Can Yücel hakkında anlatılan hikayeler vardır . Duyulduğunda bunları söylese söylese Can Baba söylemiştir' fikri uyandıran hikayelerdir bunlar... Bunlardan Seçmeler:
Bir gün TV kanallarından birine canlı yayın konuğu olur Duygu Asena. Şair Nazım Hikmet için 'o kartpostal şairidir' der. Can Baba telefonla programa bağlanır selam bile vermeden 'Duygu hanım kart sizsiniz postal da size girsin' der ve telefonu kapattır.
Can Yücel'e soruyorlar: "Zeki Müren'e niye paşa diyorlar?" Cevap: Bu memlekette paşalara ibne denemediği için ibnelere paşa deniyor...
Türkiye İşçi Partisinin bir tüzük toplantısında herkesin Komünizmi anlatmaya çalıştığı şöyle olsun , böyle olsun dediği bir toplantıda Can Baba ayağa kalkar ve şöyle der: Beyler Beyler, Türkiyede Komünist olmak tüzük değil, Büzük ister...
Bir sergide ortada dolanırken, alımlı bir kadın heyecanla yanına gelir: - Can Bey, tanıştığımıza ne kadar memnun oldum anlatamam. Sizin en büyük hayranınızım. Can Baba sırıtır: - Demek öyle, yatalım o halde? Kadın küskün bir ifadeyle bozuk atar: -Aşk olsun Can Bey! Can Baba Cevaplar: - Aşk da olacak elbet...
Bir televizyon programın da genç bir öğrenci şu soruyu sorar: Hangi takımı tutuyorsunuz? Can Baba cevap verir: - Eşim ve ben genellikle benim takımlarımı tutuyoruz...
Can Yücel'e sorarlar: - Efendim nedir bizim memleketteki bu sağcılık solculuk davaları? Can Baba: - Bu ülkede sabah kalktığında malafat eğer sağ tarafa kaymışsa sağcısındır, yok eğer sol taraftaysa solcu… Peki sizinki ne tarafta ? - İleride daima ileride.
Can Baba’ya bir mahkeme çıkışında soru soran gazeteci şu dörtlüğü cevap olarak alır:
Ne yorum ne forum.
Belki yarın konuşurum.
Öyle gitti ki durum
Soru sorana korum.
Leman dergisinde ilk yazdığı gün Metin Üstündağ kendisini derginin son sayfasına koyunca Metini aramış şöyle demiş: 'Beni derginin kıçına koyanın gelir kıçına koyarım'.
Can Yücel konuşmaya şöyle başlar: - Biz hiç bi bok olamadık! Salondakiler bir anda neye uğradıklarını şaşırırlar. Derin bir sessizlik kaplar ortalığı... Salona gelmeden önce 3 bira ve yarım votka içmesine rağmen akıcı bol küfürlü bir konuşma yapar.
Söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci parmak kaldırıp Can Yücel'e şöyle sorar:
- Can Bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz, size büyük bir saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfüre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı? Can Yücel önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup:
- Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur... Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir!.. Deyince salonda müthiş bir alkış kopar. Sonra tamamen ayağa kalkıp şöyle bitirir konuşmasını: - Arkadaşlar bugün de çok kafa siktim!!!
Can Yücel bir gün devlet büyüklerine bir şiirinde isim vermeden 'Hepiniz götsünüz' dediği için mahkemeye çıkarılır…
Hâkimin karşısına , yaka paça çıkar. Elindeki kalın TDK sözlüğünü açar...- Hakim bey 'P' harfine bakalım, Türkçe'de 'popo' diye bir kelime var mı? Yok. Peki 'K'ye bakalım, 'kıç' var mı? O da yok... Bir de 'G'ye bakalım, 'göt' var mı? Evet göt kelimesi TDK sözlüğünde var... Demek ki sayın hakim, bu memlekette göte göt deniyor! der ve beraat eder...
Bir üniversitede öğrencinin biri sorar: - Neden okuduğumuz bütün şairler erkek? Kadınlardan iyi şair çıkmaz mı? Can Baba cevap verir: - Biz şiiri sikimizle mi yazıyoz, ne biliyim ben…
Can Yücel, İzmir tarafına fuara gidiyor, kitap imzalamak için. Kitap imzalarken, tabi başı kalabalık, aynı anda rent car adında bir şirket için reklam yapan iki mini etekli hatun balıklama dalıyor. Rent Car: Ayy Can Beyy bizde imzalatmak istiyoruz. ''Can Yücel yakınındaki görevliye döner oğlum al şu rent kar-ı-ları başımdan.
Özgür Karakaya
ozgur694@hotmail.com