DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TBMM'de kurulan komisyonunun, zaman kaybetmeden Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı.
Hatimoğulları, Öcalan'ın bu komisyonun kurulmasını ısrarla talep ettiğini ve parlamentoda önemini defalarca dile getirdiğini belirterek, "Bugün bu sürecin baş müzakerecisi sayın Abdullah Öcalan'sa, Mecliste komisyonun zaman kaybetmeksizin acilen görüşme gerçekleştirmesi ve dinlemesi çok önemlidir. Bizler PKK ve devlet arasındaki görüşmelerdeki baş müzakereci tek müzakereci kendisidir. Ve kendisiyle görüşülmeyen ya da görüşmenin aksatılması, uzatılması bütün bunlar bu sürecin aksaması anlamına gelir ki bu Türkiye halklarının asla isteyebileceği bir şey değildir. O nedenle bu görüşmeler derhal gerçekleşmelidir" dedi.
Hatimoğulları, Adana'da partililerle bir araya geldi, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıda konuşan Hatimoğulları, Kürt halkı başta olmak üzere özgürlük ve demokrasi mücadelesinde bedel ödeyen tüm kesimlere teşekkür etti. Hatimoğulları, "Bu coğrafyada en ağır bedelleri ödeyenler sizlersiniz. Özellikle Barış Anneleri, evlatlarını kaybedenler, köyleri yakıldığı için Çukurova’ya göç etmek zorunda kalan Kürt aileler, ağır bedeller ödedi" dedi.
"KÜRT AİLELER VE BARIŞ ANNELERİ BÜYÜK BEDELLER ÖDEDİ"
Hatimoğulları, Barış Anneleri'nin, evlatlarının cenazeleri kargo ile gönderilmesine, mezar taşlarının parçalanmasına ve bazı annelerin çocuklarının kemiklerine dahi ulaşamamasına rağmen barış talebinden vazgeçmediklerini ifade etti. Türk annelerle, asker anneleriyle empati kurdukları için hiçbir annenin ağlamaması için mücadele eden barış annelerinin, anaların gözyaşının renginin aynı olduğunu belirttiklerini kaydeden Hatimoğulları, bugün barış konuşulabiliyorsa bunda beyaz tülbentli annelerin yıllardır sürdürdüğü mücadelenin büyük payı olduğunu söyledi.
"'BİZLER SİLAHLARI YAKARAK YEPYENİ BİR MÜCADELENİN SAYFASINI AÇIYORUZ' DEDİLER"
Hatimoğulları, Türkiye'de önemli bir sürecin ekim ayında başladığını belirterek, 27 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan yaptığı barış ve demokratik toplum çağrısının tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Çağrının ardından PKK Kongresi'nin fesih kararı aldığını ve 11 Temmuz'da Süleymaniye'de düzenlenen silah yakma törenine katıldıklarını anlatan Hatimoğlulları, "Orada çok güçlü bir mesaj verildi. 'Bizler silahları yakarak yepyeni bir mücadelenin sayfasını açıyoruz. Demokratik mücadelenin yasal ve hukuki zemininde haklarımızın kabul edilmesi için vereceğimiz mücadelenin çok önemli bir dönemecidir' dediler. Hakikaten bu anlamlı bir yaklaşımdı" dedi.
"ÖCALAN'IN BARIŞ ÇAĞRISI TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİKLEŞME İHTİYACINI ORTAYA KOYUYOR"
Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'ın barış ve demokratik toplum çağrısının temel amacının demokratik siyasetin önünün açılması ve Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesi olduğunu söyledi. Hatimoğulları, "Bugün Kürt halkı, Rojava ve Kobani direnişiyle sadece Orta Doğu'da değil, dünyada da bilinen bir direniş sembolü haline geldi" diye konuştu.
Hatimoğulları, Öcalan'ın çağrısında Türkiye'nin topyekun demokratikleşme sürecine girmesinin şart olduğunun altını çizdiğini belirterek, "Demokratik olmayan bir Türkiye’de hiçbir halk hakkını alamaz, hiçbir barış kalıcı olamaz. Kalıcı barış için Türkiye'nin demokratikleşmesi şarttır" ifadelerini kullandı.
Çağrının işçilere, yoksullara ve emekçilere de seslendiğini vurgulayan Hatimoğulları, "Türkiye'de 50 milyon kişi açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Barışa en çok işçi, emekçi ve yoksulların ihtiyacı var. Eğer bu bilinçle örgütlenirsek, demokrasi kapılarını ardına kadar açmış olacağız" diye konuştu.
"GENÇLER UYUŞTURUCU VE SUÇ ÖRGÜTLERİNE YÖNELİYOR"
Hatimoğulları, farklı sendikaların iktidarın teklif ettiği ücret zammını reddettiğini ve kamu emekçilerinin toplu iş sözleşmesi sürecinde alanlarda tek yürek olarak önemli bir mücadele verdiğini söyledi.
Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'ın barış çağrısında kadın özgürlüğüne vurgu yaptığını, savaşın en ağır bedelini kadınların ödediğini belirterek, barış ve demokratikleşme sürecinde kadınların özne olacağını söyledi.
Hatimoğulları, Türkiye'deki orman yangınlarının iklim krizinin yanı sıra iktidarın yanlış ekolojik politikaları ve şirketlere verilen ayrıcalıklar nedeniyle meydana geldiğini belirterek, Öcalan'ın barış çağrısında, kadın özgürlüğüne ve ekolojik bilinçle doğaya sahip çıkmanın önemine vurgu yaptığını söyledi.
Adana başta olmak üzere gençlerin uyuşturucu ve suç örgütlerine yönelmesine karşı etkin mücadelenin demokratik toplum için zorunlu olduğunu belirten Hatimoğulları, Öcalan'ın "Sosyalizmde ısrar, insan olmakta ısrardır" çağrısıyla gençlere seslendi.
"BARIŞ, DEMOKRASİSİZ; DEMOKRASİ İSE BARIŞSIZ OLMAZ"
Hatimoğulları, "Terörsüz Türkiye" sürecine dair şunları kaydetti:
"Bu süreç, bir al-ver süreci değil. Bu süreç, bir masanın etrafında toplanılıp madde madde anlaşmaya varılan bir süreç de değil. Bu bir mücadele sürecidir. Bu nedenle, bahsettiğim tüm siyasal ve toplumsal alanlara, tüm dinamiklere ve öznelere düşen en temel görev barışı, kendi kulvarlarımızdan, kendi cümlelerimizle, kendi özgünlüğümüzle hep birlikte yükseltmektir. Bize düşen en önemli görev ise bu seslerin bileşkesini güçlü bir toplumsal örgütlülüğe dönüştürmek ve kalıcı çözümler üretmektir. Biz bu dönemi örgütlenme, dönüşüm ve yepyeni bir inşa süreci olarak tanımlıyoruz. Bizler çok iyi biliyoruz ki barış demokrasisiz; demokrasi ise barışsız olmaz."
"BU OPERASYONLAR, SÜRECİ SABOTE ETMEKTEDİR"
Tülay Hatimoğulları, CHP'li belediye başkanlarına yönelik operasyonlara tepki göstererek, bunun Türkiye'nin demokrasi ve barış sürecine zarar verdiğini söyledi. Kayyum politikaları ve seçilmişlere yönelik baskılara geçmişte partisinin de yoğun biçimde maruz kaldığını anlatan Hatimoğulları, "Biz bu baskılara karşı örgütlendik, yılmadık, boyun eğmedik, eyvallah etmedik. Mücadele ettik, dimdik hayatta kaldık, direndik ve bugüne geldik. Şimdi benzer uygulamalar ana muhalefet belediyelerine yöneliyor" dedi.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar dahil bazı belediye başkanlarının tutuklandığını hatırlatan Hatimoğulları, bu operasyonların süreci sabote ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biz, 'Diyarbakır'da demokrasi, İstanbul'da baskıcı rejim olmaz' dedik. O nedenle özellikle bu operasyonların bir an önce durması, bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için çok önemlidir. Bu operasyonlar, bu süreci sabote etmektedir. Bu operasyonlar, muhalefetin oluşturduğu Türkiye'nin yarısının bu sürece uyum sağlamasının önünde engel teşkil etmektedir. Barış toplumsallaşmalı ve siyasi partiler üstü bir yaklaşımla sahiplenilmelidir. Türkiye'nin yüz yıllık sorununu çözmeye ramak kaldığımız bir süreçtir. O yüzden bu süreci iktidarın, devletin, muhalefetin bütün kanatlarının sahiplenmesi çok önemlidir."
Hatimoğulları, yolsuzluk iddialarına ilişkin Mecliste partiler üstü bir komisyon kurulması gerektiğini belirterek, "Ama siyasi saiklerle muhalefet belediyelerini tasfiye etmeye çalışmak Türkiye demokrasisine ve barış ve demokratik toplum sürecine zarar verir. Bundan derhal vazgeçilmelidir" dedi.
"ATALAY, KAVALA, YÜKSEKDAĞ VE DEMİRTAŞ SERBEST BIRAKILMALI"
Hatimoğulları, AYM ve AİHM kararlarının uygulanarak Can Atalay, Osman Kavala, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasının sürecin ruhuna ve tarihsel önemine hizmet edecek adımlar olduğunu belirterek, bu adımların derhal atılması gerektiğini söyledi.
Hatimoğulları, Orta Doğu'daki kaotik tablonun derinleştiğini, İsrail'in yayılmacı politikaları ve Gazze'deki kıtlık tehdidiyle birlikte bölgedeki gelişmelerin Türkiye'yi iç barışını kurmaya ve demokrasisini güçlendirmeye zorladığını belirterek, bu koşullar altında Meclis komisyonunun görevini ciddiyetle ele alması ve somut adımların gecikmeden atılması gerektiğini vurguladı.
Hatimoğulları, halk buluşmalarında en çok dile getirilen soruların barışın gerçekten mümkün olup olmadığı, iktidarın samimiyeti ve atılacak somut adımlarla ilgili olduğunu belirterek, bu soruların sadece DEM Parti'nin değil, toplumun ortak ve meşru talepleri olduğunu, siyaset ve devletin tüm mekanizmalarının bu beklentilere güçlü yanıtlar vermek zorunda olduğunu söyledi.
BAHÇELİ'NİN "ÖCALAN MECLİSTE KONUŞSUN" SÖZÜNÜ HATIRLATARAK KOMİSYONA ÇAĞRIDA BULUNDU
"Mesela bir aydır Sayın Abdullah Öcalan'la hiçbir görüşme gerçekleşmedi" diyen Hatimoğulları, şunları kaydetti:
"Oysa bizdeki beklenti neydi? Sayın Öcalan'la sistematik görüşme olacak, özgür yaşayacak, özgür çalışacak, koşulları oluşturulacak ve biz bunları hala bekliyoruz. Ve buradan Sayın Öcalan'a, İmralı'ya binlerce kez selam olsun. Sayın Öcalan'ın özgürce çalışabileceği, yaşayabileceği koşulların yanı sıra; aydın, yazar, gazeteci, sanatçı, hukukçu ve siyasetçilerle görüşme olanakları da bir an önce sağlanmalıdır."
Hatimoğulları, TBMM'de kurulan komisyonunun, zaman kaybetmeden Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. Hatimoğulları, Öcalan'ın bu komisyonun kurulmasını ısrarla talep ettiğini ve parlamentoda önemini defalarca dile getirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün bu sürecin baş müzakerecisi Sayın Abdullah Öcalan'sa, Mecliste komisyonun zaman kaybetmeksizin acilen görüşme gerçekleştirmesi ve dinlemesi çok önemlidir. Bizler, PKK ve devlet arasındaki görüşmelerdeki baş müzakereci tek müzakereci kendisidir. Ve kendisiyle görüşülmeyen ya da görüşmenin aksatılması, uzatılması bütün bunlar bu sürecin aksaması anlamına gelir ki bu Türkiye halklarının asla isteyebileceği bir şey değildir. O nedenle bu görüşmeler derhal gerçekleşmelidir."
Ayrıca, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin daha önce "Öcalan Mecliste konuşsun" dediğini hatırlatan Hatimoğulları, komisyonun toplumun önemli beklentilerini taşıdığını vurguladı.
HATİMOĞULLARI'NDAN KOMİSYONA: "CESUR OLUN, İNİSİYATİF KULLANIN"
Komisyonun demokratik entegrasyon yasaları, özgürlük yasaları, infaz yasası ve özel yasalar gibi kritik konularda acil çalışmalar yapması gerektiğini belirten Hatimoğulları, ekim ayına kadar önemli ilerleme sağlanmasının şart olduğunu söyledi.
Komisyona "Cesur olun, inisiyatif kullanın" çağrısı yapan Hatimoğulları, "Türkiye'nin ve halkların barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Burada kimse dar parti çıkarları ya da seçim hesabı yapmamalı. Ezberleri bozalım, cesaretle kitlelerimizi barışa ikna edelim" dedi.
Ayrıca, komisyonda yaşanan bir uygulamayı da eleştiren Hatimoğulları, "Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri dinlendi ancak Barış Anneleri'nin Kürtçe konuşmasına izin verilmedi. Kürt sorununun barışçıl çözümü için kurulan komisyonda anneler ana dillerinde konuşamıyorsa bu kabul edilemez. Bu iyi niyet göstergesi değildir ve komisyon bu yanlıştan derhal dönmelidir" diye konuştu.
Kaynak : cumhuriyet.com