratacak olgular içeriyor. O nedenle bazı olguları ve olası tehditleri sizlere vermemeye çalışıyoruz. Daha dorusu üzerinden görülen pislikleri yani ilk dizimizin başında belirttiğimiz örnekte verdiğimiz biçimde olguları Müsilaj, biçiminde olarak gösteriyoruz…

Şimdiki yazımızda ABD toplumunun seçimler dolayısı ile ve savaş hazırlıkları yapan derin devletinin nasıl ikiye ayrıldığını ve yaşlı, ve dinamik ama serseri ruhlu aptal ve yönetile bilecek bir savaşta kullanılabilecek bir başkan arayışı çerçevesinde oluşan tehdit ve şantajları vereceğiz…

Bu bölümde geri zekalı ama aktif olarak çalışacak olası bir varlık lanse ediliyor…

Güleceksiniz ama Yazı aramızda kalsın, bizim Rezil, Terbiyesiz, edepsiz Varlık bile yönetildiğini biliyor ama bu lanse edilen ABD’nin tekrar başkanlığa soyunan varlık Başkan olacak aptal ve geri zekalı Derin devlet tarafından  yönetildiğini veya yönetileceğini bilmiyor. Aslında tüm eğitim alan ABD gençliği kim ne olduğunu bilmeden oy veren bir potansiyele sahiptir. Biz eğitimimiz ile sosyal dünya coğrafyası bilgilerini bilir ve coğrafya derslerinde bu bilgiler ölçüsünde imtihan olurduk. Yani kısaca onları Dünya coğrafyası ve sosyal-ekonomik derslerimizde kendi ülkelerindeki bilmediği nehir ve şehirlerin yüz ölçümüne kadar orta okuldan lise sona kadar bu bilgiler ile geçmişte hamur gibi yoğrulup eğitim fırınına atılıyorduk… Ve de fırından yanmadan çıkan kişilerin söylemlerine doyulmazdı. Tabii olarak buda geçmişte tarihimizde olan bir olgu idi şimdiki eğitim sistemimizde bu oluşum yok olan bir oluşum olarak hatırlarımızda… Tüm ülkelerin siyasi bakımdan nasıl bir ülke olduklarını da bu coğrafya ve felsefe derslerinde işliyorduk… O yönden bu ABD başkanlarının çoğu Aptal ve geri zekalı diyoruz…

Yukarıda belirtiğimiz üzere savaşı çıkaracak ABD derin devleti ikiye bölünmüş olasılığı ve korkuları olasılığı çerçevesinde az da olsa tehdit algısı yaratacak yazıyı beraberce irdeleyelim…

Biliyorsunuz bizler yazılarımızı bir kişi için yazıyoruz o kişi veya okuyan kişiler beğenirlerse başkalarına gönderiyorlar…

Bunun da takibini yine yardımcımız olan yapay zekâ ile takip ediyoruz…

Bize yönelik açık veya kapalı tehditleri de bu ölçüde kayda alıyoruz bunda bilinmesin isteriz…

Ve de bir ölçüde şimdiki devlet ve siyasi oluşuma tuvalete attığımız pislik gibi oluşumunda bile hiç ama hiç güvenmediğimizden ve çoğu siyasetçilerimizin bilmediği devlet terbiyesi sonucu ve aldığımız eğitim sonucu fazla ileri gitmeden bilgileri vermeye çalışıyoruz… Bu tüm Bizimle birlikte fikir ve düşünce savaşına giren dost ve bize karşı olanların ve fikir veren düşmanlarımız olsa bile diplomatik ölçüde  ana fikirleri ve düşünceleridir..

İsterseniz konuyu uzatmadan yazımıza geçelim…

 

  

 

Nükleer savaş riski, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en yüksek seviyededir. Bunun nedeni, öncelikle ABD’nin düşüncesine göre Rusya'nın Ukrayna'daki çatışmanın ortasında devam eden nükleer tehditleri ve tatbikatlarında yatıyor, ancak yalnızca Rusya ile değil. Orta Doğu'daki gerilimler, İran'ı nükleer silah programı arayışını hızlandırmaya teşvik edebilir. Kuzey Kore nükleer cephaneliğini modernize etmeye ve genişletmeye devam ediyor. Ve eğer Donald Trump ikinci bir dönem kazanırsa, Trump'ın eski ulusal güvenlik danışmanı Robert O'Brien'ın bu yaz  önerdiği gibi, ABD de nükleer testlere geri dönebilir.

 

Bu gelişmeler birlikte, 1945'te Hiroşima ve Nagazaki'nin bombalanmasından bu yana nükleer silah kullanımını engelleyen kurumlara, kurallara ve tabulara karşı bir meydan okumayı temsil ediyormuş.

Bilgileri bu makaleni başında veriliyor, ve yandaş kişiler antipropaganda yapılması gereğince; Ve de devamında ise  Ancak bu nükleer düzenin erozyonu tek başına gerçekleşmiyor. Başta Çin, İran, Kuzey Kore ve Rusya'daki otokratik liderler, genellikle mevcut uluslararası düzeni baltalama, insan hakları, uluslararası sınırlar ve giderek artan bir şekilde nükleer silahlarla ilgili normlara meydan okuma arayışının bir parçası olarak birlikte çalışıyor… Deniyor. Daha sonra da nükleer silahların kullanımıyla ilgili normlar oluşturmaya yönelik küresel diplomatik çabaların başarısına rağmen, dünya artık nükleer silahların konvansiyonel bir çatışmada kullanılmayacağını varsayamaz. Diye mesaj verirken nükleer savaşın başlayacağı algısı da veriliyor……

Anormallik durumunda bile, Normlar esasen bu oluşumun kurallarıdır. Bunlar, 1968 Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) ve 1997 Nükleer Silahların Yayılmasının Yasaklanması Antlaşması (CTBT) gibi nükleer silahlar söz konusu olduğunda somutlaştırılabilir. Ancak bir "uygun davranış standardı" olarak normlar her zaman somut değildir. Nükleer düzende normlar, kısıtlayıcı mekanizmalar yoluyla devletlerin nükleer silah kullanmasını engelleyebilir; Sözde nükleer tabu, nükleer silahların kullanımını caydırmak için yaygın ahlaki ve politik olarak reddedilmesine dayanır. Normlar ayrıca devletleri kuralcı mekanizmalar aracılığıyla antlaşma taahhütlerine uymaya zorlayabilir.

Yukarda da verilen anti propaganda mesajlarında sanki çok ahlaki davranan bir ülke oldukları algılama yöntemi ile burada lanse ediliyor…   

Yazının devamında ise; şimdiye kadar, çoğu devlet nükleer silah üretmeme veya test etmeme sözü verdi. Nükleer kullanıma, nükleer silahların yayılmasına ve test edilmesine karşı normlar iyi bilinmektedir, ancak tarihsel olarak, özellikle de nükleer testlere karşı norm olarak tartışılmıştır. Yakın tarihli bir çalışmada, yirminci yüzyılın ortalarından bu yana sıkı bir şekilde yürürlükte olan bu normların, bir avuç aktör tarafından giderek daha fazla sorgulandığını ABD’ye inanırsanız görmüşler. Özel bir güvenlik açığı, normların birbirine bağlılığıdır: nükleer testlere karşı olduğu gibi bir norm ihlal edilirse, kullanmama ve nükleer silahların yayılmasını önleme de dahil olmak üzere diğer normlar da tehdit altına girebilirmiş. Yine üstü kapalı Nükleer savaşın başlayacağı mesajları dağıtılıyor… Bu nedenle, bir nükleer normun reddedilmesi, tüm nükleer düzenin reddini teşvik edebilir. Mesajları verilirken bu yönde Nükleer savaşın başlama olasılığı mesajları da bu makale dışında diğer kaynaklardan evet, bazı karşı gruplar oluşum bakımdan Bakarak buna benzer dana tehditkâr yazılar çerçevesinde şimdiki makalede görüldüğü üzere açık ve kapalı olarak algılama yöntemleri kullanılarak veriliyor…

Burada bu makaleye biraz ara vererek şu ilk aşamada sorulacak soruları Türkiye için soralım.

Pandemi ve deprem ve geçmişteki deprem felaketlerinde Şimdiki dini sömüren iktidarın nasıl davrandığını biliyorsunuz.

Pandemide sağlık sistemimiz çökmüştü doktorlarımız canla başla bu ortamda çalışmalarına rağmen yeterli sonuç alınamadı. Evet, bu çalışmalar esnasında devlet yapısında olumlu olarak şatlar yapılmadığı için dini kullanarak olayları çözme aşamasında bir çok vatandaşımızın bu yönetim tarzı ile hayatına mal olan bir olgu idi.

Ders çıkardık mı? Hiç zannetmiyoruz çünkü daha sora büyük bir deprem yaşadık ondada bu din sömürücü bu iktidarın yaptıklarını sıralasak sayfalar yetmez…

Şimdi gelecek tehdidin farkında mısınız?

İşte ne olur farkına varın diyerek; ilk aşamada sorduğumuz soruları genişletebilirsiniz…  

( 1. Soru ) Eğer bu algılama yöntemleri ile başlaması olası bir nükleer savaşta tüm stratejik şehirlerin ve diğer şehirlerin halkları korumak amaçlı erken uyarı sistemleri ve belli bir nükleer bomba veya nükleer sızıntıya karşı sığınakları var mı?… Ve de bu sığınaklar içine teknoloji ve yiyecek içecek konuşlanmış ve bu aşamada tarafsız çalışacak ve bu yiyecek ve içecekleri düzene sokup planlayan ve halka dağıtımını yapacak liyakatli elemanlar erken uyarı sistemi çalıştıktan sonra bu sığınaklara  ne zaman gelecekler. Daha önceden lojman gibi olası tehlikelere sahip elemanları oturacağı yerler yapıldı mı…

( 2. Soru ) Varsa bu sığınaklara gidecek halk bilinçli ve bilimsel olarak medya ve diğer eğitim araçları ile eğitimleri sağlandı mı?

( 3. Soru ) Bu Aslında en mühim sorudur Yerel ve Merkezi yönetim çıkacak bir nükleer savaşa ne kadar hazırlık yapmıştır bilinçli liyakat sahibi elemanları bu konuda hazır mı?..  

( 4. Soru ) Çıkması olası bir nükleer savaşta iç emniyet  ve askeri olarak çıkacak kaos ortamında bulunan emniyet ve istihbarat elemanları halka nasıl davranacakları konusunda özel eğitim aldılar mı?

( 5. Soru )   Bu nükleer savaş çıkarsa bu  Savaş ortamın da Sağlık ve olası yaralanmalar sonucu nükleer bazda sağlı konusunda eğitimli, bu arada yanlış anlaşılmasın ama Türkçe bilen ve Türk olan kaç doktor anında halka müdahale edecek?… Sağlık personeli bu olguda nasıl eğitildi?.. Ve de bu nükleer savaş çıkması durumunda anında müdahale edecek timler nasıl kuruldu?... Sağlık ve hasta taşıma ortamında özel uçak, helikopter gibi ve kara yollarında hasta  taşımak için  profesyonel ambulanslarımız ve görev yapacak personel var mı?..

( 6. Soru )  Erken uyarı sistemleri çalışır ise kaos ortamı yaratmadan şehir ve kasaba, köy ve de buna benzer  mezralardan halkı ve canlıları sığınaklara  taşıyacak özel araçlar alım satımı yapıldı mı?..

( 7. Soru) Yoksa yukarıdaki altı soruda sorulan cevaplar yerine verilecek cevaplar Allah korusun Allah’ın dediği olur kuran ve hadisler bizi korur diyerek veya benzer söylevler yapılarak halk uyutulacak ve bu öngörülen Nükleer savaşta yine itibardan tasarruf olmaz diyen bir rezil, terbiyesiz, edepsiz varlık veya varlıklar ile mi bu nükleer savaştan kurtulacağız. Onları sığınakları olacak. Evet, ya siz halkın nesi olacak?

Dünya yedi günde kurulmuş var sayıları var iken  bizde yedi soru ilk başta sormuş olalım…

Hadi bu kadar ilk aşamada sorulacak soruların ardından örnek ABD tarafından gelen provokatör yazıya biraz daha göz atalım…    

Son yıllarda kötüleşen güvenlik ortamında, uluslararası liderler ve nükleer uzmanlar, her üç normun da daha fazla sorgulanabileceğini öne sürdüler. Ekim 2022'de ABD istihbarat topluluğu, Ukrayna'da nükleer kullanım riskinin yüzde 50'ye çıkabileceğini tahmin etti - etkili bir şekilde Kumar gibi görünüyormuş.

Bu aşamada  CTBT'nin genel sekreteri Robert Floyd, "nükleer testlere yönelik yasal olarak bağlayıcı bir yasağın yokluğunda ilerlemenin çözülme riski taşıdığını" belirtti. Devletlerin çoğunluğu (187) CTBT'ye imza atmasına ve nükleer testlere karşı normu gözlemlemesine rağmen, bazı nükleer kapasiteye sahip devletlerin, uygunluğun doğrulanmasının zor olacağı ve bazı imzacıların anlaşmanın şartlarına uymayabileceği korkusu da dahil olmak üzere stratejik ve teknolojik kaygılar nedeniyle henüz onaylamamış olmaları nedeniyle anlaşma henüz yürürlüğe girmedi.

 

Bundan sonra alt perdeden tehdit ediliyor ve şantajlar devreye sokularak yazı devam ediyor, şöyle ki; Nükleer normlar bozulmaya devam ederse, dünya çok daha tehlikeli bir yer haline gelebilir. Örneğin, daha sık nükleer testlerin yıkıcı insani ve çevresel sonuçları olabilir. Bu tür etkilere bir göz atmak için, 1954'te Marshall Adaları'ndaki Bikini Mercan Adası'nda yüksek verimli bir nükleer silahın Amerikan testinin üç adayı buharlaştırdığını, 15 adayı daha kirlettiğini ve nüfus arasında tiroid tümörlerinin gelişmesine neden olduğunu hatırlayın. Giderek artan sayıda bölgesel çatışmanın ortasında, nükleer tabunun ve nükleer silahların kullanımına karşı normların olmadığı bir dünyanın sonuçları daha da yıkıcı olabilir.

Şimdi fazla yorum yapmadan yazını bütünlüğü ölçüsünde nasıl dünyaya Spekülasyon ve provokatör  yazılar çerçevesinde nasıl mesaj dağıtıldığına bir bakalım, bundan sonra bilinçli okuyucularımız bu verilen mesajlar oluşumunda satır aralarında verilen mesajları çözebileceği kanaatini taşıyoruz…

Çünkü ilk başta belirtiğimiz üzere ekonomisi bozulan her devlet halkını bir arada tutmak ve yönetime fazla söz söylememesi için savaş çıkacak ortamı daha önceden planlar…

Bu planların içinde silah ve uyuşturucu küresel yönden taşeron olarak kullandıkları devlet ve terörist grupları da vardır. Bunları kontrol etmek için siyasi otoritenin ve silahlı grupları tehdit ve şantajlar ile yönlendirirler. Bunu da istihbarat grupları organize ederler…

İşte her ülkenin bizimki hariç daha doğrusu önceden çalışan ama şimdi tek bir rezil terbiyesiz edepsiz varlık için çalışan birimleri vardır…  işte dünyada biline tabiri ile buna önleyici istihbarat birimleri denir ve bunlar ülkeleri için çalışırlar…

Biraz anlatabildik umarız…

İşte savaş çıkarılacak bölgelerde öncelikle bu korucu istihbarat hedef alınır…

Bu istihbaratın içine sızdıktan sonra olaylar ve oluşumlar daha rahat oluşuma dahil edilir…

Bu İstihbarat yönünden organize ettikten sonra bu ölçümlerde kalarak  daha önceden hazırladığı ölçülerde savaş çıkarır ve en büyük rakibini önce potansiyel olarak ekonomisini, daha sonra silahlı güçleri veya taşeron olan terörist gurupları kullanarak ve de  buna medya olanakları da dahildir…

Bu savaşı her yönü ile organize etmeye çalışır çünkü “Filler çarpışır çimenler ezilir” ….

Buda tüm dünya halklarının çıkacak savaşta göreceği olguların faktörel görüntüsüdür…

 Bu görüntüyü görmek için öncelikle at gözlüğü takmamanız gerekir. Evet, geniş açı ile olaylara ve verilen bilgi ve haber yazılara bakmanız gerekir… Daha sonra önünüze konulan fotoğrafa önce yakından daha sora uzaktan bakarak analiz etmeniz geleceğiniz bakımından önemli bir oluşumdaki faktörü oluşturur.

İki bakış arasındaki farkı gördükten sonra bilimsel Analitik düşünerek analiz yaparsanız, neyi ne olduğunu görme şansınız da olacaktır…

İşte alıntı yaptığımız, yukarıda belirtiğimiz üzere bu yazılar gibi çok yazı geliyor…. Fazla ileri gitmeyen ama bazı bilgileri predatör ve algılama olarak veren örnek yazının kalanının tamamı;

Bu aşağıdaki yazının asıl amacı anti propaganda yaparak asıl hedefi yanım satarak göstermek, asıl hedefi ABD’nin Çin ve Çin ordusu, dalgaların Yayılması  sorasında hedef saptırmak için şu anda gösterime sokular Rusya ve İsrail faktörü olarak değerlendirin…

İyi okumalar veya dinletiler….

Uluslararası düzene itiraz eden aktörlerin genişleyen yelpazesi, nükleer silahlarla ilgili normların korunmasını daha da önemli hale getiriyor. 2014'ten bu yana, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, liderliğindeki Çin'in uluslararası düzenin geleceği için rekabet ettiğinde ve ABD'nin uluslararası sistemi şekillendirmek için uzun süredir güvendiği ittifaklara, kurumlara ve ilkelere meydan okuduğunda ısrar etti. On yıl önce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Rusya'nın çıkarlarıyla daha uyumlu yeni bir dünya düzeni çağrısında bulundu. Ağustos 2024'te, "ülkelerinde öne sürülen neoliberal ideallerden kaçmak ve Rusya'ya taşınmak isteyen yabancılara yardım sağlamak" için bir kararname imzaladı. Çin, İran, Kuzey Kore ve Rusya, Andrea Kendall-Taylor ve Richard bu kişilerin ileri sürdükleri gibi, "[dört ülke] arasındaki artan işbirliği, Batı'nın egemen olduğu küresel düzene karşı ortak muhalefetlerinden, bu sistemin onlara hak ettikleri statüyü veya hareket özgürlüğünü vermediğine dair inançlarından kaynaklanan bir düşmanlıktan besleniyor."

 

Bu dört güç, üç büyük nükleer normun hepsine karşı çıkmaya kararlı. Onlar, bölgesel ve stratejik hedeflerine ulaşmak için nükleer silahlara ve bu silahların hayaletine bel bağlıyorlar. Ve hepsi bunu yapmak için nükleer düzeni baltalamaya istekli. Rusya ve Kuzey Kore son yıllarda nükleer silah kullanma tehdidinde bulundular. Putin, Şubat 2024'te Batılı ulusların "bizim [Rusya'nın] kendi topraklarındaki hedefleri vurabilecek silahlara sahip olduğumuzu anlamaları gerektiğini" belirtti. Kuzey Kore lideri Kim Jong Un da defalarca nükleer silahları önleyici olarak kullanma tehdidinde bulundu. Çin, silah kontrolü görüşmelerine karşı çıkarken nükleer cephaneliğini hızla genişletiyor. İran, Tahran'ın barışçıl niyet iddialarını yalanlayan ve ABD'nin 2018'de yaptırımların hafifletilmesi karşılığında İran'ın silah programını sınırlamayı amaçlayan nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana frenlemesi daha zor olan bir nükleer silah programı için kilit bileşenler geliştirerek nükleer silahların yayılmasına karşı norma itiraz etti. Kuzey Kore ayrıca 2003 yılında NPT'den çekilmesi ve ardından nükleer silah ve füze teknolojisi geliştirmesi, nükleer denemeler yapması ve uluslararası yaptırımlara meydan okuması yoluyla nükleer silahların yayılmasına karşı kısıtlamaları reddetti.

 

Ülkeler, tüm nükleer normların en zayıfı olan nükleer testlere karşı normlara en uyumlu şekilde meydan okuyorlar. Üç normun son zamanlardaki en bariz ihlali, Kuzey Kore'nin 2017'de termonükleer bir silah olduğundan şüphelenilen testinde meydana geldi. Daha az bariz ama yine de alakalı olan, tekrar test etmek için devam eden tehditleridir. Bu eylemler sadece Kuzey Kore'nin nükleer yeteneklerindeki ilerlemeleri sergilemekle kalmadı, aynı zamanda nükleer testlere karşı küresel fikir birliğine de meydan okudu. Rusya, artan jeopolitik gerilimlerin ortasında nükleer testlere devam etmeye istekli olduğunu belirtti. Nükleer testlerin, özellikle de yaygın olarak parya olarak kabul edilen Kuzey Kore dışındaki bir devlet tarafından yeniden başlatılması, normları baltalayacak ve yeni bir silahlanma yarışı hakkında endişeleri artıracaktır. Ve tüm bu nükleer kılıç sallaması, konvansiyonel bir savaşın nükleer bir çatışmaya dönüşme riskini artırıyor.

 

Nükleer normlara meydan okuyanların sadece otoriterler olmadığını belirtmekte fayda var. Amerika Birleşik Devletleri, 1999'da CTBT'yi onaylamadığında küresel normlardan koptu, tıpkı Güney Koreli siyasi danışmanların Güney Kore'ye bağımsız bir nükleer silah programı geliştirmesini önerdiklerinde yaptıkları gibi.

 

Korku bacayı sarınca; Nükleer düzen tehlikede ve hiçbir ülke bunu tek başına sürdüremez. Bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri, bu birbirine bağlı ortamda nükleer normları uygulayabilecek iki uluslararası ortaklığa öncelik vermelidir. Birincisi, Washington, küresel Güney'deki ülkelerle ilişkilerini genişletmeli ve bu ülkelerin birçoğu uzlaşmazlığa ve norm tartışmasına meydan okumaya hazır ortaklar olacaktır. Nitekim, Meksika gibi ülkeler, nükleer kullanım riskleri ve nükleer silahların artan belirginliği de dahil olmak üzere, nükleer düzenin son zamanlardaki aşınmasıyla ilgili endişelerini dile getirdiler. Hem Xi hem de Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı'na Ukrayna'daki savaşta nükleer silah kullanılmasının kabul edilemez olacağını hatırlatarak Putin'i sınırlamaya çalıştılar.

 

Nükleer düzene yönelik tehditler, konsensüs inşası için bir fırsat sunuyor. Ülkeler daha fazla bölgesel katılım ve diyalog sürdürmeli ve nükleer silahlar konusunda farklı bakış açıları hakkında daha iyi anlayışlar geliştirmelidir. Örneğin, nükleer silahlı devletler nükleer silahları kendi güvenlikleri için gerekli olarak görürler, ancak bu silahlara sahip olmayan birçok devlet onları küresel barışa yönelik temel tehditler olarak görür ve bunun yerine topyekûn silahsızlanmayı savunur. Fikir birliği oluşturmak, Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer düzene karşı kendi sorumluluklarını yerine getirmediğine dair endişeler hakkında rahatsız edici konuşmalar gerektirebilir - bu, CTBT'yi imzalayan ancak anlaşmayı onaylamayan bir avuç devletten biridir. Bununla birlikte, bu diyalogların bir amacı, nükleer silahlara sahip olan tüm devletlerin birbirine benzemediğini ve uluslararası diplomaside yekpare bir unsur olarak ele alınmaması gerektiğini göstermek olmalıdır. Nükleer olmayan birçok devlet, Rusya'nın Ukrayna'da nükleer kılıç sallaması gibi en riskli davranışlara dikkat çekmeden, nükleer normların aşınmasından tüm nükleer sahiplerini eşit şekilde suçluyor. Nükleer devletlerle bireysel olarak ilgilenmek, sorumlu davranışları sorumsuz davranışlardan izole etmeye ve nükleer düzene aktif olarak direnen devletler üzerindeki baskıyı uyarlamaya yardımcı olabilir.

 

İkinci bir öncelik, mevcut nükleer normları korumak için NATO ve Hint-Pasifik'teki ABD müttefikleriyle ortaklıkları güçlendirmek olmalıdır. Bununla birlikte, özel bir zorluk, bir normu güçlendirmeye yönelik adımların dolaylı olarak diğerlerini zayıflatabilmesi olacaktır. Örneğin, tırmanmaya karşı bir nükleer caydırıcılık, nükleer silahların kullanılmaması ve yayılmasının önlenmesi normlarını güçlendirebilir, çünkü artan güvenlik, nükleer olmayan güçlerin bağımsız nükleer yetenekler geliştirme ihtiyacını azaltacaktır. Aynı zamanda, nükleer silahların belirginliğini ve algılanan değerini artırarak uzun vadeli silah kontrolü ve silahsızlanma için engeller oluşturabilir. Bu nedenle, Amerika Birleşik Devletleri ve ortakları, Biden yönetimi yetkililerinin ABD'nin nükleer modernizasyon planlarını genişletmek zorunda kalabileceğine işaret eden son açıklamaları gibi caydırıcılığı destekleyen çift yönlü bir yaklaşımı benimsemeli ve aynı zamanda nükleer riskin azaltılması ve normların güçlendirilmesi için yaratıcı çözümler araştırmalıdır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, savaşta nükleer silahların yıkımını yaşayan tek ülke olan Japonya'yı, normların korunması adına nükleer silahlı devletler ile nükleer olmayan devletler arasındaki diyaloğu kolaylaştırmaya teşvik edebilir.

 

Amerika Birleşik Devletleri ittifaklarına yatırım yapmaya devam etmeli, caydırıcılık taahhüdünü genişletmeli ve hem nükleer hem de nükleer olmayan devletlerle dürüst bir diyalog kurmalı ve mevcut kayma devam ederse riskleri netleştirmelidir. Nükleer düzen sessizce çöküyor ve sütunlarından sadece birindeki bir çatlak, hepsini feci bir şekildebaltalayabilir.

Gelen yazı bu kadar, bu ölçülerde bir başka senaryo yapıldığın da anımsayalım…

İstihbarat yönünden bu senaryoda bizlerin yıllardır dediğimiz Petro-savaş, enerji alanlarını terör ve bağlantılı ülkeler ve siyasetleri oluşumunda ve de diğer yöntemler ile ele geçirme sonrası su savaşları başlayacak bilgilerini yıllardır yazıyor ve yazdırıyoruz. Evet, bu savaşta eğer şu andaki planlana nükleer savaş olur ise su kaynakları da zarar göreceğinden bu iki senaryo arasında tartışmalar oluyor…

Bunun bir yararı Türkiye’deki su kaynaklarının korunması aşamasında nükleer saldırı ve nükleer sızıntıların en alt düzeyde zarar verecek kapsamda planlanması olasılığı da gündemde. Tabii olarak her iki açıdan ülkemiz tehlike altında canilere güvenilmez hele ABD ve ortaklarına hiç güvenilmez…

Saygılar…

Kısım Sonu…

Devam edecek:

Gelecek seri yazı dizimizdeki İrdeleyeceğimiz Konu başlıkları:

Dış Medya ve dış istihbarat düzeninde gönderilen Anti propaganda yazıları…

Bu yazılar yorumsuz halde vermek aşaması ne tür olumlu veya olumsuz toplumların davranışlarını gösteriyor…

Psikolojik anlamda Algılama yöntemleri…

Anlamı ve anlamları ne ve niçin yapılıyor?

Yakın zamanda jeopolitik ortamda ülkemiz ve yakın uzak ortamlarda…

Üçüncü dünya savaşı için yapılanma olgusunda bu olguyu tetikleyen Ukrayna - Rusya ve Filistin – İsrail çatışmaları.

Asıl amaç Çin ve Çin ekonomisini emperyaliz yollardan yok etmek…

Ülkemizin ve çevremizde oluşacak gelen nükleer tehdit…

Bu çerçevede bunu için haberleri öncelikli yeri ve anlamları nedir?…

 

Rogg & Nok uluslararası İstihbarat Analiz Merkezi

Hazırlayan: Bağımsız Özgür Medya

Web sitesi için düzenleme: Yapay Zekâ


Rogg & Nok Sanal Hafıza Bölümü Haber Servisi:
E-Posta ile gönderilen veya direk Web sitesine yayınlanması için gönderilen yazıların fotoğraf gibi tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
kapsamında Web sitemizde yapılmıştır.
Kişisel veya kurumsal Demokratik düşünce ve kanaatlerimiz engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle
"Yazar olan biz Hakkımızdaki veya kullanıcıların kullandıkları web sitesindeki yayınlanan haberler dolayısı ile olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarımız saklı kalmak üzere, peşinen reddederiz…

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
Foto GaleriTÜMÜ
Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Rogg&Nok Haber- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Rogg&Nok Haber Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin [email protected] Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir.