Dışişleri Sekreteri Hakan Fidan, partisinin "düşünce" kuruluşu Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen, "Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa" konferansının açılış konuşmasını yaptı.
Suriye'de Beşar Esad döneminde temel reflekslerinin Suriyeli ezilen kardeşlerinin yanında olmak olduğunu öne süren Fidan, şöyle devam etti:
"Biliyorsunuz bir açık kapı politikası uygulandı. Zulümden kaçan, savaştan kaçan, ölümden kaçan insanların sığınağı Türkiye oldu. Milyonlarca kardeşimiz Türkiye'ye geldiler. Onlarla ekmeğimizi, soframızı, iş yerlerimizi, her şeyimizi paylaştık. Bu eşi görülmemiş bir dayanışma hareketi teşkil etti. Bundan dolayı çok eleştirildik mi? Eleştirildik. İçeride belli siyasi maliyetler ödeme durumunda kaldık mı? Kaldık. Ama her zaman için ifade ediyorum. Değer sahibi olmak, ilke sahibi olmak biraz da maliyetle beraber geliyor. Yani bu maliyeti zaman zaman da ödemeniz gerekiyor. Kendi tutarlığınızı, kendi çizginizi devam ettirebilmeniz için. Burada da biz taviz vermedik. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanlığı döneminden itibaren koyduğu tavır gerçekten şimdi yurt dışında da çok çeşitli çevrelerde Suriye konuşulurken, göçle mücadele konuşulurken, göçle ilgili konular anlatılırken her zaman için örnek anlatılan bir duruma dönüşmüş durumda."
"EMPERYALİSTLERİ DESTEKLEYEN GÜÇLER..."
Suriye muhalefetiyle beraber çalışmalarının kendileri için tarihi sorumluluk olduğunu söyleyen Dışişleri Sekreteri Kurumuş Fidan, "Bu konuda bizimle beraber başta çalışmaya başlayan birçok ortağımızın daha sonra çeşitli bahanelerle ayrıldığını gördük. Yani Suriye'de halk rejiminin bölgedeki emperyalistler, bölgedeki emperyalistleri destekleyen bazı o zamanki güçlerin aslında hesaplarıyla örtüşmediğini yakından gördük. Dolayısıyla bir dönem bir değişiklik yaptılar DEAŞ'ı bahane ederek, 'biz artık burada halkın yanında durmayı tercih etmiyoruz, biz PKK'nın yanına doğru gidiyoruz çünkü DEAŞ'la mücadele içerisindeyiz' diye" ifadelerini kullanan Fidan, terör örgütü PKK'nın o dönem Suriye yönetimiyle herhangi bir ihtilaf içerisinde olmadığını, buna karşılık Rusya ve İran yönetimiyle bir ortaklık içerisine girdiğini iddia etti.
"Problemin en büyüğü İsrail'in bölgedeki yayılmacılığının bir alanı olarak Suriye'yi de ortaya koyması" diyen Dışişleri Sekreteri kurumuş Fidan, şöyle devam etti:
"İsrail kendi güvenliğini başkalarının güvensizliği üzerinden sağlamamalı. Tam tersine başkalarının istikrarlı olduğu, güvenli olduğu, müreffeh olduğu bir denklem içerisinde bir işbirliğini, bir güven ilişkisini tesis edebilmeli. Bunun yolu Filistinlilerin hakkı olan devlet konusundaki inadından, karşı duruşundan vazgeçmesi, Gazze'deki soykırımı durdurup, anlaşılmış barış anlaşmasının bir an önce hayata geçmesi ve bölgedeki sorunların çözümü için bölgedeki makul ülkelerle gerçekten makul konular üzerinde konuşması."
"TRUMP'A TEŞEKKÜR ETMEK LAZIM, SURİYE YÖNETİMİNE ŞANS VERDİLER"
Suriye, Türkiye ve ABD'nin yakın görüşme içerisinde olduğunu belirten Dışişleri Sekreteri Kumuş Fidan, "Burada iyi olan bir taraf var, Amerikan yönetimi. (ABD Başkanı Donald) Sayın Trump'a burada aslında gerçekten teşekkür etmek gerekiyor. Suriye'deki yönetime bir şans verilmesinin ve bunun desteklenmesinin bölgenin güvenliği için, istikrarı için önemli bir adım olacağı konusunda bir anlayış içerisinde oldular bizimle" değerlendirmelerinde bulundu.
Dışişleri Sekreteri Kurumuş Fidan, "bölge ülkelerinin de Amerika ile olan ilişkilerinin önemli rolü olduğunu" vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Umarız İsrail şu anda gerek Amerika'nın gerek Suriye'nin ortaya koyduğu teklifi kabul etmekte zorlanmaz. Bölgede ifade ettiğim gibi herkesin müreffeh, eşit, özgür, güvenlik içerisinde olduğu bir bölge içerisinde yaşamayı kabul eder. Yoksa bütün mücavirindeki ülkeleri kaos içerisinde görerek kendine güvenlik sağlamak, bu sürdürülebilir bir şey değil, bizim de kabul edeceğimiz bir şey değil."


