Altan Öymen’in Ardından…
Gazetecilikten Siyasi Liderliğe Uzanan Bir Yaşam
Altan Öymen, Türkiye’nin yakın tarihine iz bırakan, çok yönlü bir gazeteci ve siyasetçidir. 20 Haziran 1932’de Trabzon’da dünyaya gelmiştir. Gazeteciliğe genç yaşta başlayan Öymen, başta Ulus ve Akşam olmak üzere pek çok önemli gazetede muhabirlik, yazarlık ve genel yayın yönetmenliği görevlerinde bulunmuş, özellikle dış politika ve siyaset alanındaki yorumlarıyla tanınmıştır.
Siyasi Yaşamı
Altan Öymen, 1995 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) milletvekili seçilerek aktif siyasete adım atmıştır. 2000-2001 yılları arasında CHP Genel Başkanlığı görevini üstlenmiş, partisinin yeniden yapılanma ve dönüşüm sürecine liderlik etmiştir. Kısa süren genel başkanlık döneminde demokratikleşme ve partide yenilikçi açılımlar ön planda olmuştur.
Gazetecilik ve Edebiyat
Birikimli bir gazeteci olarak, Altan Öymen’in yazıları ve analizleri Türkiye’nin toplumsal ve siyasi dönüşümlerini anlamada önemli kaynaklar arasında yer alır. Ayrıca, Türkiye’nin yakın dönemine ışık tutan anı kitaplarıyla da tanınır. “Bir Dönem Bir Çocuk”, “Değişim Yılları”, “Öfkeli Yıllar” gibi eserlerinde hem kişisel deneyimlerini hem de ülkenin geçirdiği kritik evreleri okurlarına aktarmıştır.
Kültürel ve Toplumsal Ve Genç Gazetecilere Yaptığı Katkıları
Altan Öymen, gazetecilikte etik ve objektif haberciliğin savunucusu olmuş, siyaset sahnesinde ise uzlaştırıcı ve yenilikçi yaklaşımlarıyla anılmıştır.
Söylemesi, yazması güç ama Ölümünden önceleri hiç durmadan basında bizlere gençlere abiyi olmuş fikir ve düşünceleri ile bizlere yol göstermiş bir dostumuzdu…
Evet,
Bugün onu kaybettik ama anıları ile hep bizimle olacaktır…
Basında köşe yazarlığı ve televizyon programlarında yorumculuk yapıyordu toplumsal hafızanın canlı tutulmasına katkıda bulunmaktaydı.
Hayatı boyunca ilkeli duruşundan taviz vermeyen, Saygın kişilik olan Altan Öymen, hem düşünce dünyasında hem de siyasi yaşamda kalıcı izler bırakmış saygın bir isim olarak öne çıkıyordu…
Siyasi Parti Liderlerinin Altan Öymen İçin Taziye Mesajları Sunmasının Anlamı
Dostluk, Siyaset ve Samimiyet Üzerine Bir Değerlendirme
Bazen bir kişinin ardından dile getirilen taziye mesajları, yalnızca kaybın hüznünü değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin, dostluğun ve siyasal kültürün yansımalarını da taşır. Özellikle de kişilik sahibi, ilkelere bağlı ve topluma adanmış bir isim hayatını kaybettiğinde, bu tür mesajlar çok daha anlamlı ve dikkatle okunur hale gelir.
Altan Öymen gibi hem gazetecilikte hem de siyasette kalıcı izler bırakmış, etik ve uzlaşmacı kimliğiyle öne çıkan birinin vefatı sonrasında, siyasi parti liderlerinden gelen taziye mesajları; onun topluma, siyasete ve düşünce dünyasına olan katkılarının kamuoyu nezdinde teslim edilmesinin bir göstergesidir. Bu tür açıklamalar, yaşamı boyunca duruşundan ödün vermeyen bir isimle ilgili toplumsal hafızanın tazelenmesine ve onun değerlerinin bir kez daha hatırlanmasına vesile olur.
Ancak bu tür mesajlar bazen, samimiyeti sorgulatacak biçimde, göstermelik ya da siyasal nezaket gereği de sunulabilir. "Timsah gözyaşı dökmek" deyimi, içten olmayan, sahte bir üzüntü gösterisini anlatır. Toplumda, özellikle de siyasal arenada, farklı görüşlerde olmuş ya da zamanında aynı değerleri paylaşmamış kişiler hakkında yapılan övgülerin veya taziye mesajlarının samimiyeti, kamuoyunda sorgulanabilir.
Bir dostun ardından içtenlikle dökülen gözyaşı ile, protokol gereği atılan adımlar arasındaki farkı anlamak, toplumsal hafızanın ve bireysel gözlem gücünün bir sonucudur. Siyasi parti liderlerinin Altan Öymen için yayınladığı taziye mesajları da işte böyle bir çerçevede değerlendirilmelidir: Kiminin mesajı ömür boyu süren bir dostluğun, ortak ideallerin ve paylaşılmış değerlerin bir ifadesidir; kimininki ise siyasal nezaketin getirdiği resmi bir zorunluluk ya da toplumsal baskı sonucudur.
Sonuç olarak, Altan Öymen gibi kişilik sahibi bir isim ardından sunulan taziye mesajları, hem toplumsal saygının hem de siyasetteki samimiyetin bir turnusol kağıdı işlevi görebilir. Gerçek dostluğun ve takdirin sesi, zamanla yapmacık olanlardan ayıklanır ve yeni nesillere örnek olacak şekilde hafızalarda yerini alır.
Altan Öymen’in Ardından Yayımlanan Mesajlar Işığında
Toplumda etkin rol üstlenmiş, ilkeleri ve duruşuyla öne çıkmış kişilerin vefatı sonrasında, siyasi liderlerden gelen taziye mesajları dikkatle incelenir. Bu tür mesajların ardındaki samimiyet, özellikle Altan Öymen gibi hem düşünce dünyasında hem de siyasal yaşamda iz bırakmış bir isim söz konusu olduğunda, kamuoyu tarafından daima sorgulanır.
Örneğin Recep Tayyip Erdoğan’ın yayımladığı taziye mesajı şöyle:
"Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı, siyasetçi, gazeteci ve yazar Sayın Altan Öymen’in vefatını üzüntüyle öğrendim. Sayın Öymen’e Allah’tan rahmet diliyor, ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi teşkilatına başsağlığı diliyorum."
Bu tür mesajlar iki ana eksende değerlendirilir:
İçtenlik ve Toplumsal Değerler:
Eğer geçmişte dostluklar, ortak değerler, kesişen yollar ve paylaşılan tecrübeler varsa, mesaj toplumsal hafızada daha içten algılanabilir.
Fakat böyle bir şey Erdoğan ve saygın Altan Öymen arasında yoktur… Bilhassa devamlı Erdoğan’ı eleştiren bir saygın kişilik olan saygın Öymen’in ardında yapılan bu mesaj uygulaması analiz edilerek gözlene bilinir… Altan Öymen gibi, ilkeli tutumuyla bilinen bir isim için yazılan taziye satırları aynı zamanda toplumsal bir takdirin ifadesi olabilir.
Protokol ve Siyasal Nezaket:
Siyasi yaşamda, farklı görüşlerdeki kişiler için taziye mesajı yayımlamak kimi zaman bir gelenek, toplumsal beklenti ya da siyasal nezaket gereğidir. Bu nedenle, mesajın tonu ve içeriği bazen "timsah gözyaşı" tabir edilen, daha yüzeysel ya da resmi bir hüznü de yansıtabilir.
Bir siyasi liderin taziye mesajının samimi mi yoksa daha çok bir zorunluluk gereği mi kaleme alındığını kesin olarak anlamak, dışarıdan bakıldığında kolay değildir. Söz konusu mesajın içeriği sade, kısa ve daha çok genel geçer ifadeler içeriyorsa, kamuoyunda bazen bu mesajların samimiyeti sorgulanır. Yine de, bir liderin kamuoyu önünde taziye paylaşması, toplumsal değerlerin ve vefat edenin topluma katkılarının tescili anlamı da taşır.
Altan Öymen’in ardından yayımlanan mesajlarda olduğu gibi, toplumsal hafıza gerçek dostluk ile protokol gereği yapılan açıklamaları zamanla birbirinden ayırır. Samimi olanlar hafızada yer eder; biçimsel olanlar ise yalnızca birer görev ifası olarak hatırlanır.
Sonuçta; ister içten ister protokole uygun olsun, bu tür mesajlar toplumun ortak değerlerini yaşatma, vefa gösterme ve yeni nesillere örnek olma işlevi de görür. Gerçek samimiyet ise, zamanın ve toplumun süzgecinden geçerek ayırt edilir.
Altan Öymen’in Ardından Yayımlanan Mesajlardan Seçmeler
Altan Öymen’in vefatı sonrası farklı siyasi liderlerden gelen taziye mesajları, samimiyet ve protokol çizgisi arasında dikkat çekici bir çeşitlilik sergiliyor. Bu mesajların içeriği, kullanılan dil ve değinilen unsurlar üzerinden okunduğunda, toplumsal hafızada yer edecek samimi vurgular ile görev icabı yazılmış biçimsel satırlar kolayca ayırt edilebiliyor.
Müsavat Dervişoğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı ve Türk basınının değerli ismi Sayın Altan Öymen'in vefatını üzüntüyle öğrendim. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne başsağlığı diliyorum."
Değerlendirme: Dervişoğlu’nun mesajı, kısa ve oldukça resmi bir dil içeriyor. Öymen’in “değerli bir isim” olduğuna vurgu yapılsa da, kişisel bir ilişki ya da özgün bir takdir cümlesi yer almıyor. Bu nedenle, mesajın daha çok “protokol gereği” ve biçimsel bir taziye niteliğinde olduğu düşünülebilir. Samimiyet konusunda soru işareti bırakıyor; toplumsal hafıza bu tür ifadeleri “timsah gözyaşları” kategorisine yaklaştırabilir.
Tuncer Bakırhan: "Cumhuriyet Halk Partisi’nin eski Genel Başkan’larından, gazeteci ve yazar Altan Öymen'nin vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik. Basın özgürlüğü, demokratik değerler ve toplumsal barış için verdiği mücadele her zaman saygıyla anılacaktır. Öymen'e Allah'tan rahmet, ailesi, sevenleri ve CHP camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum."
Değerlendirme: Bakırhan’ın mesajında ise, Altan Öymen’in “basın özgürlüğü, demokratik değerler ve toplumsal barış için verdiği mücadele”ye özel vurgu yapılması dikkat çekiyor. Burada kişisel bir takdirin ve toplumsal katkının altı çiziliyor. Bu ayrıntılı ve değer odaklı ifade, mesajı daha samimi ve anlamlı kılıyor. Sadece protokol değil, bir vefa ve minnettarlık duygusu da hissediliyor.
Ahmet Davutoğlu: "Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanlarından Sayın Altan Öymen’in vefatını derin bir üzüntüyle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet; kederli ailesine, sevenlerine ve tüm Cumhuriyet Halk Partisi camiasına başsağlığı ve sabır diliyorum."
Değerlendirme: Davutoğlu’nun mesajı, samimiyet ve biçimsellik arasında bir yerde duruyor. “Derin bir üzüntüyle öğrendim” gibi güçlü bir duygu ifadesi bulunuyor ancak mesaj daha çok genel geçer kalıplardan oluşuyor. Kişisel veya özgün bir takdir yer almıyor. Bu nedenle, samimi ama sınırda; daha çok protokolü yerine getirme izlenimi veriyor.
Genel Değerlendirme
Sonuç olarak, verilen örnekler içinde Tuncer Bakırhan’ın mesajı, Altan Öymen’in toplumsal katkılarına özel vurgu yaptığı ve mücadelelerine değindiği için en samimi bulunan ifade olarak öne çıkıyor. Diğer iki mesaj ise, özellikle Dervişoğlu’nunki, biçimsel ve protokol gereği yazılmış bir taziye hissi veriyor. Ahmet Davutoğlu’nun mesajı ise, duygusal ifadeye rağmen kişisel bir dokunuş eksikliği nedeniyle biçimsellikten sıyrılamıyor.
Gerçek samimiyet, genellikle mesajın içeriğindeki detaylarda ve kişisel vurgularda kendini gösterir; yüzeysel ve kalıplaşmış ifadeler ise toplumsal hafızada daha çok “timsah gözyaşı” olarak yer bulur.
Saygılarımla…
Cessur Demirali Gürsu…