İHANETİN DİĞER ADI: ‘KANAL İSTANBUL'
Bir milleti yok etmek istiyorsanız; önce hafızasını silersiniz. Milli duygularını köreltir, tarihini unutturur, coğrafyasını parçalar, toprağı gıdım gıdım satarsınız… Bir şehri tüketmek istiyorsanız, önce ruhunu hançerler ardından suyunu keser, doğasını katleder, ağacını kurutur, kuşunun yuvasını bozarsınız. Bugün “Kanal İstanbul” adı altında önümüze konulan proje işte bir projedir. İstanbul’un tarihini, kültürünü, taşıdığı misyonu yok edecek bir felaket senaryosudur. Bu dayatma projesi; aymazlığın, gafletin çok ötesinde akılla, vicdanla izahı mümkün olmayan bir büyük ihanet projesidir.
İstanbul; bir büyük medeniyetin, Türk-İslam medeniyetinin başşehri, Türk milletin gözbebeğidir. Her köşesi tarih, her duvarı dua kokan, her semti şehit kanı barındıran ata yadigârı büyük bir emanettir İstanbul. Bin yılların şehri, yedi iklimin hayali aziz şehrimizdir, Biz, bu emaneti, İstanbul’u, maalesef koruyamadık. İstanbul’u önce beton yığınları ile “rantın başkenti” yaptık. Yetmedi şimdi de bağrına hançer saplayarak onu yok etmek gibi bir aymazlığa kapı aralıyoruz. Bir büyük ihaneti rüyalar şehri İstanbul’umuza layık görüyoruz. Evet, çığlık atarak ifade ediyorum ki “Kanal İstanbul, İstanbul’a ihanettir.”
İstanbul, bu güzel şehrimiz zaten nefes alamıyor. Her gün biraz daha betona boğuluyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi şimdi de suyollarını değiştirerek, ekosistem altüst ederek, coğrafyasına ucu zehirli bir hançer saplayarak yok ediyoruz. Onun için çığlık atarak diyorum ki “Kanal İstanbul, İstanbulluya ihanettir.”
Kanal İstanbul ile birlikte milletimizin sırtına yeni bir borç, yeni bir yıkım yüklenecek. Su kaynaklarımız riske girecek, deprem riski artacak, tarım arazileri yok olacak. Balıklar nefes alamayacak… Kısaca halk için değil, sermaye için içe, dışa yeni “rant” kapıları açılacak. Bunu “çılgın proje” diye süslemek, hakikati örtemez. Onun için diyorum ki ihanetin eksik olmadığı güzel yurdumda: “Kanal İstanbul, Türkiye’ye ihanettir.”
Kanal İstanbul; bir beka sorunudur. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni aşındırmadır. Emperyal planlara geçit verme girişimidir. Bu coğrafyada atılan her adımın jeopolitik bir sonucu vardır. Dış kaynaklı bir mühendisliği, içeride “milli proje” diye lanse etmek; gafletin çok ötesindedir.
“Kanal İstanbul, bir parti meselesi değil, vatan meselesidir.”
“Kanal İstanbul, bir ideoloji meselesi değil, gelecek meselesidir.”
Şimdi susanlar, yarın tarih önünde hesap veremezler. Bugün bu aymazlığa, bu gaflete dışarının empoze ettiği bu rant saplantısına karşı durmayanlar, yarın çocuklarının gözünün içine bakamayacak; torunları kendilerini lanetle anacaklar. Biz, bu toprağın vicdanıysak, bu halkın sesi, kalemi, yüreği isek Kanal İstanbul’un bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olduğunu biliyor ve onun için feryat ediyoruz.
Hadi ÖNAL/ 14 Mayıs 2025/ Elazığ