Antakya, kimi tarihi kaynaklara göre 300 bin nüfusuyla Roma İmparatorluğu’nun üçüncü, dünyanın ise dördüncü büyük kenti konumundaydı.
Antakya’nın en eski ve köklü yerleşimlerinden biri ise Hristiyan, Musevi, Müslüman çeşitli dinden ve kimlikten insanların birlikte yaşadığı Affan Mahallesi. Komşuluk ilişkilerinin unutulmadığı mahallede çok sayıda tarihi bina ve konak onarılmayı bekliyor.
Affan Mahallesi'nin bir kısmı 6 Şubat depremlerinde yıkıldı. Mahalle sakinlerinin bir kısmı konteyner kentlere taşınırken bazı sakinler il dışına gitmek zorunda kaldı.
Evi sağlam olanlar ise Affan Mahallesi'nde yaşamayı sürdürüyor.
6306 sayılı yasa kapsamında riskli alan ilan edilen mahallenin boşaltılacağı ve mahallelilerin TOKİ konutlarına yerleştirileceği belirtiliyor.
Dört kuşaktır mahallede yaşayan bir aileden gelen Eski Affan Derneği Başkanı Kemal Arıbaş, kendisi de dahil olmak üzere mahalle sakinlerinin TOKİ’lere gitmek istemediğini, mahallelerinde kalmak istediklerini söyledi.
Arıbaş, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, “Ayakta durmaya çalışan esnafımızla şu anda yıkılmış mahalledeyiz. Burada kalan birkaç tane aileye hizmet edebilmek için fırınımız mahallemizin tek fırını şu anda çok zor koşullarda aktif halde çalışıyor. Gelecek olan turistleri ağırlamak için butik otel de mevcut fakat burada butik otelde konaklamak isteyen tarih severlerin hangi yollardan hangi koşullarla geleceğini bilemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Arıbaş, Affan Mahallesi’nde yaşayan insanların çok büyük çoğunluğuna onlarca kilometre uzakta TOKİ evleri verildiğini anlatarak, “Hiç kimse mahallesinden uzaklaştırılmayacak” denmesine rağmen insanların kendi kültürlerinden, tarihlerinden ve mahallelerinden uzak evlere gitmek zorunda kalacağını vurguladı.
“TARİHİ BİNA KÜLTÜR EVİ OLSUN İSTERİZ”
Kemal Arıbaş, deprem öncesi kahve olarak kullanılan tarihi konağa ilişkin şunları kaydetti:
“Affan’ın tam orta yerindeyiz. Burası 1930’lu yıllarda inşa edilmiş taş yapı. Harap olmuş, yıkılacak diye biliyoruz. Buranın bir tarih ve kültür evine dönüşmesini çok istiyoruz. Burası Fransızlara en fazla ağır kayıplar verdiren yerel milislerin örgütlendiği merkezdir. Buradan örgütlenip gidip Fransızlara büyük kayıplar verdirip şurada bulunan bir tünelden mahalleye dağılırlardı.
Fransızlar çok mücadele ettiler bu yerel milislerin yakalanması için. Saçını süpürge eden kadın deyimi direnerek erkeklerini esir ettirmeyen kadınlardan gelir. Yıkılmış bir kahvenin içerisindeyiz. Burada kalan birkaç tane aile, evsiz kalan kuşlara, yuvasız kalan tüm hayvanlara her gün bu kahvenin duvarına yem serpiştirirler.”
“YETKİLİLER BİR AN ÖNCE ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR”
Arıbaş, mahallenin hâlen riskli alan içinde olduğunu, ne olacağını bilmediklerini belirterek, “Biz bu mahalleyi terk etmek, kültürümüzü bırakmak istemiyoruz. Dünyada üç dine mensup insanın yüzlerce yıl kardeşçe dostça yaşadığı belki de ender mahallelerden bir tanesidir. Biz bu kültürümüzün yok olmasını kesinlikle istemiyoruz ve lütfen bir an önce çözüm üretilmesini bekliyoruz” dedi.
Arıbaş’ın kültür evi olmasını istediği tarihi kahve, çekimden kısa süre sonra yıkıldı ve yerinde boş bir arazi kaldı.


