15.09.2025
“Benim manevi mirasım ilim ve akıldır… Benden sonra beni benimsemek isteyenler aklın ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” (Mustafa Kemal Atatürk)
Kendisini yürütme Hâkimi de sanan bir Savcı, İBB başlığı altında, son yüz yılın en büyük duruşmasından ve suçsuz insanları mahkûm edip, Azat etmekten bahsediyor. Bu maalesef(!) vatandaş, acaba kim olduğunu sanıyor ve bu yetkiyi nereden buluyor. Baş eğmeler, dudak bükmeler, kafa sallamalar, parmak göstermeler, yargısız infazlar kime nedendir bu saplantılar, sonuçta hak yerini, yani akıl yolunu bulur ve gülen hep maneviyatıyla kazanandır. Ve yolunu kaybetmiş olan AKP İktidarı da yukarıdaki bildiriyi, sonunda afişine koymak zorunda kalır.
Bu arada, Rojova kırmızı çizgimizdir diyen Öcalan, Bahçeliye net cevabını da verdi. Bahçeli açık olarak; YPG ve Rojova bizi de temsil ediyor onlara karşı yapılacak bir hareket, Türkiye’ye büyük zarar verir diyen Öcalan’ın terör kokan mesajını aldı. İyi de bunu nasıl yorumladı ve yorumunu millete nasıl yedirecek, yine top mu çevirecek yoksa. Ne çevirirse çevirsin, bir gün nasılsa devran, hepsini çevirecek.
Çünkü CHP tamamen hukuk karşıtı birtakım eylemlerle, İktidar tarafından köşeye sıkıştırılmak isteniyor ki, anlamsızlığı tavan yapmış bu uğraşın da boşuna olduğu, epistemik bilgi ve bulgularla tamamen açıktır. Bu mealde isim kullanmayarak, genel durumu global açıklamaya çalıştım.
İktidarın, bu tabansız ve sorumluluk taşıyamayan özgüveni, şayet Trump Namlı bir emperyalist başına dayanıyorsa, vakit kaybetmeden onun da ülkesindeki gerçek durumunu, derhal araştırmalıdırlar. Çünkü USA bir Senato Devletidir ve orada Trump gibilerine asla sonsuz yetki verilmez. O halde yorumlarını bir daha düşünmelidirler.
Genel resme baktığımızda, dönemi bitmek üzere olan iki ortağın, 23 yıldır ülkeyi paylaşırken, milleti salt saman ve çöple yönetmeye çalıştıkları bir gerçek var. Ne var ki bu durumda, milletin acılarına rağmen mutlu iki adamın, artık acılı milleti daha fazla oyalayamayacakları, sütsüz bıraktıkları beleler tarafından bile anlaşılmış görünüyor ki, bu tespit ortakların sonunun geldiğini de gösteriyor.
Çünkü kanun çıkarmaya veya değiştirmeye bile gerek bırakmadan, hukukçu satın almakla, Adalet sistemini kendilerinin yapan bir İktidarın, hem de 100 yılın üstünde Dünya genelinde bile Cumhuriyeti ilk kuran ve anayasasıyla birlikte yaşamış olan bir ülkede, ayrıca milletin can damarı, atan kalbi olmuş Atatürk’ün, kurduğu Parti’sinin muhalif gündeminde, sizce daha ne kadar ömrü kalmış olabilir.
Ne var ki gıyabi davalardan kurtulmak umuduyla, seçim sonunda oluşacak yeni demokratik Hükümetin; ama tek adamsız bir meclis ortağı olabilmenin çaresini sonuna kadar zorlayacakları da kesindir. Yalnız, CHP’nin 21 Eylül Genel Kurultay kararı, biraderlerin beklenen sonunu daha önceye taşıyacakmış gibi görünüyor. Bu arada, polissiz gireceğini söyleyen Gürsel Tekin’in İl Başkanlığına girdiği ifadesi, giremediği olarak düzeltmeli ki, aslında buna bile itibar edilmemeli.
Çünkü Tekin, arkasında kendisine kalkan olan polis ordusu olmasa, İlçe Başkanlığının kapısından bile bakamazdı. Ne var ki, İktidarın kapı kullarıyla, CHP’yi karıştırmak için tertiplediği orta oyununda, baş figüran olmak zorunda kalınca, içeri girebildi; ama resmi olarak yönetimle yine konuşamadı. Şimdi artık insanlarımız ve diğerleri, CHP Genel Kurultayından sonra oluşacak yeni gündemi, çok daha fazla merak eder oldular.
Birlikte yaşıyor, birlikte izliyoruz, Erdoğan Partisi yasa ihlallerinde Dünya rekorlarını peş peşe egale ederek şimdilik, kalan yoluna devam ediyor. Ne diyelim ki, hep öngördüğümüz ve beklediğimiz icraatları birlikte yaşıyoruz. Yaşadıklarımızı elbette yandaş ve muhalif AKP’liler de birlikte yaşıyor, Erdoğan’ın daha ne zamana kadar; başta kendisi olmak üzere herkese zarar verecek, anayasayı bile ihlal eden Ak Partiyi de muhtemel kapattıracak olan bu ucube gidişatını sürdüreceğini, belki AKP’li muhalifler daha öznel cevaplayabilirler.
Çünkü Erdoğan’ın yolu, ancak bir siyasi intiharla sonuçlanır ki, sakın günahsızlar da birlikte yok olmasın. Fransa gibi demokrasinin başatı bir ülkede, Halk sokakta Hükümeti değiştiriyor ki, AKP Hükümetiyle mukayese dahi edilemez. Çünkü, halkı temsil etmeyen bir AKP, artık azınlık bile değildir. Aynı bağlamda, insanoğlu sürekli tahrip ederek aslında kendi sonunu hazırlarken, olacak bir atom harbinde doğa çevreye uyup yine yaşayabilecek ve canlı kalanları da yaşatabilecektir, ki acaba ne kadar insan yaşamda kalabilecektir. İşte hırslarının, hırsız yaptığı bazı insanlar, bu gerçeği asla unutmamalıdırlar.
Bir Devletin ömrü, yandaşların değil, ulusun menfaatiyle orantılıdır. Millete, yaşama hakkı tanımayan bir azınlık grup, daha ne kadar Hükümet olduğunu sanmaya devam edecek. Hayal uykusundan, artık bir an önce uyanmaları gerekmiyor mu? Ki uykuda gezinirken, damdan düşüp bir taraflarını kırmasınlar. Yoksa Erdoğan, hepsini anti yasal kararlarla yarattığı uygulamalarla, artık siyasal opsiyonunun bittiğini hala anlayamadı mı veya anlamak mı istemiyor.
Ya da CHP’nin üye hesaplarına uyan bazı Belediyelerinde, birtakım tutuklamalarla, korkutarak insani değerlerini sıfırlattıkları Belediye atıklarını, geri kazanımla tekrar kullanabileceğini mi sanıyor. Şayet işleri buna kaldıysa, helva dağıtmaya başlamaları da yakındır. İlave edilirse; örtülü ödenek, Saray harcamaları, dış borç faizleri, lüks tüketim zaafları, enflasyon nedeniyle de artan iç vergi borçları, hayatı yaşanmaz hale getirmektedir.
Bütün bunlar bittiğinde ve GSMH eşit paylaşıldığında, otomatikman revalue edilmiş olan milli para, herkese yeterli hale gelmiş olacaktır. Erdoğan, Özel’e Ankara’ya gel derken ve Atatürk toprağından olduğunu, toplanan insanların önünde tekrar ispat eden Özel Ankara’dayken ve milyonlarca insan “Erdoğan istifa” diye bağırırken, Erdoğan yokları oynuyordu. Ha gayret biraz daha sabır, her şey daha iyi olacaktır. 14 Eylül günü, Cumhuriyet kurtuluş mitingini gördükten sonra anlaşıldı ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin yolu tamamen aydınlanmıştır.
Millete, yaşama hakkı tanımayan bir azınlık grup, daha ne kadar Hükümet olduğunu sanmaya devam edecek. Hayal uykusundan, artık bir an önce uyanmaları gerekmiyor mu? Ki uykuda gezinirken, damdan düşüp bir taraflarını kırmasınlar. Yoksa Erdoğan, hepsini anti yasal kararlarla yarattığı uygulamalarla, artık siyasal opsiyonunun bittiğini hala anlayamadı mı veya anlamak mı istemiyor.
Ya da CHP’nin üye hesaplarına uyan bazı Belediyelerinde, birtakım tutuklamalarla, korkutarak insani değerlerini sıfırlattıkları Belediye atıklarını, geri kazanımla tekrar kullanabileceğini mi sanıyor. Şayet işleri buna kaldıysa, helva dağıtmaya başlamaları da yakındır. İlave edilirse; örtülü ödenek, Saray harcamaları, dış borç faizleri, lüks tüketim zaafları, enflasyon nedeniyle de artan iç vergi borçları, hayatı yaşanmaz hale getirmektedir.
Bütün bunlar bittiğinde ve GSMH eşit paylaşıldığında, otomatikman revalue edilmiş olan milli para, herkese yeterli hale gelmiş olacaktır. Erdoğan Özel’e Ankara’ya gel derken ve Atatürk toprağından olduğunu, toplanan insanların önünde tekrar ispat eden Özel Ankara’dayken ve milyonlarca insan “Erdoğan istifa” diye bağırırken, Erdoğan yokları oynuyordu. Ha gayret biraz daha sabır, her şey daha iyi olacaktır.
14 Eylül günü, Cumhuriyet kurtuluş mitingini gördükten sonra anlaşıldı ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin yolu tamamen aydınlanmıştır. CHP Kurultay davası kararının ertelenmesi bir şey değiştirmez. Çünkü öyle veya böyle, CHP ve Özgür Özel Liderliğindeki milli demokrasi ittifakı, nasıl olsa yakın bir gelecekte İktidar olacaktır ve hak, hukuk, adalet, anayasal karşılığını tartışmasız yine alacaktır…
Serendip Altındal