FATSA’DA SOSYALİST-KEMALİST İTTİFAKI
Geçtiğimiz hafta sonu memleketim olan Fatsa’daydım. Atatürkçü Düşünce Derneği Şubesi, her yıl Cumhuriyet’in ilanı yıldönümünü bir etkinlikle kutluyormuş. Bu yıl düzenledikleri sabah kahvaltılı ve müzikli kutlamada benim de Ankara’dan gelip bir konuşma yapmamı ve kitaplarımı imzalamamı istediler.
Hemşerilerimden böyle bir çağrıya olumsuz yanıt vermem doğru olmazdı. Bir çantaya yerleştirdiğim mevcudu bulunan 19 kitaptan birer miktar alarak, 1 Kasım Cumartesi sabahı Fanizan Otel’in toplantı salonuna ulaştım. Kitapları girişte bir masaya yaydık ve imza için ben de orada yer aldım.
Şube başkanı emekli öğretmen Kemal Altuntaş’tan sonra konuklardan bir kısmı teker teker kürsüye çağrılarak salonda bulunan 420 kişiye kısa konuşmalar yaptılar. Ülkenin içinde bulunduğu durum hakkında kaygılarını belirttiler. Beni çağırdıklarında yaptığım kısa konuşmaya aşağıda değineceğim.
DAVETSİZ DENSİZ
Bu etkinliği üç fotoğraf ve birkaç satırlık bir haberle sosyal medyada paylaştım. Ankara’da oturmakta olan davetsiz bir “arkadaş”, birçok yazıma karşı yaptığı gibi bana hücum eden satırlarını benim sayfamda paylaştı. Bundan önceki paylaşımlarını engellemedim ve kendisini de arkadaşlıktan silmedim. Varsın bana çatsındı. Belki dişe dokunur bir eleştiride bulunur ve bir eksiğimi gösterirdi. Fakat o her seferinde çağrılmadığı bir sofraya oturup ev sahibine karşı atıp tutan biri gibi hareket etmeye devam etti.
Bu kez yazdığının özü şöyleydi. Zeki Sarıhan ADD’de nasıl olmuş da konuşmuştu! Ama iş ticaret yapmaya gelince demek ki ilkelere yer kalmıyordu!..
Bu arkadaş benim kitaplar yazarak ve bir kısmını da kendim yayımlayarak ticaret yaptığımı sanıyor olmalıydı.
SOSYALİST-KEMALİST BİRLİKTELİĞİ
Bu arkadaşın benim ADD’nin düzenlediği bir toplantıda konuşma yapmamı şaşkınlıkla karşılamasının nedeni sosyalizm düşmanlığından başka bir şey değil. Beni Fatsa’ya çağıran arkadaşlar gibi tanışık ve adımı duymuş Fatsalılar sosyalist olduğumu bilirler. Orada bir yerim varsa bunun nedeni de sosyalist biri olarak Fatsa’da geçmişteki toplumsal hareketler içinde yer almış olmamdır. Fatsa ve köylerindeki ayak izlerimi silmeyi halk düşmanı hükümetler başaramadılar.
Fatsa’da sosyalistlerin önderlik ettiği mücadelenin geçmişi 1963 yılına dayanır. O yıl, üniversiteli bir grup genç Fatsa Fikir Kulübünü kurmuş, bundan bağımsız olarak da Akpınar Öğretmen Okulunda okuyan gençlerin girişimiyle Beyceli Köyü Kalkındırma Derneği kurulmuş ve Beyceli’de bir kütüphane açılmıştır.
1965’te Fatsa’nın Yassıtaş köyüne atandım. Fikir Kulübünü temsil eden Ertan Sarıhan’la İleri Köy gazetesini çıkaramaya başladık. Köylerde açık oturumlar yaptık, kitaplıklar açtık. Tefeciliğe karşı köy önderlerinin imzasıyla bildiriler yayımladık. Gene köy önderleriyle birlikte “Amerikan Gâvuruna Birinci İhtarımız” bildirisini yaydık. Bu gelişmeler Fatsa Köycülük Derneği’nin kurulmasına yol açtı. Türkiye’de ilk köy yürüyüşünü düzenledik. Beyceli Köylüleri, köyün yol talebi için il merkezine kadar 92 kilometrelik, iki gün süren bir yürüyüş yaptılar. Fatsa merkezde köylüler “Yoksulluk Yürüyüşü” yaparak köylülerin sorunlarına dikkat çektiler. Bu çalışmalar benim kitaplarımda yer alıyor.
Bütün bu halkçı çabalar “mükâfatsız” kalamazdı! Siirt’e sürdüler. Gazi Eğitim Öğrenci Derneği Başkanlığım sırasında (1969) antiemperyalist ve sosyalist çalışmalarımızdan ötürü Dev-Genç davasında yargılanıp ceza aldım. Anayasa Mahkemesi’nin af yasasıyla 1974’te bırakıldıktan sonra Fatsa Ortaokulu’na atandım. Burada da TÖB-DER’in haftalık haber bülteninin sorumluluğunu üstlendim. Halkla iç içe yaptığımız çalışmalar Milliyetçi Cephe Hükümeti tarafından yeniden “ödüllendirildi” ve bu kez Yozgat-Boğazlıyan-Uzunlu Ortaokulu’na sürüldüm. Uzatmayayım: Fatsalılar, benim sosyalist biri olduğumu bilirler. Etkinliğe çağıran ADD Şube yöneticileri de.
Türkiye’de tek adam yönetiminden kurtuluşun tek yolunun, halk güçlerinin, yani muhalefetin birlikte mücadele etmesinden geçtiği anlaşıldı. Bunun temelini de sosyalist-Kemalist ittifakı oluşturur. Türkiye’de bugünkü Kemalist anlayış, 1940’larda sosyalistleri ağır hapis cezalarına çarptıran, hatta Sabahattin Ali olayı örneğinde olduğu gibi onları öldüren bir anlayış olamaz. Fatsa ADD’de konuşma yapmamı veya oraya davet edilmemi yadırgayan eski müfettişin anlayışı ile demokrasi mücadelemiz bir adım ilerleyemez. Nitekim, Şube başkanı yaptığı konuşmada her demokratın kabul ettiği gibi “cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracaklarını” söyledi. Sosyalizme düşmanlık ülkeyi emperyalizmle bütünleşmeye götürür. 1950 sonrasında olduğu gibi.
ÖĞRENMEYE AÇIK OLMAK
Sabit fikirli olmayan, öğrenmeye açık bir insan, daima başkalarını dinlemeye, onlarla medeni yöntemlerle tartışmaya hazır olandır. Bazı kitle örgütlerinin yaptığı gibi, uzun süre başında bulunduğum Öğretmen Dünyası-Ulusal Eğitim Derneği, düzenlediği Cumartesi Konferanslarıyla farklı çevreleri temsil eden konuşmacıları davet etmiş, onlardan öğrenmeye çalışmıştır. Zaman zaman bu toplantıları izlediğini sandığım emekli müfettiş, bu yöntemden hiçbir şey anlamamış görünüyor. Bazı insanlar kendilerini öğretmeye kapatmıştır. Değilse benim gibi sosyalist birinin ADD’nin düzenlediği bir toplantıda konuşmasını niçin yargılıyor olsun? Kaldı ki, bu benim Atatürkçü çevrelerin düzenlediği etkinliklerde ilk konuşmam da değildir. Bunların içinde Atatürkçü Düşünce Derneklerinin sayısı bir haylidir.
CUMHURİYETÇİ FATSA
Fatsa’daki etkinlikte Fatsalıların gerçek cumhuriyetçi olduklarını anlattım. Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağımızı yani halkçı bir cumhuriyet kuracağımızı söyledim. Fatsa köylüleri, Fatsalı aydınlar gerçek cumhuriyetçi olduklarını defalarca kanıtlamışlardı. 1979 Belediyeciliği bunun son örneğiydi. Üzerlerine çullanan zulüm makinesi, bu örneğin ülkeye yayılmasını önlemek içindi. Şimdi, birçok belediyemiz Fatsa deneyimini halkçı belediyeye örnek veriyor. Ondan yararlanacaklarını söylüyorlar.
Fatsa, sosyal yönden hareketli bir ilçe merkezimiz. Siyasi olarak bir zamanlar gösterdiği niteliği bugün koruyamadığı açık. Bunun nedenini merak edenler bana da soruyor. Nerdeyse bütün halkın işkenceden geçirildiği hiçbir topluluk o niteliğini koruyamazdı. Fatsa şimdi dinleniyor. Onun bıraktığı miras ülkenin birçok yerinde “halkçı belediyecilik” olarak hayata geçirilmeye çalışılıyor.
3 Kasım 2025



  
                                                    









 
                                             
                                           


                                                    
                                                    
                                                    
                                                    
                                                    
                                                    