Suriye’nin Lazkiye kentinden Alevilere yönelik mezhepsel şiddetten kaçan ancak Yunanistan’ın ittirmesiyle Muğla açıklarında kurtarılan 5’i çocuk 22 kişilik mülteci grubunun maruz kaldığı uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerini içeren rapor, ilgili uluslararası kuruluşların dikkatine sunuldu.
Radikal cihatçı örgüt HTŞ’nin Suriye’de iktidarı ele geçirmesinden sonra uğradıkları mezhepsel şiddetten kaçan ancak Yunanistan sahil güvenliği tarafından şişme cankurtaran sallarına bindirilerek Türkiye’ye ittirilen ve Muğla açıklarında kurtarılan 22 kişilik Alevi mülteci grubuna uygulanan uluslararası hukuk ve insan hakları ihlalleri raporlanarak ilgili kuruluşların dikkatine sunuldu.
15 Ekim-5 Kasım 2025 tarihleri arasındaki kapsayan süreci ele alan ve Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi üyesi Aytekin Aktaş, BM Temsilcisi, kriz koordinatörü ve Hatay (Türkiye Cumhuriyeti) Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Yeminli çevirmen Salim Taş ile Antropolog, Suriye İnsan Hakları Topluluğu Eski Başkanı ve Levant'taki Dini Azınlıklara Yönelik İnsan Hakları İhlallerini Belgeleme Enstitüsü (IDHRV-ARMIL) Kurucusu ve Direktörü Prof. Dr. Jens Kreinath tarafından ortak hazırlanan rapor, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR), BM Genel Sekreteri Çocuklar ve Silahlı Çatışmalardan Sorumlu Özel Temsilciliği (OSRSG-CAAC), Ülke Kökeni Soruşturma Komisyonu (COI) ve Uluslararası, Tarafsız ve Bağımsız Mekanizma (IIIM) ile Avrupa Birliği (AB) bünyesindeki ilgili kurumlara iletildi.
Rapordaki veriler, “doğruluk, gizlilik ve tarafsız insani raporlama ilkelerine bağlı kalınarak doğrudan gözlem, yeminli ifadeler ve yasal belgeler aracılığıyla” toplandı ve çapraz doğrulamadan geçirildi. Rapor, olayı Uluslararası İnsancıl Hukuk (IHL), 1951 Mülteci Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, Cenevre Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AB Temel Haklar Şartı (2000/C 364/01) çerçevesinde ele aldı.
Buna göre, Yunanistan sahil güvenliğinin geri itme operasyonu ile başlayan olay, hem Türk hukuku hem de uluslararası hukuk kapsamında “mülteci koruma standartlarının, adil yargılama sürecinin ve insani yükümlülüklerin ciddi şekilde ihlal edildiği bir vakaya” dönüştü. Raporda hem Türkiye, hem Yunanistan uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmekle suçlanıyor.
Yunanistan sularında telefonları ve paraları gasp edilen mülteciler Türkiye’ye ittirildiği için, Yunanistan’ın bağlayıcı hükümleri ihlal ettiğine dikkat çekilen raporda, Muğla'daki Ula Geri Gönderme Merkezi’nde bulundukları tespit edilen mültecilerin STK’lar ve avukatlarla görüştürülmedikleri, daha sonra da Şanlıurfa’daki Geçici Barınma Merkezi’ne transfer edildikleri vurgulandı.
Söz konusu kampta avukatlar ile çevirmenin özel güvenlik görevlilerinin hukuka aykırı davranışlarına maruz kaldıkları ve engellendikleri de ayrıca ifade edildi.
Aile temasının reddedildiği, mültecilere uygun ayakkabı ve giysi verilmediği, tıbbi ve psikolojik takip imkanı olmadığı için depresyon ve intihar eğiliminin arttığına dikkat çekilen raporda, Harran Geçici Barınma Merkezi’nde kalan 22 mültecinin yasal idari gözetim sınırları aşılarak kampta tutuldukları, çocukların da örgün eğitime erişemedikleri vurgulandı. Buna ek olarak, 8 kişilik Sünni bir aile de dâhil olmak üzere benzer koşullardaki 10 kişi daha izleniyor.
Raporda, “Yunan makamlarının geri adım atması, aralarında çocukların da bulunduğu mültecileri ölümcül tehlikeye atmıştır. Türkiye'deki idari gözetim koşulları ve mülteci koruma normlarının uygulanmasına ilişkin diğer usulsüzlükler ulusal ve uluslararası standartları ihlal etmektedir. Bazı mülteciler bir yıldan uzun süre idari gözetim altında tutulmakta ve çocuklar eğitimden mahrum bırakılmaktadır. Avukatlar mesleki görevlerini yerine getirirken engellerle karşılaşmaktadır” denildi ve şu kararlar tavsiye edildi:
“Sınır dışı işlemlerinin derhal askıya alınması. Harran Geçici Barınma Merkezinin BMMYK ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından bağımsız olarak izlenmesi.Yasal olarak izin verilenden daha uzun süre idari gözetim altında tutulanların derhal serbest bırakılması veya nakledilmesi. Tüm çocukların derhal eğitim erişimi ve küçükler için psikososyal destek programlarını sağlanması. Travma veya intihar eğilimi gösterenlere tıbbi ve psikolojik bakım sağlanması. Avukat haklarının tam olarak korunması ve Avukatlık Kanunu'nun 58. Maddesinin ihlaline ilişkin soruşturma başlatılması. Özel güvenlik ve idari personel için hesap verebilirlik tedbirleri ve eğitim. Yardım sağlayan STK'lar ve avukatlar için mali, hukuki ve lojistik olmak üzere uluslararası desteğin artırılması.”
Raporda, Yunanistan ve Frontex’e yönelik öneriler de yer alıyor ve geri itme operasyonlarının askıya alınması, bağımsız sınır izleme mekanizmalarının kurulması, sığınma prosedürlerine erişimin sağlanması, ihlallere ilişkin hesap verebilirlik ve tazminat mekanizmalarının işletilmesi isteniyor.







