AKP İktidarlarının 20 Yılda Türkiye'yi Getirdiği Nokta
Türk milleti olarak, son yirmi yılda AKP ve onu oluşturan çağ dışı, çürümüş zihniyete mensup bir grubun kirli iktidarlarında, büyük bir çürümenin ortasında, utancımıza tutunmuş durumdayız. Yarı aç yarı tok yaşamaya çalışırken dahi iyi şeyler düşünerek ayakta kalmaya gayret ediyoruz.
Ne yazık ki, bu çağ dışı zihniyet, yıllardır Türk milletini "din, iman, bayrak, ezan, yerli ve milli" gibi manevi değerler üzerinden sürekli aldatarak iktidarda kalmayı başardı.
Tarihsel Gerileyiş ve Kula Kulluk
Düşünün ki, altı yüz yıl boyunca kula kul olarak yaşamış bir millet, Milli Mücadele ile tüm tabularını yıkmış, zafere ulaşmış ve yurttaş olma bilincine kavuşmuştur. Bu millet, yüz yıl sonra yeniden "kula kulluğu" tercih ederek, adeta altı yüz yıllık esaretini AKP iktidarlarıyla birlikte yeniden yaşamaktadır.
Oysaki bizim rüyalarımız olmadan dünya güzel olamaz, şarkılarımız olmadan insan sevmeyi bilemez. Bizler 20 yıldır içimizdeki boşluğa tutunarak kurtuluş için umut etmeye çalışıyoruz.
Cumhuriyet Ruhu ve Kaybolan Özgüven
Yüz yıldır onur ve gururla yaşadığımız bu Cumhuriyette, Türk milleti olarak 21. yüzyılda adeta bir çürümenin ortasında, bilgisiz ve bilinçsizce iyi şeyler düşünerek yaşamaya çalışıyoruz. Bazen insanların cesareti kırılabilir; bu, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir durumdur. Ancak, yıllar içinde bireylerin ve toplumların özgüveninin topyekûn kaybolması, bu bir çürümüşlüğün en açık göstergesidir.
Eşsiz önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gece gündüz cepheden cepheye koşarak işgalci emperyalist devletlere karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş ve laik sosyal hukuk devleti olan bu Cumhuriyeti kurmuştur. Buna rağmen, yüz yılın sonunda Türk milleti tekrar nasıl "kula kulluğa" dönmüştür?
Bir devrimle kurulmuş, tam bağımsız bir ülke düşünün ki, yüz yılın sonunda aynı ülkenin yurttaşları, devrimle kazandıkları özgürlük haklarını kaybetsin. O ülkede artık o halk özgür değil, 21. yüzyılda çağ dışı, çürümüş bir iktidara bağımlı bir köledir.
İnsani Değerler ve Adaletsizlik
Tüm insanlığın ortak duygusu olarak yaşatılan evrensel manevi değerler ve insan hakları, bir insanın yaratılışı nedeniyle diğer insanların sahip olduğu özgürlükleri kendi bünyesinde yaşatmasını gerektirir. Bu özgürlükler kaybedildiği zaman, o insan veya toplumlar artık özgür değil, iradeleri ellerinden alınmış, köleleştirilmiş topluluklardır. İnsanı "insan" yapan değerlerin yaşatılması esas olması gerekirken, insani değerleri hiçe sayan davranış ve uygulamalar; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve ülkelerin anayasalarında ifadesini bulan kriterlere de ters düşmektedir.
Günümüz koşullarında, ülkemizde AKP’yi oluşturan çağ dışı, çürümüş zihniyetin kurduğu sistemde ne yazık ki Türk milleti olarak inşa olma değerlerini kaybettik. Şiddet ve baskı kültürüne teslim edilmiş, oldubittiyle karşı karşıya getirilmiş halk yığınları oluşturulmuştur. Adaletsizliğin ve hukuksuzluğun tavan yaptığı, acının ve gözyaşının hâkim olduğu olayların yaşanmaya devam ettiği bir sonuçla karşı karşıyayız. Ali Berham ŞAHBUDAK