Yıllardır yazımızı takip edenler bilirler bizler son 15 seneyi " Türkiye istihbarat cenneti oldu " diye yazılarımızda belirtiyorduk, şimdi taraflı ve ati taraflı sunucular, ve yorumcularla Türkiyeyi İstihbarat yönünden değerlendirmeye başladılar, bu bir aşama olarak kabul ediyoruz, en nihayet Türkiyeyi açık olarak haber kanallarında söyleme cesareti buldular. Evet, Türkiye bir istihbarat eğitim alanı olmuştur. Bu eğitimi veren ve alanları çoğu zaman örtülü olarak lanse ettik, fakat anlamadılar bakalım daha sonra bunu anlayacaklar mı? Şimdiki zaman diliminde Türkiye'nini dış ülkelerdeki itibarı sıfır halkın saçma Sapan din sömürücü cemaat haberleri ile oyaladık, bu ölçülerde halk ne yaptı ve bizler ne yaptık. Dikta yönetimine ve başta diktatöre düşünmeden iyi niyetle taviz verdiği ülkede bunların yaşanması doğal karşılansa bile suçlu bizleriz bizler halkı yeterince bilgilendirmedik. İşte bunun karşılığını şimdi alıyoruz, diktatör Erdoğan, İran’ın Batı ile uzlaşma rotasına girmesinin hemen ardından Tahran’a kritik bir ziyaret düzenleyecek. Ziyaret, Ankara-Tahran geriliminin tırmandığı bir döneme denk gelmesi açısından dikkat çekiyor. Artık dünyada itibarsız şerefi ile tartışılan bir şerefsiz şerifliği ülke sınırları içine sokmak mı sokmamak mı? İslam dini felsefik olarak tanımlanır ve de anlayışlı bir dindir, bunu yanında şerefli bir din olduğu söyleniyor. Söylevleri din yaptıkları şerefsiz olunca bu tartışmalar ve işte asıl soru bu: sokmak mı sokmamak mı?...