DÜĞÜM..
Düğüm olmuş bir yumağı çözmek için yeni bir düğüm atmak değil, en akılcı olarak ilk yapılacak iş, mevcut yumağı, bir ucundan başlayarak çözmeye çalışmaktır. Çünkü, düğüm, düğümü çözemez, aksine çözülemez hale getirir. O zamanda en akılcı iş düğümü keserek yumağı küçültmek olur. Veya Conway düğümü bile olsa, 4'cü boyutta kesmenize dahi gerek kalmaz. Demek ki her düğüm çözülür. Yeterki doğru olun ve doğru düşünün.
AKP babaları, her geliş ve gidişlerinde kendilerinden vergi alan Dumrul'a artık isyan etmeye başladılar. Çünkü Erdoğan'ın seçmeninde, ‘şu kardeşinize tam yetki verin, sonra görün' mealindeki talebi bir şekilde gerçekleştikten sonra olan oldu. Ve biz de bu günlere geldik. Dolayısıyla AKP mezalimi, aslında Erdoğan tek adamlığıyla başlamıştır. Ki bu da hiç unutulmasın.
Bozuk bir ekonomide, Altının ne olacağı, en sık sorulan bir sorudur. Ekonomist olmadığım halde bana göre altın, ticaret amacından öte, bir güvence değerli metaldir. Yani, paranızı farklı araçlarla değerlendirebilecek kadar büyük bir servet sahibi değilseniz, mütevazi altın stokunuzu asla elinizden çıkarmayın.
Çünkü tek alım gücünüz kalan altınınız da kalmadığından, paranızın alım gücü tamamen sıfırladığında ki, gittikçe bozulan değil, aslında bizdeki gibi buhran geçiren bir ekonominin sonunda olacak felaket hep budur. İşte o zaman açlık ortak paydamız olabilir. Kadınlarımızın boş tencere yürüyüşü, ne demek istediğimi kanımca daha iyi anlatıyor.
Manipülasyon da yapsa, yeniden İktidar olabilmek için artık bütün çıkış yollarının kapandığını ister istemez anlamak zorunda kalan İktidar, zirve yolunun kendisi için kapalı olduğunu görünce, elindeki bütün imkanları kullanarak, anti yasal kestirme yollar inşa ederek zirveye ulaşmak istiyor. Yalnız bu sapak yollar, bilimsel yapılmış zirve yolunun güvenliğine asla sahip değildir. Dolayısıyla da bu yapay sapakları kullanmaya kalkanlar, zirveye varmak yerine, tehlikeli yamaçlardan yuvarlanmayı da göze almak zorundadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti, şayet bazı mantık sefillerinin arzu ettiği gibi ezkaza otokratik bir federe devlete dönüşürse, o zaman 'yurtta sulh cihanda sulh' garantörlüğü biter ve Türkiye namlı Anadolu Avrasyası, ilk başta AB sonra da USA Devletlerinin faturayı ödeyeceği yeni bir Dünya Savaşı bombasını patlatmak üzere. ısıtan bir ocağa dönüşür. İşte o zaman da birilerinin etekleri zil çalarken, diğerlerinin ki tutuşur.
Yalnız savaştan önce şöyle bir durumda oluşabilir. Enflasyonun, artık evrensel açlığı daha da sopaladığı dönemlerde, çocuk çetelerinin bile oluştuğu ülkelerde, çekilen silahlar, sonunda mutlaka vatandaşların kamburu haline gelmiş mutlu azınlıklara doğrultulur. Çünkü tarih bunu defalarca yaşadı ve de yaşayacaktır. Esasen USA da yapılan ve milyonların iştirak ettiği 'Krallara Hayır' yürüyüşü, mutlaka anlama yetisi olanlara yeterli bir mesaj vermiştir.
KKTC seçimlerinde, sosyal demokrat ve bağımsız bir adayın seçilmesi, Kıbrıs Türklerinin medeni tercihlerini ortaya koyduklarını bütün Dünyaya göstermiştir. Bu sonuç cumhurun Bahçeli kanadında infial yaratmış Erdoğan tarafında ise emperyalist tarafgirliğini geliştirmiş ve görüntüyü kurtarmıştır.
Avrupa da başlayan Demokrasi bütün Dünyaya yayılırken, Türkler elbette başat olmalıydı. Nitekim bu nedenle, Türkler arasında ulusal birliği temsil eden İttihat ı Terakki cemiyeti kurulmuştu. Osmanlı cephesinde bu hareketi ilk benimseyenler Mustafa Kemal ve onu kendisine hasım tutan Enver Paşa olmuştu. İşte bildiğimiz Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal'in Atatürk oluşu böyle başlamıştı. Ve kendi hesabıma ifade edeyim ki, ben Partili veya partici değilim; ama CHP'liyim. Çünkü Atatürk’ün kurduğu CHP, Partiden öte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bütün Türkler için müktesep ve zorunlu bir haktır.
Ne var ki KKTC seçim sonucu bana, Terakki döneminin, İstiklal harbini de tetikleyen bir neden olduğunu anımsattı. Böylece düşünceyi genişleterek, CHP’nin Atatürk yolunda, aranan ve beklenen, yalnız mental olarak değil, aksiyoner olarak da "Atatürk gibi düşünen" bir Lideri olan Özgür Özel'in, sonuna kadar arkasında kalınması gereğini bir kere daha anlamış oldum.
AKP İktidarı giderken, ülkeyi Osmanlı Kapitülasyonlarından bile fazla ve ağır bir dış borç yükü altında bırakacağı beklendiğinden, gereken tedbirlerin alınması, hayati önem kazanıyor. AKP gemilerinin hepsi karaya oturunca, ondan sonrası tufandır ki, bu da esasen hepsini götürür. Yani geriye artık AKP anısı bile kalmaz. Beklendiği üzere, alınıp satılamayan, gerçek Cumhuriyet Hukukçuları devreye girince, Hukuk Davası bile sayılamayacak ‘mutlak butlan’ gerekçeli Dava, üstünde bile durulmaya gerek kalmadan yok sayıldı. Darısı bütün hukuksuzlukların başına olsun diyelim.
AKP artık elinde kalan, hukuk yaftalı gemilerini de yakabilir. Esasen AKP’nin yapısı bir zincire benzer. Tek bir halkanın kopması bile, bütün zinciri işlemez hale getirir. Ki, ellerinde patlamaya hazır el bombasına dönüşmüş durumlarının bile farkında değildirler. CHP şayet AKP gibi olsaydı bu kadar manipülasyon sonunda çoktan dağılırdı. Ya AKP’nin CHP’ye yaptığını CHP AKP’ye yapsaydı acaba AKP şimdi nerede olur ya da olamazdı.
Motorin ve Benzin fiyatları öznel dünyamızı pahalı yaşam ürünlerinden bile daha fazla yaşanamaz hale getiriyor. Çünkü hidro karbon ürünlerine yapılan bir liralık zam bile en az bin lira olarak önce yaşam ürünlerimize yansıyor. Ahval bu iken İktidar kanadı, ekonomi konusunda vatandaşa hala cennet(!) masalları anlatmaya devam ediyor. Yalnız beklenen ve öngörülen algoritmaya göre, AKP tek adam İktidarından sonra Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş döneminin üstünde bir kalkınma hızına iki yıl içinde erişecektir.
Aynı bağlamda, para çakalları (bahis mafyaları) artık kollarını resmi futbol Hakemlerine kadar uzatabiliyorlarsa, kim bu İktidarın efradına, AKP kapatılmadan yeni seçimlere katılma opsiyonu verebilir ki? Her ne kadar şimdi, radikal U dönüşleriyle vakit öldürüyorsa da Erdoğan'a gülücükler atan Babacan dahi bu soruya cevap verebilir.
Cumhuriyet tarihimizin en anlamlı kutlaması ve kimsesizlerin de hamisi olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız onu bütün özümseyenlere, 102'nci tekrarında yine kutlu olsun. İstanbul Bağdat caddesindeki kutlama ise Özgür Özel farkıyla, milyonların buluşmasıyla tarihi bir gerçek haline geldi. Darısı ebediyete kadar yeni yüz yıllara.
1.11.2025
Serendip Altındal













