YASALI SOYGUN..
15.02.2025
Zaman yürüyor ve Trump icraatları aldı başını gidiyor. Hele Elon Musk gibi az eğitimli bir çocuğun fantezilerle dolu kafasına sahip ve kendisi gibi paradan başka da bir meta kabul etmeyenlerden oluşturduğu İktidarı, bakalım daha ne kadar devam edebilecek. Adam şimdi de Gazze’nin mütaİTliğine soyunuyor, böylesinden başka da ne beklenebilir ki. Çünkü bize, kendi sıkıntılarımızı bile neredeyse kenara koyduracak ve kendi kuruluş nedenini bile unutan USA’nın Trump saçmalığı, evrenselleşmeye doğru, endişe verici şekilde bir Kutup ayısı hızıyla yol alıyor.
Yani yorgun dünyamızı yakında yeniden patırtılar bekliyor. Zira ilke Amerikan Doları olmuşsa bu belayı telef etmeden dünya sakinlerine huzur yok demektir. Ne var ki başımızın belası olan Doların şimdiden bazı ülkelerde yasaklanması, Doların iflasının da göstergesi olmaya başladı. Dışarıda bunlar olurken içeride Nur topu gibi yeni Teğmenlerimizin, üzüntülerini anlatmak için ziyaret ettikleri Atatürk’ün Anıtkabir’i önünde verdikleri muhteşem resim, ileride TSK’nın ileri rütbelerinde çocuklarına, torunlarına iftiharla nakledecekleri bugünlerin bir anısı olarak, aile albümlerinde şüphesiz yerini alacaktır.
Hele de hal bu iken Osmanlı artığı savaşlar yorgunu, bitik Anadolu Türkmenlerini birleştirerek, İstiklal harbiyle Anadolu’yu Türkiye Cumhuriyeti olarak millileştirip, Cemiyeti Akvama laik ve bağımsız bir Devlet olarak dahil ettiren Atatürk’ümüzü ayırımcı niteleyen müstevlileri, hangi kalıba oturtmak gerekir. Şara ve Erdoğan görüşmesi beklendiği gibi, emperyalist güçlerce önceden hazırlanmış tek perdelik bir komedi sahnesi olmaktan öteye geçemedi. Ve böylece Suriye ilişkileri yeni bir, iki bilinmeyenli denkleme doğru yol almayı sürdürdü.
Enginyurt’un CHP’ye kabul töreninden sonra kendisine soruşturma açıldı. Bu duruma ve diğer bütün yersiz ve densiz tutuklamalarda olduğu gibi, Erdoğan ile dirayeti kendinden menkul bir Savcı ikilisinin, koca Türkiye Cumhuriyeti’ni yönettiği sanrısına; Guantanamo Kampında dijital çiplerle kör ve sağır yapılmış, emperyalist masallarından başka görsel ve söylemler görüp, duyamayan tutuklu garipler bile güler. Deprem bölgelerine CHP’li Belediyelerin yolladığı ihtiyaç yardımları, AKP çadırları gibi satılmak için değil; ama ihtiyaç sahiplerine hakça dağıtılmak için yapılmıştı. Lakin arada yapılan her dolaylı vergiyse, Devlet eliyle yapılan soygunun yasal babasıdır.
Vaat edilen evleri konteynerlere dönüştürülen ve kendilerine sadece azaplarıyla yaşamaları kader yapılmış depremzedelere tanrıları yardım etsin demekten başka da bir şey gelmiyor, devlet sandıkları zulüm çetesinin elinden. Millî gazetede haberi çıkan yeni denetleme yasası, Türkiye Cumhuriyeti’nden bir Ticani Kabile Devleti yaratmak üzere servise başladı. İyi de sahiden bu kadar hafif ve egotirik, oligarşik bir yasayla, yolunda binlerce Şehidi olan bağımsız bir 100 yıl Cumhuriyeti, gerçekten yok hale getirebilinir mi? Bunun olmazlığını anlayabilmek için tarihin basamaklarında biraz gezinmek yeterli olacaktır. Herhalde Erdoğan İktidarı, 23 yılda öğrenemediklerini giderayak öğrenmeye karar verdi.
Çünkü kendileri de bu tespiti, Savunma Bakanlığının Teğmenler hakkında verdiği kararın gerekçesinin acilen değiştirilmesiyle anımsatıyorlar. Bahçeli Hastanede kalp kapısını yeniletirken bile hala ittifakça mırıldanıp muhalefetle uğraşıyorsa, artık siyaset perdesini indirmelidir. Hani biz söyleyelim de bakarsınız ona da bir vahiy geliverir. Bu arada USA AID Fonundan yardım alan ve bilhassa da insanları birbirlerine kırdırılan Afrikalılar, bu yardımları ‘yanımızda ve bizimle değil’ diye protesto ederken çok haklıdırlar. Emperyalist USA ve taifeleri sömürge yaratmak uğruna, insanları hem öldürüp hem de yardım masallarıyla uyutup Dünyayı da birlikte soyuyorlar.
Yine sözün özü diyerek kısa keselim ki; Erdoğan ve grubunun da çok iyi anladığı gibi, yasal olarak millet ve muhalefetin sessiz direnişiyle seçim sonunda yolcu edilecekler nasıl olsa; ne ki Hükümet kendi normaline dönünce de onlardan, bütün milli alacakların hesabı sorulacaktır. İşte bu durumun endişeyle farkında olan Erdoğan, şimdi yasal veya değil, boşuna da olsa, İktidara sonuna kadar asılmaya devam edecektir.
Halbuki ‘buraya kadar ancak gelebildik’ gerekçesiyle seçimlerin yolunu açarsa, belki hala anılarda yer bulabilir. Çünkü ben yerinde olsam, inatlaşmayı bırakır, son aklımı kullanarak şart olsun ki böyle yapardım. Aslında bir teklifte Anayasa için yapılmalı. Şöyle ki; yeni bir madde ile, İktidar tökezlediğinde veya Türkiye’mizden bir Bedevi kampüsü çıkarmaya çalıştığında, dışarıdan yabancı yöneticiler transfer edilebilmelidir. Mevcut durumda ise bize cuk oturan da bu olur herhalde. Yalnız, muhalefet içinde bile muhalefet çıkararak, birlikteliği atlayan bazı egoist kafaların melanetini de hiç unutmamak ve önce de onları elimine etmek gerekecektir.
DP döneminden itibaren, bugün bile marjinal kitle ve Partilerin CHP ile uğraşmalarının tek nedeni; CHP’nin Cumhuriyet ve Parlamenter sistemin en sadık muhafızı ve ülke tabanında, asla yadsınamaz bir mevcudiyetinin olmasıdır. Aynı nedenle de Marjinaller, CHP’yi aşarak İktidar olabilmek için, yasal olmayan yollara ve şeytanca hilelere muhtaç olduklarını da çok iyi bilirler. İşte bugünkü asosyal durumun nedeni de budur.
Çünkü köşe cambazı marjinaller iş başındadır. Hele de tek adam rejimi, Şeytanın en sevdiği kankasıdır. Yine de bir hatırlatma yapalım; şayet Anayasa Mahkemesi, anayasal olmayan tek adam rejimine, kamu görevlilerini kafalarına göre görevden alma yetkisi verirse, yasal olmayan Oligarşiye de onay vermiş olur. Artık Anayasaya da gerek kalmaz. Ve işte o zaman güler yüzlü, tatlı dilli munis adamlar, dev kesiliverirler. Çünkü Vatan bölünemez, bölünürse Vatan olmaz. Dünyada yeni bir Devlet de kurulacak kadar toprak da kalmadığından, güçsüz Devletler ya sömürgeleşecek ya da yok olacaklardır.
İşte burada artık diyebiliriz ki; kuruluşta doğru başlayan ve bugüne kadar gerekli devrimlerinin bir kısmı da yapılabilen Atatürk Cumhuriyeti’nin, yeniden kuruluş ayarlarına dönebilmesi ve kalan Devrimlerinin de tamamlanabilmesi için tek yol; Atatürk’ün kendi Partisi olan CHP’nin, başlangıçta olduğu gibi milli birlik seferberliğiyle yeniden seçilmesi ve olmazsa olmaz Meclisin yeniden yapılanmasıyla da Parlamenter sisteme, daha fazla vakit kaybetmeden derhal dönülmesidir.
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. -K. Atatürk
Serendip Altındal
15-02-2025
17:08:29