SORGULANMAK NEDEN KORKUTUR?
Sorgulamak, insanın kendisini, yaradılış gayesini, dünyayı, olayları anlamaya tanımaya yönelik aklını kullanmasıdır. Sorgulamak, aklın merak ve öğrenme arzusu ile hareketidir. Bilim, sanat, felsefe alanlarındaki bütün gelişmeler sorgulama sonucu ortaya çıkar. Doğruyu bulmak, doğrularla yaşamak için sarf edilen bu gayretin hedefinde yine insan vardır. İnsanın, insanca yaşaması vardır. Sorgulama, doğru bilgiye ulaşmayı sağlar, problemlerin daha etkin bir şekilde çözülmesine yardımcı olur. Sorgulama, toplumun gelişmesinin önünü açar. İnsanı olgunlaştırır. İnsan sorgularken ister istemez empati yapar. Bu da insanı, “kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkalarına da yapmama” erdemine ulaştırır.
Aklın direnişi ve cesareti olan sorgulama acı bir gerçektir ki bu topraklarda yüzlerce yıldır hep yasaklı, hep tehlikeli, hep susturulması gereken en büyük düşman olarak görülmüş; yasaklanmış, baskılanmış ve cezalandırılmıştır.
İlimde, fende teknikte bu toprakların insanlarının geri kalmasının temelinde sorgulama cesaret ve kültürünün olmaması yatmaktadır. 1450’lerde Avrupa’da kullanılmaya başlanan matbaanın tam 270 yıl sonra Osmanlı’da kullanılmaya başlamasından tutun da bilim ve sanatta geri kalışın nedeni aklı kullanmama ve sorgulayamamadır. Avrupalı ilim ve teknikte dev adımlarla ilerlerken bizim toplumumuzun geri kalmasının temelinde biat kültürünün egemen oluşu vardır. Büyükler yanlış yaparsa sorgulanmaz, devlet yanlış yaparsa sorgulanmaz anlayışı geri kalışımızın sebeplerinin başında gelir. Sorgulanırsa, düzen bozulur, itibar kaybolur. Sorgulama başlarsa; sorgulananların hatası, yanlışı, günahı ortaya dökülür. Sorgulayan insan, sorgulanan insanın basitliğini, cehalet ve seviyesizliğini gözler önüne serer. Çünkü sorgulamak çıkar üzerine inşa edilen düzenin çarkına çomak sokmaktır. Bundan dolayıdır ki egemen güçler, sorgulayan insanı düşman olarak görmüş ve susturmuştur.
Üzülerek ifade edeyim ki günümüz Türkiye’sine de sorgulanmaktan korkan, korkusunu baskı ve şiddetle yok etmeye çalışan bir yönetim anlayışı hâkim. Bugün, gazeteciler hapse atılıyorsa, ekranlar karartılıyorsa, kitaplar toplatılıyorsa, internet siteleri engelleniyorsa, insanlar susturuluyorsa bunun temelinde sorgulanmaktan korkma yatmaktadır.
Sorgulanmaktan kimler korkar? Yanlışı, hatası, günahı olanlar korkar. Yaptıkları işlerin hesabını halka, topluma, vicdana ya da hukuka veremeyecek durumda olanlar korkar. Yalan üzerine düzen kuranlar korkar. Bilgi yerine sloganla, baskıyla var olmaya çalışanlar korkar. Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar korkar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler korkar. Zalimler korkar. Menfaat düzenine bağlı haksız kazançla devleti dolayısı ile milleti soyanlar korkar. Yanlışını, hatasını algı yöntemi ile örtmeye çalışanlar korkar. Ehliyet ve liyakat sahibi olmayan cahil ve bilgisizler korkar. Gücü elinde tutanlar yaptıkları haksızlık, hırsızlık ve arsızlıkları ortaya çıkmasın diye korkar. Otoritelerinin sarsılacağını bilenler korkar. Çıkarları için Allah’tan başkasına biat edenler korkar. Allah’ı Allah’la aldatanlar korkar. Hırsız korkar, arsız, edepsiz ve ahlaksız olanlar korkar. Cehaletlerinin görünür olacağını hissedenler korkar. Kendi yanlışlarıyla yüzleşmekten kaçınanlar korkar. Vicdanıyla yüzleşmek istemeyenler korkar. Kısaca: Sorgulanmaktan korkanlar, saklayacak şeyi olanlardır. “Şeffaf, adil, dürüst ve bilgili olan; sorgudan, sorgulanmaktan neden korkusu olsun ki…
Şimdi hesap vermeyen yönetime, vatandaş: “ülkemin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını neden sattın?”, “Vergilerimiz nereye gidiyor?”, “Yaptığın bu israfın kaynağı ne?”, “ Kürsüde ettiğin yemin nerede, sen neredesin?”, işçi; “Neden açım?”, gençler; “Neden geleceğim çaldın?” diye sorsa ve hakkını istese söyler misiniz bu cennet ülkede neler değişir? Oysa bu topraklarda yaşayan bizler, çocukluktan itibaren “Sus, konuşma!”, “Büyüklerin sözünü dinle!”, “İtaat et!”, “Devlet babadır, yanlışı da doğrudur” telkin ve tehditleri ile yetiştirildik. Unutmamak gerekir ki ilerlemenin, adaletin, özgürlüğün yolu sorgulamaktan geçer.
Sorgulamayan toplum, sömürülmeye mahkûmdur. Sorgulamayan millet, boynundaki zincirini kendisi taşır. Hakikate korku ile değil sorgu ile ulaşılır. Eğer bugün hâlâ karanlıktaysak, sebebi “Neden?” demekten korkmuş ya da korkutulmuş olmamızdır. “Sorgulama, günaha girersin!” diyen din adamından tutun da namus ve şefi üzerine yemin eden ancak çıkarı ve çıkını için yeminine sadık kalmayan yönetici hep bu sorgulamamanın ürünleridir. Unutulmasın ki peygamberler, putlara ve yanlış düzene karşı ilk ve en büyük sorgulamayı başlatan ve yapan insanlardır.
Hadi Önal/ 5 Ekim 2025/ Elazığ