Düşünsenize; devlet olarak her türlü ama her türlü imkânlar sağlanmış.
Maddi ve manevi ne kadar kaynak var ise elinizin altında.
Ve siz halen daha yıllardır standartlarına uygun, uluslararası ve ciddi anlamda yapılan bir karşılaşmadan, kayda değer bir sonuç alamamışsınız.
Hatta sizin de içerisinde bulunduğunuz 10 ülkenin karşılaşması esnasında adınızı duyan ülkeler “iyi o zaman dokuzunculuğumuz garanti” mantığıyla hareket edip ülkemizi “ti” ye alırken siz bu karşılaşma sonrasında, yandaş kalemlerinize hiç sıkılmadan “ülkemiz …… karşılaşmasında ilk ona girdi” diye manşet attırabiliyorsunuz!
Hepsi hepsi 10 ülkenin veya daha azının katıldığı ve sizin de sonuncu olduğunuz veya hakkınızı yemeyelim son sıralarda yer aldınız bu tür organizasyonların çetelesini tutsak, çok iyi biliyoruz ki zeytinyağı gibi su üstüne çıkacak bir bahaneniz kesinlikle vardır.
Sizin olmasa da yandaş kalemlerinizden bir cin fikir çıkar kesin.
Curlıng’ ten bahsediyorum.
Hani şu buz üstünde kayarak oynanılan ve oyundan adını alan özel süpürgeler vasıtasıyla oyuna yön verilen bir sporumuz var ya ondan bahsediyorum.
Curlıng Federasyonundan ve başında bulunan hemşehrimiz olan zattan.
Kaymanızın nasıl olduğunu bilmiyorum ama kaymağınızın iyi olduğunu görmemek için gerçekten de kör olmak lazımmış onu çok iyi gördük. Çok iyi biliyorum ki bu federasyon ne kadar şanslı olduğunu sizi kaybettiği zaman anlayacak. Baksanıza millet buzun üstünde kayarken; birileri yönetimine almış olduğu siyasetçi, bürokrat ve hatta ve hatta yandaş kalemlerinden de faydalanarak; buzdu, pistti, çimdi, topraktı falan demeden hemen her yerde kaydırıyorlar, kayıyorlar…
Ama kime?
Onu da çok kısa bir zaman sonra hep beraber göreceğiz.
Kısa bir zaman sona bu federasyonumuzda seçim var ve alt yapı çalışmaları taaa aylar öncesinden hem de bir kalem vasıtasıyla halkımıza ince ayar vererek, “Erzurum’un düşmana ihtiyacı yok” “ diye başladı. Sözüm ona birileri, şehrimin kadim insanını hedef göstererek “güya kendimize ettiğimiz sıkıntıları” başkasının yapamayacağını ve “birbirimizi korumak” yerine, neden karşısında durduğumuzu vurgu yaparak ajitasyon yaparak oyuna dâhil olmak istemişti. O sıralar yazma gereği duymadım, çünkü baştan sona kadar menfaat kokan bu tür yazılardan hep nefret etmişimdir. Asıl olan şimdi seçim yaklaşırken kalksın yazsınlar ve bende bu şehrin bir ferdi olarak; beni kim, nerede ve nasıl bir “adamlık” ile temsil edecekmiş ve hangi kalem veya kişi onu koruyacakmış, hatta ve hatta bu vatandaşımız da yıllardır gösteremediği ve sadece menfaat için kullandığı bu makamı bir kez daha nasıl hak ettiğini “kendisi anlatacakmış”, bir de ben göreyim dedim…
Ben kim miyim?
Hani o yazı vardı ya bundan taaa aylar öncesinde yazdığınız ve “Erzurum’un düşmanı yine biz Erzurumlular” dediğiniz o Erzurumluyum…
O gün sormadım şimdi sorayım;
Türkiye’yi uluslararası arenada temsil noktasında hangi başarıları var?
2011 Kış oyunlarından itibaren hangi çıtayı nereden nereye yükseltti?
Üstelik ülkemizi temsil noktasında hemen her fırsatta onure eden bir başkandan bahsediyorsunuz, benim ülkem ve hatta kadim şehrim Erzurum onursuz muydu ki (!) bahse konu olan şahıs bunu yapmış olsun?
İşte meydan, işte saha; mademki hemen her ortamda kaymak gibi bir lüksünüz ve marifetiniz var “şimdi kayın bakalım” biz de izleyelim.
Hodri meydan!
Başka şehirlerden aday çıkmasını anlar MIŞ ta, Erzurum’dan aday çıkmasını anlayamaz MIŞ.
Şimdi ki masalınız bu mu? Böyle mi ayar veriyorsunuz millete…
Uzman Gazeteci Yazar
Hakan Dikmen



  
                                                    
                                                    
                                                    









 
                                             
                                           


                                                    
                                                    
                                                    
                                                    
                                                    
                                                    