Yeni asgari ücret merakla bekleniyor. Milyonlarca kişiyi ilgilendiren ücretle ilgili hem işçilere hem de işverenlere mikrofon uzatıldı.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, asgari ücretin yaşam kalitesini artıracak bir noktaya getirilmesi gerektiğini ancak emek yoğun sektörün olduğu bölgelerde de özel bir uygulama yapılmasının şart olduğunu vurguladı.
"YETERLİ OLMADIĞININ FARKINDAYIZ"
Mevcut asgari ücretin yeterli olmadığının farkında olduklarını belirten Kaya, ancak sigorta ve vergi yükleri ile artan üretim maliyetlerine değindi. Kaya, "Yani iki tarafı keskin, zor bir durum. Dönüp baktığımız zaman hem işçi haklı hem işveren haklı" dedi.
Asgari ücretin yaşam kalitesini artıracak bir noktaya getirilmesi ama emek yoğun sektörün olduğu bölgede işverenlere devlet desteği sağlanmasının doğru olacağını söyleyen Kaya, "Hiçbir vergi alınmaması, SGK paylarının ödenmemesi, hatta olabilirse ve mümkünse asgari ücrete katkı gibi bir yöntem getirilmediği takdirde sadece asgari ücreti artırmak işverenin fabrikalarını daha da kapatmasına neden olur. Artırmamak da işçinin yaşam kalitesini büyük sekteye uğratır" diye konuştu.
"1 İŞÇİNİN MALİYETİ 1000 DOLAR CİVARINDA"
Özel bir uygulama yapılmaması durumunda emek yoğun sektörlerin tamamının yurt dışına kaçırılacağını ifade eden Kaya, bir işçinin işverene maliyetinin en az bin dolar civarında olduğunu anlattı.
"Dünyada yarıştığımız, yani rekabet ettiğimiz ülkelerin hiçbirinde 500 doları geçmiyor. Yani aramızda neredeyse yüzde 50'ye yakın bir fark var" diyen Kaya, bu maliyetlerle dünyadaki firmalarla rekabet şartlarının olmadığını ifade etti.

“YÜZDE 51 SİGORTA VE VERGİ DESTEĞİ OLMADAN İŞLETMELER AYAKTA KALAMAZ”
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkan Vekili ve Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu ise bölgede yüzde 50'nin üzerinde istihdam kaybı oluştuğunu söyledi. Ebedinoğlu, şunları kaydetti:
“Enflasyonun yüksek olduğu şartlarda asgari ücretin yetersiz olduğunu tabii ki hepimiz biliyoruz. Dört kişilik ailenin bu asgari ücretle geçinmesi söz konusu bile değil. Diyarbakır özelinde baktığımız zaman ciddi bir genç nüfusa sahip bölgeyiz. İstihdam yaratan işverenlerimiz, işletmelerimiz, özellikle hizmet sektörü yıllardır zaten ciddi anlamda sıkıntı içerisinde. Hem pandemi süreci, sonra deprem süreci, sonra da ekonomik dalgalanmayla birlikte özellikle hizmet sektöründe Diyarbakır ve bölgede yüzde 50'nin üzerinde maalesef istihdam kaybı, iş kaybı yaşanmaktadır."
"DEVLETTEN KARŞILIĞINI ALAMIYORUZ"
Sosyal devletin vatandaşına aş ve iş yaratmakla mükellef olduğunu belirten Ebedinoğlu, "Biz esnaf teşkilatı olarak devletin sırtındaki istihdam yükünü alıyoruz ama karşılığını maalesef bugüne kadar almadık, alamıyoruz. Yıllardır bölgede yaşanan sıkıntılardan dolayı bölgeler arasında ekonomik dengesizlik var. Genç nüfusumuzun çoğu batı illerimizde turizmde, inşaatlarda çalışmaya gidiyor" dedi.
"50-60 BİN LİRAYI BULUYOR"
Bu nedenle bölgede faaliyetine devam eden işletmelere destek verilmesi gerektiğini belirten Ebedinoğlu, yemek, yol ve harcırah gibi bedeller de katıldığında asgari ücretli işçinin işverene maliyetinin 50-60 bin lirayı bulduğunu anlattı.
Ebedinoğlu, "Bu da bir ciddi bir rakam. Sadece çalışanın cebine giren bir rakamdan bahsetmiyorum. Vergisidir sigortasıdır göz önünde bulundurduğumuz zaman bölgedeki gerek fabrikalarımızın gerek hizmet sektöründeki esnaf ve sanatkarımızın mutlak suretle desteklenmesi gerekiyor. En az yüzde 51 sigorta desteği gerekiyor. En az yüzde 51 vergi desteği gerekiyor ki bu işletmeler ayakta kalabilsin” dedi.

"50 BİN LİRA DA OLSA..."
Tekstil fabrikası sahibi Serdar Dalkıran ise "sanayicilerin desteklememesi halinde asgari ücretin 100 bin liraya bile yükseltilmesinin işçiler açısından bir anlam ifade edemeyeceğini, çünkü çalışacakları bir firma bulamayacağını" ifade eti.
Asgari ücret 50 bin lira da olsa kira ödeyen ve çocukları bulunan kişiyi kurtarmayacağını anlatan Dalkıran, şunları kaydetti:
"Tabii bunu yükseltirken işvereni de düşünmek lazım. Devlet şöyle bir politika izleyebilir; vergiden düşürebilir, sigortada destek verebilir. Ama onun dışında tabii ki de artış olmasını isterim. Sonuçta biz de burada yaşıyoruz. Ama kalıcı bir çözümün olması lazım. Yani sürekli artış oluyor ve olmaya devam edecek ama şöyle bir şey yapılabilir, yurt dışına giden firmaların yurt içinde tutulması için bir politika izlenmesi lazım. Bu şekilde giderse işsizlik oranları daha da artar. İstediği kadar asgari ücreti arttıralım ama burada işverenleri tutamadığımız sürece bu işsizlik oranı daha da artar.
Türkiye'de alım gücü düştüğü için ve maliyetler fazla olduğu için ister istemez büyük firmalar yurt dışına kayıyor. Bunu önlemek lazım, bunu engellemek lazım. Bunu başarabilirsek bence asgari ücret arttığında ve eğer devlet de vergiden ve sigortadan işverene eğer destekte bulunursa bence artışta problem olmaz, yani artış yapılabilir. Net bir rakam veremeyeceğim ama hem vergide bir düşüş yani yardımcı olması adına hem de sigortanın yüzde 50'sini karşılarsa bence bir adım olur, somut bir adım olur.
Özellikle Diyarbakır'da son 6 ay içerisinde bir sürü firma kapandı. Devlet buna karıcı bir çözüm bulmadığı sürece de kapanmaya devam edecek ve kapandığı sürece de her gün işsizlik oranları artacaktır. Dolayısıyla özellikle Diyarbakır'da son zamanlarda bayağı firma kapandı ve kapanmaya devam edecek maalesef, kalıcı bir çözümün olması lazım. Tabii şöyle de bir gerçeklik var. Eğer devlet gerçekten sanayicileri desteklemezse bu asgari ücret 100 bin lira bile olsa, sonuçta firmalar buradan gittiği için o personel, o çalışanlar çalışacağı bir firma bulamayacaktır. Maalesef böyle de bir gerçeklik var.”
“ASGARİ ÜCRETLİ ÇALIŞAN BİR İNSAN BENCE ÖLÜ BİR İNSANDIR”
Tekstil fabrikasında makine operatörü olarak çalışan Ferit Gezici ise asgari ücrete ilişkin şunları kaydetti:
“Yani beklentimiz tabii ki yüksektir ama hiç ümit verici bir durum değil. Asgari ücrete bence eskisi gibi 6 ayda bir zam vermesi bekleniyor. Yılda bir artık kaldıramıyor, enflasyona yeniliyoruz. Yani asgari ücretli bir çalışan, bir insan bence ölü bir insandır. Ben öyle düşünüyorum, fikrim de odur yani. Normal hayat şartlarına bakıyorum, benim 3 tane çocuğum da var, yani artık 30-40 binle geçimimi sağlayamıyorum. Bana göre 50'den aşağı olmaması lazım. Üç tane çocuk okutuyorum ama asgari ücretle çalışıyorum.
Yetkililer sürekli çıkıp konuşuyorlar enflasyon enflasyon diye ama bana göre aşağı dalmıyorlar, pazara girmiyorlar, insanların ne çektiklerini görmüyorlar. Yani üç çocuklu bir insanın geçimini nasıl sağlayabileceklerine bence bakmaları lazım. 22 bin lira asgari ücretle bir insan üç çocuğuna bakamaz yani. Geçimini de zor sağlar. O yüzden bana göre 40'ın üzeri bile olması lazım. Yine de kaldırmıyor yani.”
“GÜZEL BİR ZAM BEKLİYORUZ AÇIKÇASI, 30 BİN ÜSTÜ”
Tekstil işçisi Esra Turan Taylan ise "iyi bir rakam beklediğini" ifade etti. Bu yıl asgari ücrete bir, memur maaşlarına ise iki kez zam yapıldığını anımsatan Taylan, şöyle konuştu:
"Bugün 22 bin 104 lira olan asgari ücretimizle bir aile geçinemiyor. Burada çok erkek arkadaşlarımız var. Eve bakmakla yükümlü oldukları için onlar için daha zor açıkçası. Bugün kiralar Diyarbakır'da minimum 15 bin lira. Herkes iyi bir evde oturmayı hak eder. O yüzden umarım 2026 asgari ücreti herkes için dileğinin üstünde olur. Biz güzel bir zam bekliyoruz açıkçası. Olursa yani böyle 30 bin üstü çünkü herkesin refah seviyesinin arttırılması lazım.
Ayrıca devletimiz bu konularda eminim ki adımlar atıyordur ama fırsatçıların önüne geçilmesini istiyoruz. Asgari ücretle beraber market fiyatları, daire fiyatları biliyorsunuz ki çok artıyor. O yüzden devletimizin bunun da önüne geçmesini istiyorum açıkçası. O yüzden öyle o şekilde. 30 bin üstü gönül istiyor. Bir de şöyle fark ettim ki tekstilde çalışan birçok arkadaşım yazın tatile çıkma hayalini kuramıyor. Biz de istemez miydik yazın bir tatile gitmeyi? O yüzden temennim, bir tekstil işçisinin tatile giderken düşünmemesini gerektirecek bir fiyat. Refah seviyemizin yükseltilmesini istiyorum.”
“EN AZ 35 BİN LİRA OLMASI LAZIM"
Asgari ücretle kimsenin geçinemediğini belirten tekstil işçisi Zelal Çiftkuran ise, “Yani şu an ne verseler geçinemiyor herkes, onun için en az bir 35 bin lira olması lazım, onu bekliyoruz. Bunun altında olursa kimse geçinemez” dedi.


