TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesi görüşülüyor. CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, enerji fiyatları ve elektrik dağıtım bedellerine ilişkin eleştirilerde bulundu. Arslan, "Devlet vatandaşına tuzak kurmaz. 1 kilovat saatlik farkla faturalarda binlerce liralık fark oluşuyor. Bu düzenlemeyi gözden geçirmeniz gerekiyor" dedi. Arslan, bakanlığın kitapçığında yer alan rakamları hatırlatarak, "Siz de zaten kitapçığınızın 5. bölümünde ‘528 milyar, son 10 ayda 540 milyar’ demişsiniz. Bu rakamları nasıl sübvanse ettiğinizi kalem kalem açıklarsanız kamuoyunun kafasında karışıklık kalmaz" ifadelerini kullandı.
Enerji piyasalarında dünya genelinde enflasyonun düştüğünü belirten Arslan, "EPDK, 2023 Ocak ayından bu yana ulusal tarifede enerji bedellerini düşürdü ama dağıtım bedellerine dört kez zam yaptı. Enerji bedeli düşüyor, dağıtım bedeli artıyor. 2022 yılında fatura bileşenlerinin yüzde 70’i enerji bedeliyken bugün yüzde 72’si dağıtım bedeli. Bu nasıl sübvansiyon" diye sordu.
"3 YILDA 300 MİLYAR LİRA KAYNAK AKTARILDI"
Dağıtım bedellerindeki artışlarla şirketlere büyük kaynak aktarıldığını söyleyen Arslan, "Sadece dağıtım bedelini artırmak dahi yıllık bu şirketlere 100-120 milyar lira kazandırdı. Üç yılda 300 milyar lira kaynak aktardınız. Elektriği sırtında mı taşıyor bu şirketler? Bizim altyapımız, milletin altyapısı" dedi. Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) üzerinden yapılan satışları da eleştiren Arslan, "EÜAŞ piyasadan 2,6 liraya elektrik satın alıyor, görevli tedarik şirketlerine 48 kuruştan satıyor. Bu nasıl bir sistemdir? 21 dağıtım şirketi bu işten kazanç sağlıyor. Devlet hazine üzerinden vatandaşın parasını şirketlere aktarıyor" ifadelerini kullandı. Arslan, "son kaynak üretim tarifesi" uygulamasını da eleştirerek, "Bir vatandaş 4.999 kilovat saat elektrik kullanıyor, diğeri 5.000 kilovat saat kullanıyor. Aradaki fark yıllık 13 bin 660 lira. Adalet bunun neresinde? Devlet vatandaşına tuzak kurmaz. Bu düzenleme EYT’yi bir günle kaçıran vatandaşın durumuna benziyor" dedi.
Son kaynak tarifesinin karmaşık bir formülle belirlendiğini ifade eden Arslan, "Millet faturasını kontrol edemez hale geldi. Aynı tüketim miktarıyla iki farklı ayda iki farklı fatura ödeniyor. Bu sistem gözden geçirilmeli" diye konuştu.
"GENEL AYDINLATMA TARİFESİ FAHİŞ"
Belediyelerin genel aydınlatma giderlerinin büyük bir yük oluşturduğunu söyleyen Arslan, "Genel aydınlatmadaki tarife 3,89 lira. Elektrik Üretim A.Ş. elektriği 0,48 kuruştan satıyor. Neden genel aydınlatma da bu fiyattan verilmesin? Belediyelerin bütçesinin yüzde 99’u genel aydınlatmaya gidiyor. Bu yük kalkmalı" dedi. Arslan, bakanlığın LED dönüşüm hedeflerini de hatırlatarak, "Kitapçığınızda 276 bin armatür dönüştürülmüş görünüyor ama hedef 2025 sonunda 750 bindi. 2029’da 4,5 milyon LED armatür hedefi var, şu anda bu hedefin çok gerisindesiniz. Bu dönüşüm yapılmadığı için verimsiz enerji tüketimi ve fazla maliyet oluşuyor" değerlendirmesini yaptı.
"NÜKLEER SANTRALDEN ALINAN ELEKTRİĞİN MALİYETİ ÇOK YÜKSEK"
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nden alınacak elektriğin maliyetine de değinen Arslan, "Bu santralden alacağımız elektriğin kilovat saati 5,2 lira, piyasa takas fiyatı ise 2,6 lira. 1200 megavatlık reaktör yüzde 70 alım garantisiyle çalışacak. Sadece tarifeden kaynaklı 20 milyar lira fazladan ödeme yapılacak. Bu anlaşmanın yanlış olduğunu gösteriyor" dedi. Arslan, "Sayın Bakan, bu sistem hem vatandaşa hem kamuya zarar veriyor. Enerji bedelleri düşerken dağıtım bedellerinin artması, sübvansiyonun nereye gittiğini gösteriyor" diyerek sözlerini tamamladı.
DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu ise hükümetin enerji politikalarını eleştirdi. Kordu, "Bu bütçe doğayı, emeği ve halkları değil; sermayenin sınırsızca tüm ekolojik hayatı daha fazla kâr hırsıyla ele aldığı, sömürü üzerine kurulu bir anlayışla hazırlanmıştır" dedi.
"BU BÜTÇE SÖMÜRÜ ÜZERİNE KURULU"
Kordu, bütçenin yurttaşın sırtına yeni yükler getirdiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Zam yapmaya devam ederken Sayın Bakan, kapatılmayan faiz borçlarını yurttaşın sırtına yükleyerek ve enerji politikaları üzerinden de borcu kapatmaya çalışan bir politika, hatta bütçe hazırlandığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu bütçe doğayı, emeği ve halkları değil; sermayenin sınırsızca tüm ekolojik hayatı daha fazla kar hırsıyla ele alarak ve endüstriyalizmin çılgınlığında ilerleyerek, adına da 'kalkınma' diyerek, sömürü üzerine kurulu, tüm canlı ekosistemi yok eden bir anlayış ile ele alınmaktadır."
Enerji politikalarının halkın ihtiyaçlarını değil "sermayenin çıkarlarını" gözettiğini savunan Kordu, şunları kaydetti:
"Enerji meselesi yalnızca kalkınma diye ifade edilerek mekanik, teknik bir planlama konusu değildir. Enerji doğrudan yaşamın bizzat kendisidir. Enerji politikası, kapitalist modernitenin tüketen, bitiren, yoksullaştıran savaş politikalarıyla geliştirilmektedir. Bugün enerji politikaları kamu dışı, demokratik ve yerel ihtiyaçlardan kopuk bir anlayışla yürütülmektedir."
Enerji üretimi ve yatırımlarının şirketlerin kâr hesaplarına göre yapıldığını söyleyen Kordu, Aydın’daki jeotermal enerji santrallerinin incir bahçelerini yok ettiğini belirtti. Kordu, "Bugün mesele enerji yetmiyor değil, mesele bu ülkenin enerjisinin kimler tarafından ve ne amaçla tüketildiğidir" ifadelerini kullandı.
















