CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Bakan ve Gökçe Gökçen, İzmir Büyükşehir Belediyesine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında açılan “kooperatif” davasının duruşmasını takip etti.
Aralarında CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, önceki dönem İzmir Büyükşenir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de bulunduğu 11’i tutuklu, toplam 65 sanığın yargılandığı dava, İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
BAKAN: "SİYASİ BASKI YOKSA BU İNSANLAR TUTUKLU KALAMAZ, TAHLİYE OLURLAR"
Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen davanın duruşmasını mahkeme salonunda izleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
"13 ay soruşturma süreci sürmüş. 13 ay boyunca herkes ifadesini vermiş. Deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, kimse kaçmamış. İZBETON genel müdürü 7 defa yurt dışına çıkmış gelmiş soruşturma olduğunu biliyor. Operasyon yapılmasını ve insanların tutuklu yargılanmasını gerektirecek bir soruşturma değil. Netice itibariyle Büyükşehir, kooperatifleriyle kentsel dönüşüm yapmak istemiş. Süreç ekonomik sebeplerle Türkiye'deki enflasyon sebebiyle deprem, pandemi sebebiyle akamete uğramış zamanında teslim edilmemiş iş. Mal edinme yok, hırsızlık, çalma çırpma yok. Savcının iddianamesine yansımış bir lehe delil olarak. Buradan 'kimse bir para kazanmamış' diye.
Böyle bir davayı görüyoruz. Ama önceki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklu. İzmir il başkanı tutuklu. Bir sürü siyasi, çok etkili bürokrat tutuklu. Önceki genel sekreter Barış Karcı tutuklu. 18 yaşından itibaren bu devlete hizmet etmiş. Benim de çok yakından tanıdığım bir bürokrat. Bu yargılama olağanüstü koşullarda yapılması gereken bir yargılama değil. Normalde bu soruşturma bir operasyon olmasaydı bir davaya dönüşseydi, tutuklu olarak gideceklerdi mahkemede. Belki hiç kimse takip etmeyecekti. Gideceklerdi ifadelerini vereceklerdi, yargılanacaklardı. Ama olağanüstü koşullarda olağanüstü iş oluyormuş gibi kamuoyuna yansıması var. Bir defa operasyonu yaparken yapılan araç görüntüleri, drone görüntüleri.
Avukatlar, savcıya 'burada bir suç işlense yetkili siz değilsiniz. Hakime de sizin yetki alanızda değil burası' dediler. Menemen Ağır Cezanın yetki alanında. Kendi yetki alanında olmayan bir yerde yargılama olağanüstü koşullarda yapılıyor. İnanılmaz güvenlik önlemleri var. Gazeteci arkadaşlar telefonlarını dışarıda bırakmak zorunda kaldı. İçeride yazıp dışarıya çıktılar. Ses almayabilir, görüntü almayabilir ama telefonuyla en azından mesaj atıp içeriden haber verebilir.
Bizim duruşmalarımızın aleniliği hukukumuzun temel ilkelerindendir. Duruşma da alenidir gizlilik kararı alınmadığı sürece. Herkes seyredebilir. Şeffaf. Yargılama sürecinde biz 5 ifadeyi dinledik. Hepsi son derece samimi, öz güvenli ve net. Herkesi ikna eden yanıtlar verdiler. Hem hakimin sorularına hem kendi savunmalarını yaptıklarında burada suçun olmadığını olsa olsa aksaklığın olduğunu ve bundan dolayı kimsenin tutuklu kalmaması gerektiğini yaşayarak öğrenmiş olduk. Zaten dosyaya aşağı yukarı vakıfız ama burada yapılan savunmalar etkiliydi, güçlüydü. Temennimiz arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanması.
Burada kaçacak hiç kimse yok. Hepsi duruşmalarını takip ederler. Ya bihakkın tahliyeleri ya adli kontrol tedbiriyle tahliye edilmeleri gerekir. Beklenti o. Ama 40 gün içinde heyet üç defa değiştiğinde yeni hakimler geldiğinde dosyaya daha hâkim değil hakim. Dolayısıyla kafanızda soru işareti oluyor. 'Bir siyasi baskı var mı?' diye. Onu da bu duruşmaların sonunda tahliye kararlarından göreceğiz. Siyasi baskı yoksa eğer bu insanlar burada tutuklu kalamaz, tahliye olurlar."
GÖKÇEN: "TUTUKSUZ YARGILAMA ESAS OLMALI"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ise şunları kaydetti:
"Anayasaya göre, adil yargılanma hakkının ihlal edilmediğini ifade edebilmek için mahkemenin hem adil olması gerekir, tarafsız ve bağımsız olması, hem de öyle görünmesi gerekir. Şimdi bugünkü duruşmanın merkezden bu kadar uzak bir yerde yapılıyor olması, bir cezaevi kampüsü içinde yapılıyor olması...
Basının çok yakından ve anlık takibi önünde birtakım engeller var. Birinci derece yakınlar haricinde sanıkların yakınları veya destekçileri oraya gidemiyorlar, duruşmayı izleyemiyorlar. Bu kadar uzak bir yerde yapılan duruşma günlerce sürecek. Şimdi bu durum önceden avukatlara bildirilmediğinde avukatlar da kendi çalışma planlarını buna göre yapamadılar. Savunma hakkı bakımından da soru işareti yaratan durumlar var burada. Bizler şunu istiyoruz; tutuksuz yargılama esas olmalıdır. Bu siyasetçiler için de böyledir. Bürokratlar için de böyledir. Tüm vatandaşlar için böyledir. Kaçma şüphesini veya delil karartma şüphesini ispatlarsanız bu durumda ancak tutuklama istisnai hallerde mümkün olabilir.
Tutuksuz yargılanma esas olmalıdır burada. O yüzden bu duruşmaların sonunda tahliye bekliyoruz. Hakimin de önce tutukluların sonra tutuksuz olan sanıklar bakımından bir inceleme yapıp tutuklular bakımından daha önce karar vermesine yönelik avukatların talebi olmuştu. Fakat bu talep reddedildi. Günlerce bu duruşma yapılacak. Duruşmanın en sonunda karar verilecek ve avukatlar da en son dinlenecek. O yüzden olayın bütünlüğünün ortaya çıkması maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından izleyenlerde kaygı uyandıran bir süreç oldu. Hepimiz şunu söylüyoruz; kimse yargılanmaktan kaçmıyor. Zaten kendisine güvenen insanlar mahkemeden kaçmaz. Kaçmıyorlar da ama tutuksuz yargılama esas olmalıdır. Bunun tekrar altını çiziyoruz."
Kaynak : cumhuriyet.com