Masal Gibi Hikayelerin Devamı;
Türk Olmanı Ne Demek Olduğunu Bilmeyen!
Embesil yönetimi…
Ve De
High Wan Peach Çocukları
Bölüm ( Sekiz )
Kısım ( A )
KIRMIZI DEFTER, BEYAZ SAYFALAR, SİYAH SATIRLAR
O ÇAĞDA, O EŞEK YILINA GİRDİK….
Önceki bölüm Yazılı metinde tıklayın
02-01-2025
Sevgili Çocuklarım,
Bir varmış bir yokmuş, Evvel zaman içinde kalbur saman içinde…
Samanın içine bir ine düşmüş herkes o ineği hikayenin geçtiği çağlarda aramaya başlamış…
Bu olgu rivayete göre şöyle olmuş…
Yılbaşından bir gün önce Köy yerinde bir nine çuval dikerken oynayan çocuklar bu nineyi rahatsız etmişler, nine elindeki çuvaldızı torunlarına kızarak torunlarına o çuvaldızı batırmaya başlamış…
Çocuklar feryat figan bağırarak kaçmaya başlamışlar…
Bunu duyan tarladan dönen dedeleri hemen çocukların yanına gitmiş…
Çocukları kan revan içinde gören dede “Ne oldu?” diye sormuş…
Çocuklar olayları dillerinin döndüğü kadar ağlayarak anlatmışlar…
Dede önce onları dinlemiş daha sonra çocuklara hak vermiş… Ve onları sakinleştirmiş…
Daha sonra Torunlarını bu acısının öcünü almak için bir plan kurmuş…
Nineni dikiş kutusundan bir ineği dede almış…
“Bak sana ne yapacağım?” diyerek planını uygulamaya sokmuş…
O çağlarda yine tesadüf eseri köy halkı yoksul iken yine de mutlu olmanın yollarını arıyorlarmış. Yılın son günleri de bile çıkarları için devleti yöneten Embesil halkını hiç düşünmüyormuş…
Umutları kırılan halk ve köy halkı çocuklarına bu umutsuzluğu göstermemek için kendi aralarında yılbaşı kutlamaları yapıyormuş…
O paralel dünyadaki o ülkede buluna köyde kararınca kaderince kendilerini yaptığı hediyeleri konu komşuya ve çocuklarına veriyorlarmış…
O Çağda gülmeyi unutmayan yine bu köy halkıymış…
Diğer köyler bu köye deli gözü ile bakıyorlarmış…
Halbuki gülmek kadar güzel bir olgu olduğunu unutturan bu embesil yönetimi imiş…
Yine de bu fakir ve gülen köyde orada köy meydanında ortaklaşa bir sofra kurulmuş orada köy halkı kendi aralarında yemek yiyorlarmış…
İşte yıl başı esnasında dede bu planını uygulamış…
Meydanda kurulan o sofraya oturmadan önce ninenin oturacağı yere ninenin dikiş kutusundan aldığı o inesini göstermeden koymuş.
Nine geçip oturduğu anda bu inenin batacağını dede hesap etmiş…
Ve nine tahmin etiği gibi oraya oturmuş…
Arka kaidesini Sağdan sola dönerken oturmuş biraz şişman olduğu için o ine biraz zor arka kaidesine batmış ve bağırarak dedeye dönerek arka kaidesinden çıkardığı ineği göstermiş… Ve de hırsla oradaki samanların arasına bu ineği atmış…
Dede ise gülerek “Önce ineği kendine batır daha sonra çuvaldızı torunlarına” demiş ve gülerek yemeğine devam etmiş…
Bunu da gören torunları ninenin hırsla kalkarken düşen tabaklarını görerek gülmeye başlamışlar….
Konu komşu hemen nenenin yanına gelmişler ve sorduklarında arka kaidesine bir inenin batığını ve o ineği samanlığa attığını öğrenince herkes samanlıkta ineği aramaya başlamış…
Buda şunu anlatıyormuş “ineği kendine çuvaldızı başkasına batır” diye anlatılan bir olgu olmuş bu daha değişik olgularda değişik biçimlerde anlatılan bir terim olarak o eski çağlardan bu yana geliyormuş…
Yani acıyı hissetmenin ve acı vermeni yolu öce kendine acı vermeği öğrenmen gerekir… Mesajını o geçmiş çağlarda veriyormuş…
Masalımız köyde geçerken asıl Eşek masalına bakalım…
O çağlarda o paralel ülkede ithal eşekler rövanştaymış o ülkeye önce sıpalar getirilmiş. Sıpa Eşeğin ufak haline denirmiş. Bu sıpalar önce kurulan çiftliklerde yetiştiriliyormuş…
Bunu yanında Erabistan çöllerinden yine anası belli babası belirsiz develer yönetime geçmesi için genetik yapıları değiştirilerek o ülkeye sokulmuşlar…
Evet,
Bunlar daha önceden belirlenmiş Embesil develer olması ve zihinsel hastalığı olması ve bunu tetikleyecek aile yapıları kurulması bu senaryoda ön görülmüş…
Bu senaryo öyle bir düsende yapılmış ki o develer bu senaryonun neresinde ne zaman olacaklarını bilmeden yetiştirilmiş….
Daha önceden planlandığı gibi bu planları develeri yönlendirecek olan eşekler haricinde kimsenin hiçbir varlığın bilmemesi planları gerçekleşmesi açısından önemli imiş. Bu yönden çok dikkatli çalışmak gerekli imiş…
Öte yandan büyük top denilen Fillerde bu ülkeye mekan kurmuşlar…
Bu Planların yapılması için ve de deve ve eşeklerin yemlenmesi ve siyaset ortamında bu develerin ve eşeklerin bulunması için maddi manevi destekleri iyi, kötü olarak dış ortamlardan aldıkları talimatlar ile bu Filler destekliyorlarmış… Hatta bunları bazıları rövanşta olan veya ufak tefek siyasi partilerin başlarına gelip olguları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyorlarmış…
Bu ortamda filler bu satranç oyununda sahada halkı iyi veya kötü polis olarak kendilerini gösterirken, sahada tepişiyorlarmış….
İşte o çağlarda zavallı o paralel ülkede oluşan halk onları ayakları altında eziliyormuş…
Özetle bu hikaye o çağlarda böyle başlamış…
Bu bölümde size ufak bir o çağlarda o yıl başında özet yazdım bu çağda o paralel ülkede olacakları ve olası olacak olayları yine hikayeler biçiminde anlatacağım, bu o çağlarda olumlu ve olacak olgular sizleri sıkabilir hatta gerçekler hikaye biçiminde anlatılınca olumlu Analitik düşünmeden görüş açınızla olumlu karşılanmaya bilir…
Olgulara ve olacak ve yapılacak reisime uzaktan bakıp daha sonra yakından bir daha bakıp, iki bakış açınızda değerlendirmenizi umut ediyorum…
Bu çağda o paralel ülkede ne kadar korkan ve çekinen yazı yazmayan….
Evet,
Hikâyelerden bile korkan dostlarımız, yukarıda da belirtiğim gibi analitik düşünce olgusunu kaybetmiş ve değişik olgularda boy gösteren dostlarımız olsa bile onlarda !!!
Bakın o paralel ülkede anlattığım olgular ve olaylar korkunç gelse bile, “ ben o çağlarda adam yemem, ben kalemim ile savaşırım demiştim “, o çağlarda o ülkede söylenen bir söz o paralel ülkede söyleniyordu…
“Söz uçar yazı kalır” deniyordu…
Birde o ülkenin kurucusu Seçilmiş Mükemmel kişinin bir sözü vardır “Hiçbir mazeret başarını yerini tutamaz” demiştir.
Bu olasılık çerçevesinde “ Bir kişinin bildiği sır! İki kişinin Bildiği Masalcı dededir… ” denmesi o çağlarda o ülkede doğru bir terimdi…
Ondan bu gerçek Masal gibi hikayeler oluştu Çocuklarım…
Bu hikayeler aslında High Wan Peach Çocuklarına yazılmıştır sizlerde beğenirseniz tabii olarak paylaşabilirsiniz.
Benim için hiçbir sakıncası olmaz, yalnız korkmayın paylaştığınız yazılarda o paralel ülkede ceza gelebilir çünkü o hikayelerden bile korkan Embesil yönetici o paralel ülkede ülkeyi o çağlarda yönetiyordu…
Yine de sizler korkmayın ben bu paralel dünyada ve o çok sevdiğim uruna ölmeyi göze aldığım bu paralel ülkede olduğum sürece bu gerçek masalları anlatacağım. Onlar Embesiller korksunlar bana yeter. Çıkarım yok, alacağım yok, yalnız bu paralel ülkeye ve ülkeyi koruma pahasına bu dünyadan giden tüm silah arkadaşlarıma borçluyum o kadar…
İşte anlayacağınız bir biçimde bu borcumu böyle ödüyorum, yine söyleyeyim, anlayacağınız O çağlarda o paralel ülke yönetiminde delirmeden önce bunları anlatıyorum….
O paralel dünyada yaşayan ve ülkesini seven ülkesinde yaşayan ve yaşatacak tüm varlıklar o çağlarda yılın ilk haberinde selam osun…
Kalın sağlıcakla….
Bu günlük bu kadar çocuklarım…
Biri ne demişti.
Yollar yürümekle aşınmaz…
Üç elma varmış biri düşmüş kafanıza…
Onlar ermiş muratlarına, bizlerde lafı eğip bükmeden çıkalım yollara…
Kısadan hisse çıkarmak size kaldı çocuklarım…
Saygılar…
Masalcı Dede…
Bu günkü hikayemiz bu kadar…
Umarım sıkılmamış ve benim gibi bu trajikomik hikayeyi okumuş veya dinlemişsinizdir…
Hikayelere devam edilecek…
Gelecek hikayede biraz gülümseyerek paralel dünyada oluşan olgular ile Ağlamak yerine güleceğiz bakalım neler olacak…
Evet,
Herkes ağlayabilir fakat deliler hep güler…
İşte gelecek yazıda biraz Trajikomik olaylar ile birlikte Masalcı dedenin Paralel dünyadaki Hikayelerine ve anlatımına devam edilecek…
Düşünen Bir Türk Vatandaşı…
Cessur Demirali Gürsu
Yayınlama Zamanı:
02-01-2025
16:17:24....