NEDENLERİN İZİNDE (18)
Diyanet Vakfı’nın Yaptığı Harcamalar Neden Denetim Dışı?
Millet aç, millet yorgun...
Emekli kuru ekmeğe, gençlik umutsuzluğa, memur çaresizliğe mahkûm edilmiş.
Tencereler boş, mutfakta yangın, gözler yaşlı… Ama birileri bu halkın sırtından vakıf kisvesi altında villalar dikiyor, hamam kuruyor, otel işletiyor. Hem de nerede? Washington’un göbeğinde! Kim mi? Türkiye Diyanet Vakfı.
Soruyorum: Bu milletin lokmasından, zekâtından, bağışından, “Allah rızası için” diyerek toplanan paralarla Amerika’da 90 milyon dolarlık külliye yapılmasının izahı var mı?
Washington’da yapılan bu külliyenin içinde ne mi var? Otel var, hamam var, yüzme havuzları var, lüks villalar var… Ve elbette bir de cami var. Camiyi koyacaklar ki vitrine arka kapıdan dümenlerini yürütebileler.
Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu milletin bir ferdi, vergisini ödeyen, adalet bekleyen bir yurttaş olarak soruyorum: Diyanet Vakfı nedir? Ticari bir işletme mi? Uluslararası bir holding mi? Amerika’ya bu yatırım neden yapıldı? Bu yatırımın, ihalesi var mıydı? Müteahhidi kimdi? Harcama kalemleri nelerden ibaretti? Ve asıl sorum: Bu yatırımın denetimi neden milletin meclisine kapatıldı?
Torba yasalarla Meclis’in eli kolu bağlanıyor. Bu milletin iradesini temsil eden TBMM’ye "Diyanet Vakfı’nın harcamalarına karışamazsın" deniliyor. Peki, kim karışacak? Vatandaş sorsa, "anlamazsın" diyorlar. Gazeteci sorsa, "çamur atıyor" diyorlar. Muhalefet sorsa, "dini hedef alıyor" diyorlar. Ancak, biz vatandaş olarak dini değil, onun gölgesine sığınarak yapılan yolsuzluğu sorguluyoruz! Biz camiyi değil, cami üzerinden otel açan, hamam hizmeti veren, yüzme havuzu olmazsa olmazı gören zihniyeti sorguluyoruz!
Biliyor musunuz Washington’da yapılan bu külliye 2,5 milyon dolar zarar etmiş!
Peki, kim karşılamış bu zararı? Yine bu milletin kesesi, yine bu halkın umudu… Personel gideri olarak 700 bin dolar ödenmiş. Kim bu personel? Ne iş yapar? Ne zaman işe alındı? Liyakati ne? Bir bilen varsa çıksın da izah etsin! Bu açıklamayı bir vatandaş olarak bekliyor ve istiyorum.
İkinci bir konu daha var: Biliyorsunuz, Diyanet, her yıl on binlerce insanı hacca götürüyor. 2024’te tam 83.430 kişi hacı oldu. Peki, bu kişiler, Diyanet İşleri Başkanlığına Kişi başı ne kadar ödeme yaptı? Hemen söyleyeyim: en düşük: 6.522 dolar. Toplam: 21 milyar lira! Peki, aynı kişiler Avrupa’dan Hacca gitselerdi aynı hizmete ne kadar ödeyeceklerdi? 3.500 dolar. Aradaki yaklaşık 10 Milyar liraya ne oldu? Söyler misiniz Allah aşkına Diyanet İşleri Başkanlığı turizm şirketi mi? Yoksa bu rakamlarla Araplara karşı “dolarla iman ihracı” mı yapılıyor?
Bu rakamların gölgesinde bir gerçek daha var: 2024 bütçesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı, 39,3 milyar TL harcamış. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'ndan fazla… Ticaret Bakanlığı’ndan fazla… Dışişleri Bakanlığı’nın üç katı! Eğitim desen... Sessiz! Sağlık desen... Soluksuz! Ama Diyanet; hamamlı, otelli, havuzlu yatırımlarla küresel arenada!
Ey TBMM’si!
Ey Halkın Vekilleri!
Bu millet sizi; kendi hakkını korusun, kendi adına denetim yapsın diye gönderdi. Millet size tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyasınız diye gönderdi. Eğer bir usulsüzlük varsa vakıflarda onları da denetleyin, diye yetki verdi. Bu millet sizi “Allah adına harcanan parayı da, halk adına toplanan vergiyi de gözetleyin” diye seçti. Denetlemediğiniz her kuruşun vebali, milletin sofrasındaki eksilen lokmadır! Görmediğiniz her harcama, yolsuzluğun büyüyen gölgesidir! Sakladığınız her gerçek, halkın gözündeki ışığın biraz daha sönmesidir.
Son bir kez soruyorum: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve onun gölgesindeki Diyanet Vakfı’nın yaptığı milyarlarca liralık harcamalar neden Meclis denetiminden kaçırılıyor? Birileri Meclis’e “dur” diyorsa, orada egemenlik milletten çıkmış demektir. Birileri denetimi engelliyorsa, orada hesap sorulamaz zorbalığı başlamış demektir. O zaman imanla istismar arasındaki çizgiyi kim koruyacak? Milletin dini duygularını istismar, millete ihanet değil midir?
Nedenlerin izini sürmeye devam edeceğim…
Hadi ÖNAL/ 17 Temmuz 2025/ İzmir