Eylül ayında Ali Erbaş'ın yerine Diyanet İşleri Başkanı olarak atanan Safi Arpaguş, İstanbul Fuar Merkezi'nde düzenlenen 11. Dünya Helal Zirvesi'nde konuştu.
Konuşmasında "İslam'ın ilke ve değerlerine uygun bir hayat yaşamak tümüyle kulluk kapsamında olduğu gibi, ticari ve iktisadi faaliyetlerde bulunmak, helal ve meşru yollardan kazanıp helal ve temiz olanı tüketmek de ibadetin yani kulluğun bir gereğidir" ifadelerini kullanan Arpaguş, şu sözlerle devam etti:
"Yaratılış itibarıyla saygın bir varlık olan insanın hem selim fıtratını hem de saygınlığını koruyarak yaşayabilmesi için hayatın her anında ve alanında Cenabıhakk'ın belirlediği sınırlara riayet etmesi elzemdir. Söz konusu sınırlar ise Kur'an-ı Kerim'de 'helal' kavramıyla ifade edilen meşru, maruf ve makul bir hayat düsturuna karşılık gelmektedir."
'TAYYİBAT'I ANLATTI
Safi Arpaguş daha sonra şunları kaydetti:
"Ayetikerimelerde 'helal' kavramıyla birlikte bir de 'tayyib' kavramının kullanıldığını görüyoruz. Bu kavramın çoğulu olan 'tayyibat', en yalın ifadeyle 'temiz ve yararlı olduğu için insan tabiatına uygun, hoş gelen, aklın ve dinin benimsediği şeyler' demektir. Özelikle yiyecek ve içecekler söz konusu olduğunda tayyibat kavramı, gıda standartlarının en üst seviyesini ifade etmektedir. Kur'an'da 'tayyib' kelimesinin karşıtı olarak 'habis' kavramı kullanılır. Bu kavram, 'dinen haram kılınmış, pis, çirkin, bozulmuş, safiyetini kaybetmiş, kötü ve tiksinti verici ya da sağlığa zararlı' olan şeyleri nitelemektedir. Bu bakımdan bir şeyin helal olmasıyla birlikte 'tayyib' niteliği de taşıması için o şeyin dini meşruiyeti yanında mutlaka temizlik, sağlık, güvenilirlik, alımlılık gibi ölçülere de uygun olması icap etmektedir. Ayrıca yüce dinimiz İslam'a göre bir şeyin temiz olarak nitelenebilmesi için onun yenilmesinin veya içilmesinin meşru olmasıyla birlikte helalinden kazanılmış olması da gerekmektedir."


