KEŞKE OLMASAYDI...
Evet, keşke olmasaydı...
Asırlarca birlikte, birbirlerini onurlandırarak yaşayan imparatorluğun “iki milleti” keşke birbirlerine kırdırılmasaydı.
Keşke, Galiçya’da, Yemen’de, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de savaşmak durumunda olan bir ülke içinden vurulmak endişesiyle “Millet-i Sadıka”sı ile karşı karşıya getirilmeseydi.
O zaman Kaçaznuni gibi ciddi devlet adamları “Başımıza ne geldiyse emperyalistlerin emellerine hizmet etmekten geldi...” demek zorunda kalmazdı...
Madalyanın ön yüzü zaten dünya âlemin dilinde...
Madalyonun arka yüzünü ise nesnel biçimde Mehmet Perinçek’in Rus arşivlerinde yıllarca yaptığı çalışmalar ortaya koyuyor:
Taşnaksutyun Partisi’nin Dışişleri Bürosu Başkanı Zavriyev’in Çarlık Rusyası’nın Londra ve Paris büyükelçilerine 1915 yılında gönderdiği mektup, Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilerin oynadığı rolü gözler önüne seriyor:
“Savaşın ilk günlerinden beri Rusya Ermenileri, Rusya’da ve Türkiye’de savaşa katılmayı beklemektedir. Bu durum savaşın sonunda Ermeni meselesinin yeniden gündeme alınması ve kesin şekilde çözülmesi umudunu doğurmaktadır. Bu sebeple Ermeniler, yaklaşan olaylara katılmaktan geri duramaz, bundan ötürü savaşta en hararetli biçimde yerini almalıdır.”
Çarlık hükümetinin arşivinde de yer alan bu mektubun içeriğini destekleyen başka bir Taşnak belgesi de siyaset adamı ve tarihçi Boryan’ın kişisel arşivinde bulunmaktadır.
1915 Şubatında Tiflis’teki Ermenistan Milli Kongresi’nde Taşnaksutyun Partisi’nin askeri kanat temsilcisinin yaptığı konuşmayı içeren belge, bu bakımdan çarpıcıdır:
“Bilindiği gibi, Rus hükümeti savaşın başında Türk Ermenilerini silahlandırmak ve savaş sırasında ülke içinde ayaklanmaya hazırlamak amacıyla 242. 900 ruble verdi. Gönüllü birliklerimiz Türk ordusunun savunma hattını yarıp, ayaklananlarla birleşerek cephe ve cephe gerisinde anarşi yaratmak ve bununla birlikte Rus ordularının geçişini ve Türk Ermenistanı’nı ele geçirmesini sağlamak zorunda.”
Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 67, d. 1769, y. 25 numaralarıyla kayıtlı rapor ise, işgal altındaki Kars Ermeni Valisince merkeze gönderilmiş.
Ermeni Vali, bölgedeki Türk ve Kürt nüfusun imha edilmesi ve mallarının yağmalanmasıyla ilgili bilgiler veriyor.
Raporda, köylerin işgalinden sonra köyün bütün zenginliğine el koyma işini, resmî olarak denetim altına alamadıkları için yakınılıyor:
“Türklerden ve Kürtlerden oluşan bölge gerçekten bir hazine gibi. Ama ne yazık ki biz burayı tam olarak kontrol edemiyoruz.”
Aynı doğrultuda bir başka rapor, bir Taşnak yetkilisinin, 21 Haziran 1920 günü Taşnak hükümetinin başı A. Ogancanyan’a yazdığı rapor, Ermenistan Devlet Arşivi’nde f. 65, d. 116, y. 96 numaralarıyla kayıtlı. Raporda, şu satırlar dikkati çekiyor:
“Zangi-Bassar tarafımızdan işgal edildi. Bu ülke öyle zengin ki, bizim borçlarımızı birkaç defa kapatacak durumda. İki gündür burada görülmemiş bir yağma gerçekleşti. Buğdayları, arpaları, pirinçleri, semaverleri, halıları, paraları ve altınları topladılar. Maliye Bakanlığı, iki görevlisini yanlarında örgütlü bir güç olmadan buraya ancak dün gönderebildi. Devasa bir zenginlik ellerimizden gidiyor.”
Peki bu işler nasıl bir yöntemle yapılıyor:
Ermeni Sovyet tarihçisi A. A. Lalayan’ın önce 1936 yılında RevolyutsionnıyVostok dergisinin 2-3. sayısında, daha sonra 1938 yılında SSCB Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü’nün yayın organı İstroriçeskieZapiski dergisinin 2. sayısında bir Taşnak subayının yazdığı rapora bakalım:
“Basar-Geçar’daki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen kurşunlara yazık olmasın dersin ya... En etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, attırdığım kuyularda kayalarla ezerek hayatlarına son verdim.”
Tabii işgalci Fransız birliklerin Fransız üniformaları kuşanarak katılan Ermeni çeteleri de işin cabası...
Çökmekte olan biçare bir imparatorluğun ülkesini savunmaya çalışması başkaaaa...
Başta Kızılderililerin köküne kibrit suyu ekerek, geride kalanlarını rezervasyonlarda toplamak olmak üzere, Kore, Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye, Libyayı ve şimdi de Gazze'yi kana bulamak başka her 24 Nisan'da marifetmiş gibi soykırım bildirisi yayınlayan utanmazlar, aymazlar. ..
Tüm ifadeler:
Ozan Şahbudak ve Ali Usta
Dr. Noyan UMRUK
Rogg & Nok Sanal Hafıza Bölümü Haber Servisi:
E-Posta ile gönderilen veya direk Web sitesine yayınlanması için gönderilen yazıların fotoğraf gibi tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
kapsamında Web sitemizde yapılmıştır.
Kişisel veya kurumsal Demokratik düşünce ve kanaatlerimiz engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle
"Yazar olan biz Hakkımızdaki veya kullanıcıların kullandıkları web sitesindeki yayınlanan haberler dolayısı ile olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarımız saklı kalmak üzere, peşinen reddederiz…