1975 yılında Amik Gölü kurutularak kazanılan arazilerin bir kısmı tarım alanı olarak kullanıldı. Bir kısmı üzerine de Hatay Havaalanı inşa edildi. 2001 yılında inşaatına başlanan havaalanı 9 Aralık 2007 tarihinde tamamlanarak hizmete girdi.
Havalimanı inşasından önce ve sonra yapılan pek çok bilimsel araştırmada Hatay Havaalanı’nın jeomorfolojik özelliklerden kaynaklanan taşkın, zemin özelliklerinden kaynaklanan deprem riski altında olduğu uyarıları yapıldı ve bunlara bağlı ortaya çıkabilecek deprem, sel ve taşkından da büyük derecede etkileneceği kaydedildi.
Birinci dereceden deprem riski olan bir bölgede yer alan havalimanının olası bir depremde hasar göreceği, çökeceği veya yıkılacağı uzmanlar tarafından sıkça ifade edildi.
"OLASI BİR DEPREMDE ÇÖKECEK, YIKILACAK" UYARILARINA RAĞMEN İNŞA EDİLDİ
TEMA Vakfı, 2001 yılında havalimanının inşasına karşı dava açtı. 2003 yılında TEMA Vakfı davayı kazandı. Ancak Çevre ve Orman Bakanlığı karara itiraz etti. Danıştay’a kadar taşınan dava sürecinin ardından Bakanlığın ısrarı sonucunda havalimanı inşaatına yeni bir ÇED raporu hazırlanarak devam edildi.
DEFALARCA SU BASTI
Söz konusu tartışmalar nedeniyle 2004 yılında dönemin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, “En fazla taşkın olduğu dönemde dahi bu saha su altında kalmayacaktır” şeklinde tespit yaptı ancak havalimanını açıldıktan sadece 2 yıl sonra su bastı. Devam eden yıllarda da havalimanını meydana gelen yağışların ardından pek çok kez su bastı.
DEPREMDE ÇÖKTÜ, UÇUŞLARA KAPATILDI
Son olarak 6 Şubat 2023 yılında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve toplamda 11 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde Hatay Havalimanı ağır hasar gördü. 3 kilometre uzunluğunda ve 45 metre genişliğindeki beton pist büyük hasar aldı. Hatay Havalimanı’nın pisti uçuşlara kapanırken terminal binası çevresindeki toprak zeminde de 2 metreye yakın çökmeler yaşandı.
Depremde havalimanının hasar görmesi, insanların göçük altında yaşam mücadelesi verdiği, dakikaların, saniyelerin önem taşıdığı kriz anında, büyük zaman kaybına yol açtığı, ulaşması gereken yardımların gecikmesine neden olduğu gerekçesiyle siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarınca eleştirildi.
BAKAN 6 GÜN SONRA "BÜTÜN HASARLARI HIZLICA ONARDIK" DEMİŞTİ
Depremin ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) koordinesinde İGA ekipleri 3 kilometrelik pistte tamirat, bakım ve temizlik çalışması yaptı. Depremden 6 gün sonra dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olan Adil Karaismailoğlu "Hatay Havalimanı pistindeki bütün hasarları hızlıca onardık” diyerek havalimanının uçuşlara yeniden açıldığını duyurdu.
Ancak açıklamanın yapıldığı 12 Şubat 2023 tarihinden bu yana Hatay Havalimanı’nda uçuşlar fiili olarak yapılmıyor. Yolculara uçuştan sadece 4-5 saat önce gelen mesaj ile biletler iptal ediliyor ve yolcular Adana Havalimanı’na ya da Gaziantep Havalimanı’na yönlendiriliyor.
ADRESE TESLİM İHALEYLE HAVALİMANINI YENİLEME, SİLAHTAROĞLU’NA VERİLDİ
Bu süreçte Hatay Havalimanı’nın yeniden onarımı için 12 Ekim 2023’te ihale düzenlendi. Kamu İhale Kanunu'na (KİK) göre üç ihale usulü var. Bunlar belli istekliler arasında ihale, açık usul ve pazarlık usulü şeklinde. Kamu İhale Kanunu’nun esas usul olarak belirlediği ve rekabete imkan sağlayan yöntem; “açık ihale”. Havaalanı onarımı için ise istisnai bir yöntem olarak öngörülen rekabetsiz ve kapalı olarak gerçekleşen “pazarlık usulü” tercih edildi.
Kamuoyunda “adrese teslim ihale” olarak bilinen bu yöntemle gerçekleştirilen ihale sonucunda, havaalanı onarım işi, TİMTAŞ Grup İnşaat Anonim Şirketi ve Silahtaroğlu Mühendislik İnşaat Anonim Şirketi iş ortaklığına verildi. 7,2 milyar TL’lik sözleşme, 13 Kasım 2023’te imzalandı. İhalenin bitiş tarihi ise 20 Mart 2026.
ŞİRKET YILLARDIR KAMUDAN MİLYARLARCA LİRALIK İHALELER ALIYOR
Şirketlerden Silahtaroğlu Mühendislik İnşaat ise kamudan bu şekilde yıllardır milyarlarca liralık ihaleler aldı ve almaya devam ediyor. Aldığı ihalelerden bazıları; İzmir’deki Havaalanı Ayr-Otoyol Kavşağı-Torbalı-Belevi Yolu km:0+000, Sabiha Gökçen Havalimanı 3. Etap İşler Yapım, Doğan HES, Malatya Doğalgaz Boru Hattı, Biga Doğalgaz Boru Hattı, Pozantı Tarsus Otoyolu, TAG Otoyolu Hudut Yolu, Niğde, Muş, Kentsel Dönüşüm Projesi, Eyyubiye Devlet Hastanesi, Güngören Spor Kompleksi, İSKİ İçmesuyu-Atıksu Yapım.
“1 EYLÜL’DE AÇILACAK” DENİLDİ
Son olarak Hatay Valisi Mustafa Masatlı, Hatay Havalimanı'nda PAT sahaları onarımı ve gelişimi çalışmaları kapsamında 1 Ağustos-1 Eylül arası uçuşların yapılamayacağını duyurdu. Masatlı, havalimanının 1 Eylül’de açılacağını bildirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Hatay Havalimanı’nda birinci etap çalışmalarının bittiğini ve ilk uçusun 1 Eylül’de yapıldığını açıkladı.
TMMOB JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI YK BAŞKANI ALAN: “NEDEN BU GÖL HAVZASI?”
Söz konusu süreç hakkında “Havalimanının yeniden hizmete açılması için harcanan miktarın kamuoyuyla paylaşılmasını istiyoruz” talebinde bulunan Türk Mimarlar ve Mühendisler Odası (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Tektonik bir göl havzası olduğu bilinmesine rağmen burada ısrar edilmesinin nedeninin ortaya koyulması gerek. Neden bu göl havzası? Neden tektonik bir göl havzası havalimanı olarak seçildi. Buradaki planlama yanlışlıklarının ortaya çıkarılması gerek. Ayrıca olası bir depremde buranın tekrar hasar görmesi durumunda lojistik hizmetler havadan nasıl sağlanacak? Buna ilişkin alternatif bir çalışma yapılmış mı? Bunların açıklanmasını istiyoruz” dedi.
"Hatay Havalimanı en başında zaten yanlış yer seçimi üzerine inşa edilmiştir" diyen Alan sözlerine şöyle devam etti:
"Hatay Havalimanı’nın bulunduğu yer, Amik Gölü’nün havzasıdır. Amik Gölü’nün üzerinde, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından 1960’lı yılların sonundan itibaren o bölgedeki suyun boşaltılmasıyla yerleşim başlıyor. Daha sonra da bu alanın büyük bir kısmı Hatay Havalimanı’na tahsis edildi. 2007 yılında da açıldı. Bu gölün oluşmasını sağlayan ana unsur oradaki tektonik yapı, yani fayların hareketi.
Hatay Havalimanı ya da Amik Gölü, bizim Ölüdeniz Fay Sistemi ile Kızıldeniz’den başlayıp Türkiye’ye gelen, aynı zamanda Doğu Anadolu Fayı’nın kesişim noktası üzerinde yer alır. Yani tektonik hareketler sonucu oluşan oradaki, havzadaki suyu biriktiren bir göldü. 6 Şubat depremlerinde oradaki pistin büyük bir kısmı yarıldı. Pist bölümü başta olmak üzere havalimanı zarar gördü. Bu nedenle oradaki insanlarımıza lojistik hizmet ulaştırılmasında kullanılamadı.
"HAVALİMANI’NIN DOĞUDA UYGUN BİR ALANA TAŞINMASINI ÖNERDİK"
Pistin bulunduğu kısmın özellikle batı bölümü olduğu gibi Doğu Anadolu Fayı ile Ölüdeniz Fayı’nın kesişim noktası üzerinde yer alıyor. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın kırılması nedeniyle bu havalimanı hasar gördü. Bunun pist bölümleri de dahil olmak üzere Hatay Havalimanı’nı Amik Gölü üzerinden kaldırılarak daha doğuda zemin özellikleri açısından daha uygun bir alan üzerine taşınmasını önerdik. Ancak Ulaştırma Bakanlığı bu önerimizi pas geçti. Hatay Havalimanı’nda bazı tedbirler alarak tekrar hizmete açılacağını Bakan Bey ifade etti.
"OLASI DEPREMDE, BU HAVALİMANI YİNE KULLANILAMAYACAK"
Bu havalimanı herhangi bir deprem olmazsa hizmet vermeye devam edecek bir sonraki depreme kadar. Biz oradaki riskin bitmiş olmadığını, Ölüdeniz Fayı’nın olduğu gibi durduğunu ve son yüz yıllarda orada bir kırılma yaşanmadığını ve bunun kırılması durumunda bu havalimanının ciddi hasar alacağını, lojistik hizmetleri yine sunamayacağını bildirdik. Bunu bir tarafa bıraktılar, ihale ettiler ve yüksek maliyetlerle havalimanını tekrar hizmete açtılar. Oysa yer yanlış, burası bir tektonik göl alanı. Burada hem yeraltı su seviyesi yüksek, hem o gölü kuruttular ve doğal, ekolojik ortama zarar verdiler.
Hem de bir depremde havalimanı maalesef oradaki insanımıza hizmet edemez hale geldi. Sonuç olarak olası bir depremde bu havalimanının yeniden hasar göreceğini, oradaki insanlarımıza hizmet edemeyeceğini ve bu bilinçle hareket edilmesi gerektiğini, bu yatırımın gereksiz olduğunu, Hatay’da onlarca yer varken havalimanı için burada ısrar etmenin yanlış olduğunu yeniden belirtmek istiyoruz.”
"LEVHA SINIRI OLDUĞU İÇİN ÖZELLİKLE CİDDİ BİR ÖZEN GÖSTERMEK GEREKİR"
Prof. Dr. Naci Görür de havaalanı zemininde hiçbir şekilde sıvılaşma olmamasının gerektiğini kaydederek, şunları kaydetti:
“Başka türlü orada bir havaalanı yapılmamalı. Hatay bir levha sınırı ve bir deprem kuşağı. Yani doğrudan doğruya Ölüdeniz, Doğu Anadolu Fayı'nın Afrika, Arap ve Anadolu levhasındaki sınırı. Çok özel bir yer. Burada bu levhaların hareketi ile enerji sürekli olarak buradaki yapıları etkileyecektir ve hiç beklemediğiniz anda deprem tehlikesi ile karşı karşıya kalacaksınız demektir. Özel bir yer olduğu için de burada özel olarak tasarım gerekli, özel yapı malzemesi, özel mühendislik hizmeti gerekli.
Rastgele yapmak mümkün değil. Levha sınırı olduğu için özellikle ciddi bir özen göstermek gerekir. Herhangi bir havaalanında yaptığınız şeyleri burada yaptığınız zaman bu yeterli olmayacak demektir. Hatay Havalimanı’nın bulunduğu zemin sürekli hareket halindedir ve sürekli gerilim biriktirmektedir. Bunun için burada yapacağınız her yapının her mühendislik hizmetinin deprem dirençli olması için çok özen gösterilmesi şarttır.”
"AYNI ŞEYLERİ YAPARAK FARKLI SONUÇLAR ELDE EDİLEMEZ"
Olası bir depremde Hatay Havalimanı’nda 6 Şubat depremlerinde karşılaştığımız tablo ile karşılaşma ihtimalinin çok kuvvetli olduğunun altını çizen Görür, şunları kaydetti:
"Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edilemez. Çünkü karşınızda büyük bir deprem tehlikesi var. Bu bölgede aynı şeyleri yaparsak er geç aynı şeyler başımıza gelecektir. Levha sınırlarında mühendislik yapıları yapmak özen gerektirir, özel ihtimam ve sağlam zemin gerektirir. Ama kısa bir zaman içerisinde herhangi bir yerde yaptığınız bir mühendislik yapısı olarak imal ediyorsanız ileride benzer sorunlarla karşılaşacaksınız demektir.
Biz de genellikle evler, köprüler, havaalanları yıkıldığı zaman bir an önce onu tekrar eski duruma getirmek gibi bir eğilim olur. Amaç eski duruma getirmek değildir, amaç tahrip olmuş binayı ya da mühendislik yapısını ilerideki bir depremde tahrip olmayacak bir şekilde yapmak olmalı. Böyle yerlerde bir an önce yapalım bitirelim düşüncesi doğru değildir.”
"BAKAN’IN ‘YIKILMAYACAK, SU BASMAYACAK’ AÇIKLAMALARINI KUŞKUYLA KARŞILIYORUZ"
CHP Hatay Milletvekili Nemin Yıldırım Kara da Hatay Havalimanı projesinin yer seçimi itibarıyla en başından beri hatalı olduğunu vurgulayarak, “Dönemin Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun ifadesiyle ‘sosyal baskılar sonucunda’ hayata geçirilmiş bir proje. Havalimanı inşaatı için Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından hazırlanan ÇED raporu onaylanmış ancak 2003 yılında Adana Bölge Mahkemesi yürütmeyi durdurmuştu. Amik Gölü’nün kurutulmasıyla elde edilen araziye yapıldığı ancak göl çanağı, özellikle şiddetli bir yağmurda tekrar su topladığı için burada genel bir su baskını tehdidi hep mevcuttu. 2012 yılında, yapımından sadece 5 yıl sonra su altında kalmış ve hasar görmüş bir yerden söz ediyoruz. Bölge kuş göçleri açısından da önem taşıyor; bu nedenle doğal hayatın korunması açısından da yer seçimi yanlış bir projeydi” dedi.
6 Şubat’taki deprem sonucunda havalimanının pistinin yarıldığını ve neredeyse tümüyle kullanılamaz hale geldiğini anımsatan Kara, “Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 Mart’ta Hatay’ı ziyaret ettiğinde havalimanını bir hafta içinde kullanıma açtıklarını söyleyebildi. Havalimanının ne zaman uçuşlara hazır hale geleceğine ilişkin tarih de sürekli ertelendi. 2024 ve 2025 yılına ait yatırım programlarına bakıldığında, bu proje için 12 milyar liralık bir ödenek tahsis edildiği; 3 milyar 138 milyon lirası 2024 yılı içinde olmak üzere kümülatif olarak 5,6 milyar lira harcandığı; 2025 yılında da 4,6 milyarının kullanılmasının planlandığı görülüyor. Ancak Kamu İhale Platformuna göre, PAT sahalarının onarımını da içeren 2 milyon metrekare büyüklüğündeki projenin Silahtaroğlu Mühendislik İnşaat şirketine verildiğini görüyoruz. Bu şirket ise fırtınada dış kaplamaları zarar gören AFAD Genel Müdürlük binasının ve yine depremde büyük hasar alan Tarsus-Adana-Gaziantep otoyolunun ihalesini kazanmış şirket. Dolayısıyla Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun büyük bir öz güvenle ‘Depremde yıkılmayacak, su basmayacak’ gibi açıklamalarını kuşkuyla karşılıyoruz. Bu kuşkularımızı gidermek için 2023’ün temmuz ayında bakanlığa yönelttiğimiz, beş sorudan oluşan soru önergesine ‘Gerekli çalışmalar yapılacaktır’ gibi bir yanıt vermekle yetinmişlerdi” dedi.
"HER ZAMAN RİSKLİ BİR PROJE OLARAK KALACAK"
Kara şunları kaydetti:
“Şimdi görünen o ki yatırım planında belirlenen tarihe yetişebilmesi gerekçesiyle, PAT sahasının ve diğer kısımların onarımını tamamlamak için havalimanı bir ay boyunca seferlere kapatılacak. Öte yandan yer teslimi 21.11.2023 tarihinde gerçekleştirilen PAT Sahaları Onarımı ve Gelişimi işinin bitim tarihi önce 20 Mart 2026 olarak belirlenmiş, ardından aynı yılın 6 Eylül’üne alınmıştır. ‘Maalesef başka yer yok’ denilerek hem bir göl çanağına hem fay hattının üzerine hem de göçmen kuşların göç rotası üzerine yeniden havalimanı yapmanın hiçbir mantığı yoktur. Bu havalimanının bir depremde değilse bile bir yağışta yeniden kullanılamaz hale geldiğini görmemiz çok olasıdır.
Dahası Bakanlığın bu projeyi, söz verdiği gibi 2026 yılında veya bakanın söylediği üzere 2025 sonunda bitirmeyi başaracağı da kuşkuludur. Sürekli olarak ‘Şu tarihte tamamlanacak’ diye, aç-kapa yaparak işletilmiş bir yerden, 2026 yılındaki teslim tarihi bile ileriye atılmış bir projeden söz etmekteyiz. Hatay Havalimanının bütün onarımı tamamlansa bile her zaman ‘sosyal baskı’ sonucunda inşa edilmiş olması nedeniyle riskli bir proje olarak kalacak.”
Birinci etap çalışmaları hakkında bilgi almak istediğimiz ve havalimanının kaç şiddetinde depreme dayanıklı olabileceğini sorduğumuz şirket yetkilileri ise sorularımızı yanıtsız bıraktı. İnşaat Mühendisleri Odası da havalimanında yapılan çalışmalar hakkında kendilerine bir bilgi verilmediğini kaydetti.
Kaynak : cumhuriyet.com