Bizler gözlem yapıyoruz. Bazı manşetler söylenmeyeni söylemenin yollarıdır. Çoğu zaman asıl söyleyen söylenecek ve haber olarak yazılacak sözcüklerini bu olgularda yazar ve söyleyenler saklar. Ama yazarken ve söylenirken bu saklanan sözcükler satır aralarında gizli olduğu bilinir. Bu olgu etik kurallara göre açık verilmez. Çünkü saklanan gerçeklere ilerde somut delillere kavuştu mu önceki söylemler ve yazılar kolayca inkar edilir. Bu da soruşturma yapan ve yapacak olanları bir kat daha zora koşar... Deliler gösterilmesi ve onun üzerinden bilgi toplanmasını beklemek gerekir... Buraya kadar bu işle ve bu sanal yapısal olgu ile aldatan kişileri ve darbe oldu diye aldatılan halkı korumak için uğraşanlar varsa ne demek istediğimizi anlayan anlar... Bakınız manşet nasıl verildi "'Akar ne zannediyordu, Fidan’ı kaçıracak askerlerin fidye isteyip, altlarına birer Ferrari çekeceklerini mi?'" Haberin özeti ise şöyle: Göbeğinden ABD'ye bağlı yayın grubu Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, 15 Temmuz’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kaçılacağı ihbarının geldiğini anımsatarak, “Genelkurmay Başkanı ne zannediyordu, Müsteşar’ı kaçıracak askerlerin fidye isteyip, o parayla altlarına birer Ferrari çekeceklerini mi?" diye sordu. Şimdi gözlem yaparak haberi yorumsuz olarak veriyoruz: