CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı. İBB soruşturmasında başsavcılığın 'resen soruşturma' açıklamasına tepki gösteren Özel meydan okudu.

Özel, "Hemen benden başlasın. Ben başsavcılığın, başsavcıların bazen avukatları olmadan, bazen avukatları varken çağırıp, hatta ve hatta Kandıra Cezaevi'nden kişiyi alıp Çağlayan'a götürüp herhangi bir odada bir başsavcı ve iki tane savcının birlikte "Avukatım nerede?" diyen kişiye "Avukata gerek yok, sohbete çağırdık." deyip onu itirafçı olmak ve iftira atmak üzerine önce motive etmeye çalıştıklarını daha sonra da baskı yaptıklarını doğrudan dinlemiş, kadınların çocuklarıyla tehdit edildiğini "Böyle konuşursan evladını 15 yıl göremezsin. Benim istediğim gibi ifade verirsen buradan evine gidersin" dediğini bizzat dinlemişim. Re'sen soruşturmayı benden başlatsın. Bunu söyleyecek onlar yüzler, binler, milyonlar adına ben söylüyorum kardeşim. Ben söylüyorum, hiç elini korkak alıştırma soruşturmayı başlat. Ama bu soruşturmanın sonunda günü geldiğinde baskı yaptığın kişiler, itirafçı olmaya zorladığın kişiler, iftiraya zorladığın kişiler bir gün senin hakkında bunu söylediğinde bu soruşturmanın muhatabının sen olacağını ve cezalandırılanın da sen olacağını bil kardeşim. Bu hem hukuken suçtur, hem vicdanen sorumludur, hem de Allah katında en büyük günahlardan biridir. Cuma namazının akabinde caminin avlusunda bunu sana hatırlatırım." dedi.

"EKREM BEY'İN PAYLAŞIMI ÇOK MERTÇE"
Özel, Ekrem İmamoğlu'nun paylaşımı için de "Ekrem Bey'in paylaşımı çok mertçe, çok yiğit bir paylaşım.. İnsanları, kadınları çocuklarıyla, babaları evlatlarıyla tehdit ediyorlar. Daha şimdi defalarca itirafçı olmak için getirip getirip götürdüğü değerli bir arkadaşımızın evladını gözaltına alıp babasına evladı üzerinden gözaltı süresi boyunca tehditte bulunuyor. Bilmiyor muyuz, anlamıyor muyuz? O yüzden Ekrem Bey diyor ki arkadaşlar, evlatlarınız için istedikleri iftiraları atın. Ben bu yükü sırtımda taşırım. Çünkü iftira atılacak ne olacak arkadaşlar? Şimdi yasak var diyorlar, içlerine geleni yandaş basınına servis ediyorlar. İçlerine geleni akşam televizyonlarda tartıştırıyorlar kendilerince duruyorlar. Bunun bir sonu yok mu? Eninde sonunda iddianame çıkacak. Şimdi şöyleydi, böyleydi, yalanla, iftirayla oynayanlarla iddianame çıktığında kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacağız. Çünkü elde kanıt yok, çünkü bunlar iftira. Bu lafın bir somut karşılığının olması lazım. Onu göreceğiz. Mertçe bir tutumdur. Nezaket gösterip o düşüncesini benimle paylaşmıştı. Ben de takdir sizin, böyle bir şeyi nasıl ifade edeceğinize siz karar verirsiniz. Ama benim böyle bir açıklama yapacağını birkaç gündür, bir süredir niyetleniyordu. Birkaç gündür haberim vardı ve en son dün yaptıklarından sonra en ağırına giden aileyle uğraşmak. Yakın arkadaşının çocuğunu almışlar içeriye, onun özgürlüğü üzerinden arkadaşını tehdit ediyorlar. O da diyor ki ben bu sırt yükü sırtımda taşırım." dedi.

"DÜN ADALET TUTUKLANDI"
Özel, İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasına ilişkin de şunları söyledi:
"Şimdi arkadaşlar, en kutsal mesleklerden bir tanesi savunma mesleğidir, avukatlıktır. Çünkü adaletin yerine gelmesi için olmazsa olmazdır. Bir hakim var, karar verecek. Bir savcı var, savda bulunacak. Ama diğer taraftan da bir avukat var. Masumu ve masumiyetini savunacak. Siz hakimsiz yargılama yapamayacağınız gibi savcısız yargılama yapamayacağımız gibi maalesef avukat olmadan da yargılama yapamazsınız. İmamoğlu kendisini savunsun diye yetki vermiş. O verdiği yetkiyle kendisini savunmaya uğraşan arkadaşı, şunu da suçluyor. Efendim, işte itirafta bulunanların ifadelerini ele geçirmeye çalışmak. Kendileri o ifadeleri yandaş kanallara veriyorlar. Hepimiz okuyoruz, siz okumuyor musunuz, internet sitelerinde okumuyor musunuz? Hatta olmayacak bir iştir. Savcıya müzahir internet siteleri var, sahibinin kim olduğu belli olmayan, oralara servis ediyorlar. Avukat bunları edip de hangi iftirayla muhatabız diye öğrenmeye çalışması suç yapmış. Bu savunmanın olmazsa olmaz işlerinden bir tanesi. Onun işi bu. Efendim, diğer mahkumlara avukat yolluyormuş. Böyle bir şey var mı, yok mu bilmiyorum da, benden bir sürü mahkum, bir sürü mağdur, bir sürü mazlum bu şartlarda savunma için, avukat için destek istiyor. Bak buradan birisi sesleniyor. Dön baksan kim bilir o da ne isteyecek. Bir avukatın kendi davasını, müvekkilinin davasını, müvekkilinin arkadaşlarının davasını savunmak ve buna çalışmak kadar doğal bir hakkı yoktur. Buna engelli olmaya çalışmak adalete engel olmaktır. Dün adalet tutuklandı, dün savunma mesleği tutuklandı, dün bir avukat tutuklandı. Bir avukatın tutuklanması, nasıl gözaltına alınacağı, ifadesinin alınacağı, tutuklanacağı belli. Barolar Birliği de buna dikkat çekiyor. Hiçbir şeyi tanımadan, Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi olan bir konuda ne Adalet Bakanlığı'nı tanıyor, yani dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın yaptığı Sayın Yılmaz Tunç'a hakarettir, onun şahsında Adalet Bakanlığı'na. Barolar Birliği'ne, İstanbul Barosu'na hakarettir, sizi tanımıyoruz demektir. Kendi meslektaşlarını saymayan ve onların saygınlığını ortadan kaldıran bir başsavcılıkla karşı karşıyayız. Gerçekten adalet için söylüyorum sadece bizler için değil Allah İstanbulluları ve Türkiye'yi bu aşkın yetkiler kullanan, kimseyi tanımayan, şımartılmış ve kendisini Türkiye başsavcısı sanıp meslektaşlarını da paspas eden bu başsavcının gazabından korusun ve kurtarsın. Başka bir şey dilemiyorum, millet de amin diyor yani. Ben, ben böyle bir şey görmedim"
Kaynak : tele1.com