YUKLENIYOR
18 June 2024
Üye Girişi
Üye Girişi
×
Türk Vatandaşları Üye Olabilir
[Turkish CitizensCan Be Members Of]
Güvenlik Kodu:
Guvenlik
https://ikinciadamdukkan.com/product/cessur-demirali-gursu-adini-sen-koy-1/
https://ikinciadamdukkan.com/product/cessur-demirali-gursu-adini-sen-koy-1/
1 2 3
ANKET
Bu kullandığınız site kapatılsın mı?
CIP 0 - CRZ 0
Evet
113
Hayır
1090
Çekimser
10
Fikrim yok
12

Toplam Oy:1225

» RÖNESANS HALÜSİNAYONLARI..

RÖNESANS HALÜSİNAYONLARI.. - Serendip Altındal

Paylas
RÖNESANS HALÜSİNAYONLARI..
15 June 2024, Saturday 13:59:17
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

RÖNESANS HALÜSİNAYONLARI..

 

 

 

            Ki Konfüçyüs bir matematik sistemi kurmamış, bütün erdemsel betiklerini salt kendi doğasındaki insanlık algısına göre yapmıştır. Ve bunun gibi, 2. Dünya savaşından sonra USA’nın sömürgesi haline gelen Avrupa devletleri, nihayet Rönesans sarhoşluğundan uyanarak, yeni bir gelecek yapılanmasına doğru, hele de önce Vatikan mahmurluğunun salt bir Burjuva ve feodal morfini olduğu, Makyavelli ve Prenslerinin muhteris, İkballeri için de her yola başvuran devlet adamlıklarıyla, neticede ulusların başına bela olan emperyalizm erdemsizliğinin de Rönesans halüsinasyonları ürünü olduğu ortaya çıkınca, doğal olarak Avrupalı biraderlere bu hastalığı düzeltmekten başka da bir çare kalmayacaktı artık. Ne ki bunu da beceremediler ve emperyalist Lejyonu NATO’ya saplanıp, bugün de yas tutmaya devam ediyorlar.

 

            Yoksa ilk Çağlarda olduğu gibi, Rönesans döneminin filozofları da tanrıya bağlılığın erdem olduğunu ileri süren stoacılıklarıyla, kendileri gibi olmayanların, acaba erdemsiz mi olduklarını düşünüyorlardı? Kim bilir, belki de bu yüzden erdemsiz, kapitalist emperyalizmi, Dünya insanlığının başına bela etmişlerdi. Nitekim AB birlikteliğiyle, Atlantik ittifakından bağımsız olabileceklerini de var sayıp, bununda tutmayacağını esefle anlayınca, şimdilerde daha radikal çözümlerin kaçınılmaz olduğuna nihayet karar vermiş görünüyorlar. Öyle ki peş peşe gelecek AB – o da yaşayabilirse şayet – hükümet seçimlerinde yeni formatlar (sosyonasyonel yeni Devlet biçimleri) ortaya çıkarsa, hiç şaşırmamak gerekecektir.

 

            Amerika’da kaybedilen F. Gülen birdenbire Türkiye’de ortaya çıkarsa, acaba nasıl yorumlayalım. İşte tam da burada, aynaya bakarken bile kendini düzeltemeyen AKP’nin, koşar adımla ve zorunlu olarak kendi sonunu çabuklaştıracak olan erken seçime yaklaşması, bakalım bu yeni zafiyeti nasıl kucaklayacak. Çünkü İsrail’i, Ortadoğu’da kendi durumunu korumak bağlamında ulusal kıyamlara zorlayarak, kaka çocuk durumuna düşüren illetin tek kaynağının, USA ve Rusya’nın da başına sardığı, çömezi Ukrayna ve AKP İktidarı olduğunu, hatta diğerlerini bilmem; ama bizdeki imam hatip ilk okullarındaki çocuklar dahi biliyor artık.

 

            Bir süredir sütreye çekilerek sessiz kalan Akşener birdenbire yeni kozmetiği, sarı saçlarıyla Erdoğan’la sahneyi paylaşmaya kalktı ve yeniden servise başladı. Bak sen, meğer başından beri yeni kreasyonuyla da sessiz ve derinden hazırlıyormuş kendisini bu randevuya. Hoş bu buluşma, başından beri bekleniyordu ve nihayet gerçekleşti. Eh ne diyelim, hayırlı işler artık! Ne var ki bu saatten sonra, artık iflah etmez hastaları, değil yeni protezler, hayat iksiri bile olsa kurtaramaz.

 

            Oysa bu hanım umut vaat ediyordu; ama ne yaptıysa sonuçta siyasa hezimetini kendisi hazırladı. Şimdi akıllı olsunlar da daha fazla ufaltmasınlar artık, partneriyle birlikte kendilerini. Zira gülünecektir sonra, onların ağlanacak hallerine. Yalnız Erdoğan’ın Akşener desteğiyle yeni bir yumuşak rüzgâr estireceği ve bu rüzgâra, CHP’nin de olurunu almak istediği gayet anlaşılır görülüyor. Aynı bağlamda yeni kozmetiğine uygun olarak, Akşener’in de yeni bir siyasa umarı olduğu yadsınamıyor. Lakin neresinden bakılsa, bütün bu gidiş gelişlerden ve çektiği yokluktan artık sabrı tükenen milletin, açık ara bir erken seçim beklediği günlerde, yeni vekillerin atanmış vekil maaşlarıyla bir dört yıl daha bencil keyifleri bakiyken, vekil namlı bay ve bayanların erken bir seçime, her ne kadar milletin menfaatlerine uygun olmasa da sıcak bakmayacakları kesindir. Öyle ya yoksa başka türlü, bencil insan oğluna, evrenin atığı nasıl denebilirdi ki.

 

            Tarihte sıralanmış bütün filozofların, iyilik ve erdemin özdeği olarak gördükleri tanrının, kötüyü neden yaratmış olduğunu da sorgulamaları; olup bitenlerden, neyin, neyi evirdiğinden hiç haberi olmayan evrenin, akıllı olduğunu iddia eden, lakin evrenin dışkısı olan insanoğluyla, başka da ne alakası olabileceğini acaba bize sordurmaz mı? Yalnız bunu insanları aşağılamak için söylemiyorum. Şimdi düşünün, şayet dışkılarımızı atamıyor olsaydık, bırakın başka şeyleri, hiç yaşayabilir mi ya da insan olabilir miydik? Bu arada AKP’nin yeni parazit tellalı olan Gökçek namlı, devleti soyan bir babanın, aynı yolda engelsiz koşan evladının, artık hangi kategoriye sokulacağını, yani insan mı yoksa atılması gereken bir dışkı mı olabileceğini ise, yorumlarınıza bırakıyorum. Ki bu tarife uyan ve alıcı gözle bakarsanız göreceğiniz, daha pek çok emsal de vardır haliyle çevrenizde.

 

            Birbirlerine çelme atıp yarışan günler gösteriyor ki, kimsenin ateşle oynamak gibi bir çılgınlık yapmaya hiç niyeti yoktur. Çünkü kimse daha henüz aklını kaybetmedi. Yalnız tarihi kronolojide defalarca görüldüğü gibi, pek çok sudan sebeplerle binlerce, milyonlarca insanın birbirlerine düşürülerek telef oldukları da defalarca görülmüştür. Yalnız USA’nın Hiroşima ve Nagazaki de kullandıklarından başka atom silahı da görülmedi bütün bu savaşlarda şimdiye kadar.

 

            Çünkü USA da İsrail gibi, tek taraflı ve karşı direnç gücü olmayan bir soy kırım savaşı yaptığı için, karşısında kendisini vuracak bir atom gücü de yoktu. İşte tam da bu nedenle, USA’nın geleceği, çok daha karanlık olacaktır bundan sonra. AB de Fransa ile başlayan faşist trend, şayet yükselirse, Avrupalı dostları da Allah’a havale etmek gerekecektir ondan sonra. Bu duruma da ancak “wait and see!” denebilir. Ve satranç taşları doğru kullanılınca, Amerikan rüyasının nasıl ve neden mat edileceği de kolayca anlaşılacaktır. Çünkü evrensel insan haklarına göre, hiçbir intikamcı ruh, asla nedeni, olamayacak bir soy kırım haleti taşıyamaz. Pearl Harbor intikamcılığının nedeni olan bir soy kırımı da hele mağlup edilmiş bir güce karşı, atom bombası kullanımı asla izah edemez.

 

 

            Zira Japon katliamı, gururlu ve yeminli Japonlar tarafından Amerikalılara, henüz daha anımsatılıp fatura edilmedi. Tabi birde bunun üstüne, Gazze soy kırımı da oturtulunca, bakalım Batılı BM Dünyası, nasıl sıyrılacak bu badirelerden. Yeni bir Dünya savaşından, Doğu ve BRİCS ülkelerinin fazla bir kaybı olmayacağı gibi, aksine atomar dahi olsa kazançları da büyük olacaktır. Demek ki akıllı olmaktan başka da çareleri kalmayacak artık, bilhassa da Batılı neoliberal, Anglosakson biraderlerin. Bu durumda belki de evrensel şirketlerini toparlayıp, Marsa göçmek zorunda kalabilirler, kim bilir? Çünkü keserinde, sapında tersine döneceği günler elbette yakındır. Zira evrensel tarih, süreci boyunca, zaman, mekân ve nesnelerin devinmediği, aldandığı ve aldattığı, hiç görülmemiş, hiç yaşanmamıştır şimdiye kadar.

 

            Bu yaşımıza geldik, hele de bir Kurban Bayramı arifesinde bile hiç duymadığımız, Diyanetin seçmece ve saçmaca ‘erkek kurban’ talebine rağmen, değil et, yumurta bile çocuklarına yediremeyen ey Müslümanlar hala yok halinizle, bu kafa hastalarını sırtınızdan beslemeyi mi düşünüyorsunuz? Hele, Allah bana yeter diyen Bahçeliye, acaba kendisinin Allah’a yeterli olup olmadığını, içinde Allah’ı bile barındıran akıl, şimdi sormayacak mıdır? Bay Bahçeliye bir hatırlatma daha yapalım öyleyse. Şayet Erdoğan acaba kendi yerine MHP Lideri olup, aslında Ateş’in davasını da üstlenerek yeni bir arayışa soyunursa, daha akıllıca bir sineyi millete dönüş yapmış olur mu yoksa olamaz mı? Bir de bunu düşün bir zahmet. Nitekim MHP de böyle bir uygun taban da vardır. “Ussal olan her şey gerçek ve gerçek olan her şey de ussaldır. -Hegel- “. Ne ki kuşkusuz olansa, ussal gerçekliğin, eytişimsel nesnel gerçekliğe dayanmasıdır.

 

                Yalnız ben; ‘insanca olan her şeyde insanca olduğu ve hayvanca olmadığı sürece, düşünce vardır diyen Hegel’e karşıt olarak, Hayvanlarda, ancak insandan gördükleri sevgi karşılığında oluşan bir insanca ve karşılıkcı bir düşünce de vardır. Ki buna da çok emsal gösterile bilinir. Mesela sahibi ölünce, mezarına başını koyup ağlayan atlar, köpekler vs. gibi. Demek ki istedikleri zaman insan gibi de düşünebiliyorlar diyebiliriz belki de. Peki hayvanlara karşı sevgi dışında, hayvanda bile olmayan kaba bir davranışı sergilemeyi, insan olduğunu söyleyene yakıştırabilir miyiz? Ayrıca daha fazlasını da henüz o bilimsel döneme gelemediğimiz için, bilemeyeceğimizi düşünüyorum. Yalnız Hegel’in, yaşadığı ve 1831 de Koleradan öldüğü dönemde bile, bugün bizim günahsız sokak hayvanlarının uyutulması gibi bir sorunla karşılaşmamış olduğunu da biliyoruz. Bu arada çevrenizde demokrat olduğunu düşünen birçok sosyokrat var ki, sorun onlara, acaba hangisi, bırakın sosyolojiyi, siyasadan başka da bir şeyden haberleri olduklarını söyleyebilecekler mi size?

 

            İnsan özeğinin tek ve vazgeçilemez nedeni olan akılcılığı da asla yadsıyamayacağımızdan, devirleri çoktan kapanmış olan, tüm idealist Tarikat ritüelcilerine de bir anımsatma yapalım o zaman:

Allah’ı ararsan gönlünde ara,

 

Mekke’de, Kudüs’te, Hacda değildir.

 

Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil,

Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil. -Yunus Emre –

            Yine de Bayramınız, her şeye ve yaşadığınız bütün ilkel saçmalıklara rağmen kutlu, mutlu ve de ailecek sağlıklı olsun. Birlikte hak ettiğimiz çok daha erdemli, yani akılcı ve dolayısıyla da hakçı, güzel günleri en yakında yine yaşamaya başlamak temennilerimle…

 15.06.2024

                                                                                   Serendip Altındal


Rogg & Nok Sanal Hafıza Bölümü Haber Servisi:
E-Posta ile gönderilen veya direk Web sitesine yayınlanması için gönderilen yazıların fotoğraf gibi tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
kapsamında Web sitemizde yapılmıştır.
Kişisel veya kurumsal Demokratik düşünce ve kanaatlerimiz engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle
"Yazar olan biz Hakkımızdaki veya kullanıcıların kullandıkları web sitesindeki yayınlanan haberler dolayısı ile olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarımız saklı kalmak üzere, peşinen reddederiz…

OKUYUCU YORUMLARI

UYARI:Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.(Yorum Yapanın Taahütü)Yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
Ad Soyad
E-Posta
Yorum
Foto GaleriTÜMÜ
Copyright ©2010 - Tüm hakları saklıdır.
PHP Haber Sitesi Türkiye Tasarım
Rogg&Nok Haber- Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz Ve kaynak gösterilmeden Alıntı Yapılamaz. Yayınlanan Tüm Haber Ve Açıklamalar İlk Kaynaktan Ulaştırılan Açıklamalardır. Sitemiz Bu Açıklamalara Ekleme Veya Müdahelede Bulunmadan Yayınlar. Yorum,Makale, Sizden Gelenler Bölümündeki Yazılardan Yazanlar Sorumludur. Harici Bilgiler Ayrı Bir Sayfada Açılır. Rogg&Nok Haber Bu Linkler Ve İçeriklerinden Sorumlu Değildir.Her Türlü Haber Ve İletişim İçin roggnok@gmail.com Adresini kullanabilirsiniz. Sitemizden Daha İyi Yararlanabilmek için Gizlilik İlekeleri Ve Yayın Prensiplerimzi Okuyunuz. Ekonomik Veriler Bilgilendirme Amaclidir.Kullanimindan Dogacak Sorunlardan Sitemiz Sorumlu Degildir.