İktidarın "Terörsüz Türkiye" olarak adlandırdığı süreç kapsamında Meclis'te kurulan 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun dördüncü toplantısı yapıldı.
Bugünkü toplantıda, çatışmalardan etkilenen ailelerin kurduğu sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri dinlendi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir ile Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit, Dul Yetimleri Derneği, Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı, Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı ve Diyarbakır Anneleri’nden temsilcilerin konuşacağı toplantının başlangıcında Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, kısa bir değerlendirme yaptı.
"TERÖRÜN OLMADIĞI BİR TÜRKİYE’Yİ KONUŞABİLİYORSAK BUNU ŞEHİTLERİMİZE BORÇLUYUZ"
Komisyonun dinleyeceği ilk grubun şehit yakınları ve gaziler olacağını hatırlatan Kurtulmuş, bu kararın komisyon üyelerinin ittifakı ile alındığını söyledi. PKK'nın kendisini feshetme kararıyla birlikte tarihi bir döneme girildiğini söyleyen Kurtulmuş, “Eğer bugün artık terörün hiç olmadığı bir Türkiye’den konuşabilir hale geldiysek bunu öncelikli olarak şehitlerimize borçluyuz. Her birisi büyük fedakarlıklarla canını bu vatan için, bu bayrak için, bu ülke için feda eden kahraman şehitlerimizi minnetle yâd ediyoruz. Onların kararlı duruşu olmasaydı bu toplantı olmayacak, bu komisyon olmayacaktı belki. Bu kadar özgür bir şekilde ülkemizin geleceğine ilişkin konuları ele almak ve konuşmak mümkün olmayacaktı” diye konuştu.
"'VATAN SAĞOLSUN’ SÖZÜ BİR MOTTO, BİR DUA OLDU"
Katıldığı şehit cenazelerinde tüm ailelerden ‘vatan sağolsun’ cümlesini duyduğunu söyleyen Kurtulmuş, “‘Vatan sağolsun’ sözü nesilden nesile aktarılan bir motto, bir dua oldu. Vatanımız bölünmedi. Bu ülkede beraberce kardeşçe yaşayacağız” dedi.
Gazilerin de büyük bir övgüye layık olduğunu kaydeden Kurtulmuş, ”’Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim’ diye mücadele alanına giden gazilerimiz milletimize emanettir” ifadesini kullandı.
"GAZİLERİMİZİN, ŞEHİT AİLELERİNİN HUZURUNDA SÖYLÜYORUM: HİÇBİR PAZARLIK YOK, OLMAYACAK"
Bu süreçte herhangi bir pazarlığın söz konusu olmadığını da sözlerine ekleyen Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bu sürecin hiçbir noktasında; en başından itibaren herhangi bir pazarlık bir al-ver olmamıştır, olmayacaktır. Bunu gazilerimizin, şehit ailelerinin huzurunda, 86 milyonun huzurunda bir kez daha söylüyorum.”
"SÜRECİ ZEHİRLEMEYE KALKANLAR OLACAĞI BİLİNİYOR, SAFLARI SIKLAŞTIRARAK DEVAM ETMELİYİZ"
“Meclis hiçbir pazarlık söz konusu olmadan ezeli ve ebedi kardeşliği inşa etmek için elinden geleni yapacaktır” diyen Kurtulmuş, bir de uyarıda bulundu ve şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de barış olmasın diye gayret edenlerin varlığı aşikar. İçeride ve dışarıda bu süreci zehirlemeye kalkanlar olacağı biliniyor. Bizim saflarımızı sıklaştırarak yolumuza devam etmemiz gerekiyor.”
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI ÇALIŞMALARINI ANLATTI
Kurtulmuş’un ardından söz alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir, bakanlığının şehit aileleri ve gaziler için yaptığı çalışmalar hakkında detaylı bilgi verdi.
CUMHURBAŞKANININ KATILIMIYLA AHLAT’TA TERÖRSÜZ TÜRKİYE VE MİLLET BULUŞMASI
Bakanlık olarak sürecin toplumsallaşması için çalışmalar yürüttükleri anlatan Bakan Göktaş, bu kapsamda ‘Terörsüz Türkiye Buluşmaları‘ ve ‘Kardeşlik Sofraları’ organize ettiklerini de söyledi.
Bakan Göktaş, şehit yakınları ve gazilerin bu sürece dair önerileri ve eleştirileri ile süreci ilerleteceklerini ifade ederken “Ahlat’ta Sayın Cumhurbaşkanının da katılacağı Terörsüz Türkiye ve Millet Buluşması’ gerçekleştireceğiz. Bu buluşmaları önümüzdeki dönem de sürdüreceğiz” dedi.
"DEVLET İLE ŞEHİT AİLELERİ, GAZİLERİMİZ KARŞI KARŞIYA GELMESİN DİYE ÇABA GÖSTERDİK”
Bakan Göktaş’ın ardından söz alan Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Mustafa Işık süreç başladığından bu yana süreci yakından takip ettiklerini söyledi ve ‘Devlet ile şehit aileleri, gazilerimiz karşı karşıya gelmesin, kaos ortamı olmasın diye çaba gösterdik” dedi.
"SİYASİ PARTİLERİN ÖNÜNE TABUT BIRAKMAK İSTEYEN ŞEHİT AİLELERİ OLDU"
Süreç başladığından bu yana sürece destek veren siyasi partilerin önüne şehit tabutları bırakmak isteyen şehit aileleri, madalyalarını bırakmak isteyen gaziler olduğunu anlatan Işık, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın şehit ailelerimiz, gazilerimiz rahat olsun. Onları incitecek hiçbir şey yapmadık açıklaması yüreklere su serpti” dedi.
Dernek başkanı olarak sağduyu çağrısı yaptığı için en büyük hakaretlerin kendisine yapıldığını anlatan Işık, “Devletimize güvenerek sürecin olgunlaşmasını bekledik” dedi.
Konunun doğrudan tarafı şehit yakınları ve gaziler olarak geçen hafta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’yla bir araya geldiklerini ve süreçle ilgili endişelerini ve kırmızı çizgilerini aktardıklarını belirten Işık, “Aynı coğrafyada etnik köken mezhep ayrımı yapılmaksızın kardeşçe yaşayan vatan evlatlarına ‘Türk milleti’ diyoruz. Bu milletin kardeşliğini hiçbir terör örgütü ve dış mihrak bozamayacak” diye konuştu.
"MÜCADELE ETNİK GRUPLAR ARASINDA DEĞİL, DEVLET VE ELİ KANLI ÖRGÜT ARASINDAYDI"
En büyük hatayı kullanılan dilde ve yanlış kavramlarda gördüklerini belirten Işık, “Bu mücadele etnik gruplar arasında değil devletimiz ile eli kanlı örgüt arasındaydı. Kürt kardeşlerimiz de devletinin yanındaydı” dedi.
"UZANTILAR SİLAH BIRAKMADIĞI SÜRECE ANLAMI YOK"
PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın örgütünü feshetmesi kararını değerlendiren Işık, “Terörist başının bu kardeşliğin farkına varması ve örgütüne silah bıraktırması önemlidir. Ama bir terörist başını Kürtlerin tek temsilcisi gibi göstermek bu kardeşliğe zarar vermektedir. Terör örgütü PKK silah bırakmak zorunda kalmış ve kaybetmiştir. Ama uzantıları silah bırakmadığı sürece sadece PKK’nın silah bırakmasının anlamı olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
GAZİ ALİ SÜRECE NASIL BAKIYOR?
90’lı yılların başında askerliğini yaparken çıkan çatışmada iki gözünü, bir ayağını ve bir elini kaybeden Ali’nin hikayesini anlatan Işık, şöyle konuştu:
“Ali’ye ondan sonra şehit olan bir Mehmetçik’in gözü nakledildi. 7 yıl görmedi, 7 yıl sonra şehidimizin gözüyle kornea nakli ile görmeye başladı. ‘Ali nasıl bakıyorsun Terörsüz Türkiye sürecine? diye sordum. ‘Başkanım ben iki gözümü, bir ayağımı, bir elimin parmaklarını verdim sırf terör bitsin diye. Canımı isteseler gene veririm. Ama öbür dünyada, o gözüyle gördüğüm şehidimize ne cevap vereceğim. ‘Bir söz söylemeye korktun mu?’ diye bana sorar. Gazi Ali‘yi unutmayın.”
"ÖLMEKTEN KORKMUYORUZ, TERÖRİSTLERİN CEZA ALMAMASINDAN KORKUYORUZ"
Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Bizler ölümden, kolumuzun bacağımızın kopmasından, sağır olan kulağımızın çocuğunuzun sesini duyamamasından korkmuyoruz. Sürecin sonunda teröristlerin ceza almamasından korkuyoruz.“
ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİNİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ
Işık, şehit aileleri ve gazilerin endişelerini şöyle sıraladı:
“-Eşit yurttaşlık ana dilde eğitim taleplerini Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne tehdit olarak görüyoruz.
-Suç işleyen, kurşun sıkan, bomba atan kimse cezasını çekmelidir.
-Teröristbaşı Öcalan’ın serbest kalmasını kabul etmiyoruz.
-Teröre bulaşanlara covid 19 ya da yaşlılık gibi hastalık gibi gerekçelerle salıverilmemeli.
-Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılmamalı.
-Örgüt bayrak ve sloganlarının görünür olduğu eylemlere müsaade edilmemeli.”
"SÜRECİ 7 BÖLGEDE ANLATACAĞIZ"
Sadece bugünkü toplantıda değil tüm görüşmelerde yer almak istediklerini belirten Işık, Cumhurbaşkanı’nın şehit yakınları ve gazileri incitecek hiçbir adım atılmayacağı ifadelerini bir söz olarak kabul ettiklerini söyledi. Işık, “Biz ne kadar anlatsak da, Cumhurbaşkanımız mektup da gönderse şehit aileleri ve gaziler ilk ağızdan dinlemeden rahatlamayacaklardır. Biz de İçişleri Bakanlığımızın desteğiyle 7 bölgede hayata geçireceğimiz bir proje hazırladık” dedi.
"SÜRECİ SONUNA KADAR DESTEKLİYORUZ"
Işık’ın ardından Türkiye Gaziler ve Şehit Yakınları Vakfı Başkanı Lokman Ayvar söz aldı. Trabzon’da çıkan çatışmada hayatını kaybeden 15 yaşındaki Eren Bülbül'ün annesinin söylediği “Benim oğlum bir daha gelmeyebilir. Ama başka anneler ağlamasın" sözlerini hatırlatan Aylar, “Bu cümle terör örgütlerinin ve terörsüz Türkiye'nin ne anlama geldiğini özetlemektedir” dedi.
Komisyonun yaptığı çalışmanın çok kıymetli olduğunu ifade eden Aylar, “En güçlü silahımız birliğimiz ve birliğimiz Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkez'in, Alevi'nin, Sünni'nin kardeşliğidir. Biz birbirimize sahip çıktıkça terör örgütleri kaybedecek” dedi.
"KURŞUN SIKMIŞ TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİ CEZALARINI ÇEKMELİDİR"
Terörsüz Türkiye sürecini sonuna kadar desteklediklerini kaydeden Aylar, şehitlerin ailelerinin ve gazilerin üzüleceği bir süreç olmamasının önemli olduğunu söyledi. Aylar, “Eline silah almış herkesin adalet önüne hesap vermesi gerekmektedir. Askerimize, polisimize, sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkmış terör örgütü üyelerinin elini kolunu sallayarak ülkemizde gezmesi hem şehitlerimizi hem gazilerimizi incitecektir. Biz bu terör örgütü mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk önünde hesap vermesini bekliyoruz. Ve gereken cezayı almalarını, cezalarını çekmelerini umuyoruz” diye konuştu.
"KANDIRILMIŞ, SİLAH ALMAMIŞ OLANLAR TOPLUMA KAZANDIRILABİLİR"
Aylar, şu sözleri de ekledi:
“Tabii ki eline silah almamış, kandırılmış, dağa çıkartılmış bu gençlerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gerekli bakanlıkları tarafından topluluk kazandılırmasına bir diyeceğiniz yok.”
"ÖCALAN’IN SERBEST KALMASI TALEBİ KABUL EDİLEMEZ"
PKK lideri Öcalan’In serbest bırakılması talebinin kabul edilemez olduğunu ifade eden Aylar, silahların bırakılmasına ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı: “Silahların susması yetmez. Aynı zamanda terörün ideolojik finansman kaynaklarının da kurutulması şarttır. Bu konuda üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye de hazırız” dedi.
"PROVOKASYONLARA KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI"
“Biz terörle mücadele ederken idealimiz terörsüz bir Türkiye'ydi” diyen Aylar, ”Bazı çevrelerde ‘terör örgütü elebaşı Meclis’e girecek’ gibi söylemlerle şehit aileleri ve gazilerimiz provoke etmeye çalışılmaktadır. Bu hususta başta şehit aileleri ve gaziler olmak üzere toplumumuzun tamamı bilgilendirilmeli, provokasyonlara karşı dikkatli olunmalıdır” ifadelerini kullandı. Bazı toplantılarda, eylemlerde örgütün bayraklarının ve Öcalan posterlerinin kullanıldığını belirten Aylar, bu durumun aileleri olumsuz etkilediğini söyledi.
Sürecin ilk döneminde sürece çok büyük tepki olduğunu anlatan Aylar, Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklamalarıyla tepkilerin azaldığını, sürece güvenin arttığını söyledi.
PROTEZ GÖZÜNÜ ELİNE ALARAK "SÜRECE TAM DESTEK VERİYORUM" DEDİ
Vakıf olarak sürece destek vereceklerini, tüm ailelere sürecin amacını anlattıklarını belirten Aylar, zorluklara da dikkat çekti ve kendi hikayesini anlattı: “Konuşmak kolay. Bazı tavizler verelim, kanunlar çıkartalım, yasalar değiştirelim. Evet değiştirelim ama bu konuda canı yanar insanların. Gazilerimiz, evladını kaybeden analarımız hala yüreğinde acıyı hissediyor. Bunları düşünerek hareket edelim. Ben 1996'da yaralandım. Hakkari Çukurca'da vuruldum. Bu toprakta da yaşamanın bedelini bir gözümü vererek ödedim.”
Konuşmasına devam ederken protez gözünü çıkararak eline alan ve salona gösteren Aylar, “Bu konuda hiç kimse şehit ve gazi ailelerinin üzerine söz söylemesin. Biz bedelinki ödediğimiz vatanda yaşıyoruz. Birileri gibi bedava yaşamadık, yaşamıyoruz. Sürece tam destek veriyoruz. Sürecin yanındayız, yanında duracağız” dedi.
15 TEMMUZ’DA HAYATINI KAYBEDENLERİN YAKINLARI DA KONUŞTU
Babasını ve eşini 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde kaybeden, iki kız kardeşi de yaralanan Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı Başkanı Bilge Göz de toplantıda söz alan isimler arasındaydı. Göz, “Terörsüz Türkiye hedefi hepimizin ortak arzusu ve en büyük idealidir. Bu süreç sadece devletin değil, tüm toplumun ortak çabasıyla başarıya ulaşacaktır“ dedi.
Tarihi bir dönüm noktasında bulunulduğunu ifade eden Göz, “Biz şehit yakınları ve gaziler olarak şunu diyoruz: Artık kimliğinden, inancından, mezhebinden dolayı kimse ötekileştirilmemeli, bu büyük milletin evlatları birbirini kardeş görmelidir. Bu tarihin fırsatı heba etmeyelim. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi bu hayırlı sürece katkı veren herkes ismini tarihe yazdıracaktır” ifadelerini kullandı.
"SADECE PKK’NIN SİLAH BIRAKMASI YETMEZ"
Emniyet teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Başkanı Abdurrahman Yılmaz da yeni bir dönemin başladığına işaret etti. Yılmaz, “İsrail, Suriye’nin kuzeyinde koridor açarak emellerini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. PKK terör örgütünün tüm unsurları silah bırakmalı. Sadece PKK’nın silah bırakması sorunun bittiği anlamına gelmez. PYD/YPG/SDG’nin de silah bırakması gerekir” dedi.
AYRIMCILIK SÖYLEMLERİ GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ
Türkiye’de Kürt kimliği konusunda ayrımcı bir ortam bulunmadığını savunan Yılmaz, "Seçimlerde Kürtçe konuşmaların yapılması, Kürtçenin ders olarak okutulması, Kürtçe isimlerin konulması gibi konularda adımlar atılması demokratikleşme adımlarıdır. Kürt kimliğinden dolayı ayrımcı ortam bulunmamaktadır. Ayrımcılık söylemleri geçerliliğini yitirmiştir. Yapılması gereken Meclis’te silah bırakmayla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. ancak yapılırken diğer dernek başkanlarımızın hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalıdır” diye konuştu.
Meclis’in önünde beyaz toros yakıldığını hatırlatan Yılmaz, devletin provokatif eylemlere karşı önlem alması gerektiğini de söyledi.
DİYARBAKIR ANNESİ: BAYRAĞIN ALTINDA HEPİMİZE YER VAR
Verilen aranın ardından söz Diyarbakır annelerine geçti. 6 yılı aşkındır HDP Diyarbakır il binasının önünde PKK’ya katılan çocuklarının geri dönmesi için nöbet tutan anneler adına ilk olarak Bedriye Uslu söz aldı. Uslu, “Hiçbir anne ağlamasın, şehit annelerini kalbimle selamlıyorum. Hepinizden Allah razı olsun. Ben oğlum için geldim. Ümidimiz önce Allah’ımız, sonra devletimiz. Bu Türkiye bayrağı hepimize yeter Gelsinler, eve dönsünler. Bayrağın altında hepimizin yeri var.
"EVLATLARINIZ 1 SAAT GELMESE NE YAPARSINIZ?"
Diyarbakır Anneleri’ni temsilen konuşan Süleyman Aydın da şunları söyledi: “Evladım kandırıldı, 10 yıldır terör örgütü PKK’nın elinde. 15 yaşındaki evlatlarımızın öğrenci olmaları lazımdı. Ama maalesef terör örgütünün elinde. Öldü mü kaldı mı bilmiyorum 10 yıldır. Biz evlatlarımızı istiyoruz. 6 yıldan fazladır evlatlarımızı istiyoruz. Bir kesim bizi görmezden geldi. Yedinci yıla giriyoruz. Pandemi demedik, yağmur kar kış demedik evlat mücadelesine devam ettik. Lice kırsalına kadar gittim. PKK ‘evladın burada, vermiyoruz’ dedi’. PKK’nın silah yakması büyük umut oldu. Silah bırakmak evlatlarımızın geri dönmesi demek. Biz PKK’ya büyütmedik evlatlarımızı. Evlatlarımızı versinler. Evlatlarınız 1 saat gelmese ne yaparsınız? Kıyameti koparırsınız. Ben 10 yıldır evladımdan ayrıyım.”
"ÖNCELİK DİYARBAKIR ANNELERİNİN OLSUN"
Diyarbakır Annelerinden Ayşegül Biçer de 6 yıla yaklaşan nöbetlerinde 62 ailenin çocuklarına kavuştuğunun söyledi. Oğlunun 16 yaşında örgüte katıldığını söyleyen Biçer, 2 yıl boyunca Diyarbakır’da HDP il başkanlığı önünde evlat nöbetinde olduğunu anlattı. Oğlu Mustafa’nın geri dönerek güvenlik güçlerine teslim olduğunu ama kendisinin nöbeti bırakmadığını anlatan Biçer “Annenin yüreğinde evlat acısı varsa bu açı hepimizin acısıdır.
Silah bırakmak yetmeyeceğini, gençlerin ailelerine dönmelerine izin verilmesi gerektiğini belirten Biçer, “Her anne evladına kavuşsun, öncelik Diyarbakır Annelerinin olsun istiyoruz” dedi.
TOPLANTI SONA ERDİ
Diyarbakır Anneleri’nin konuşmalarının sonlanmasının ardından komisyon toplantısı sona erdi.
Komisyon yarın 14:00’te tekrar toplanarak Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri, İHH, İHD, Mazlumder ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı’ndan temsilcileri dinleyecek.
Kaynak : cumhuriyet.com