01-04-2025
TARİHİNİ BİLMEYENLER BUGÜNÜ ASLAL ANLAYAMAZ.!!!
Devrimle kurulmuş OLAN bu cumhuriyette " 70 yıldır cumhuriyeti yöneten DİN ALIP iman satan sözde dinciler bu ülkeyi nasılda emperyalisti ülkelerin sömürgesi haline getirdiler” Bu kırılma bundan 70 yıl öncesinde Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başladı köy enstitülerinin kapatılması CHP döneminde başladı 1946 -1947 eğitim yıllarında köy enstitüleri kapatılmaya başlandı.
Bunu fırsat bilen dinciler 70 yıldır bu ülkede nitelikli ve çağdaş eğitimi engelleyerek Türk milletini çağdaş eğitimden uzaklaşmasına neden oldular, 1946 -1947 yıllarında İsmet İnönü tarafından atanan CHP'li Reşat Şemsettin Sirer'in Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemdir dün olduğu gibi bugün de AKP’nin çürümüş çağdışı zihniyeti aynı yolu izleyerek Türk milletini çağdaş eğitimden uzaklaştırarak eğitimi cihatçı cemaat ve tarikatlara teslim etti.?
Hiç düşündünüz mü.? Eşsiz önderimiz ve ebedi başkomutanımız Atatürk gece gündüz demeden o cepheden o cepheye koşarlar işgalci emperyalizmi ezdikten sonra bin bir mücadele vererek devrimle kurduğu bu cumhuriyet neden Atatürk’ ölümünden sonra kurduğu cumhuriyeti 70 yıldır emperyalistlere " Din iman diyerek yönetiyor da ondan çünkü bunlar emperyalizme din iman adına maşalık ediyorlar“.?
" Bunlar en büyük desteği yine dün olduğu gibi bugünde de sözde biz CHP’li ve Atatürkçüyüz diyen çakma siyasetçi CHP’li yöneticiler ve siyasetçiler veriyor".? Hiç düşündünüz mü bu cumhuriyette 1957 seçimlerinde sonra bu cumhuriyette Adnan Menderesle başlayan kırılma da günümüze deyin neler yaşandı.? Bütün bu yaşananları tabi söylemezler, yazmazlar. Türkiye'yi askeri müdahaleye götüren o süreci hiç anlatmazlar.
Ancak tarih asla unutmaz… Bundan 64 yıl öncesine gidelim…! Bundan 64 yıl öncesinde iktidardaki Demokrat Parti genel seçimi 7 ay önceye çekti. Halk, 27 Ekim 1957'de sandık başına gitti. Seçim saat 17.00'de bitecekti. Fakat saat 14.30'da devletin tek radyosu; oy verme işlemleri sürerken DP'nin kazandığı illeri açıklamaya başladı!
Şaka değil gerçek bu… CHP lideri İsmet İnönü, Devlet Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'yu telefonla aradı, “Sizden bu suçun işlenmesine engel olmanızı talep ediyorum” dedi. Bakan Zorlu, “Beyefendi” Adnan Menderes'e gitti, İnönü'nün söylediklerini aktarıp radyo yayınının durdurulmasını istedi. “Beyefendi” sert çıktı; “Radyo sonuçları açıklanmaya devam etsin!” CHP bu kez Yüksek Seçim Kurulu'na başvurdu.
Radyo yayını durduruldu. Fakat DP zaten istediğini almıştı; kimi CHP'liler “DP kazandı” diye sandığa gitmedi. Bu arada radyoevinden yabancı gazetecilere, “İsmet İnönü'nün yazılı açıklaması” diye bir kâğıt verildi. Sözde İnönü, “Seçimi kaybettik; en fazla 120 milletvekili çıkarabiliriz” demişti! BBC'den France Press'e kadar yabancı gazeteciler haberi doğrulatmak için İnönü'nün yanına gidince, şaşıran sadece yabancı gazeteciler değildi; İnönü ülkesi adına utandı.
Devlet, yalan söylemekle kalmıyor, yalan belge düzenliyordu!
Bitmedi… Bir de 1957 seçimlerinin İsmet İnönü'nün isimlendirmesiyle “kütük marifeti” var! Seçmen kütükleri hazırlanırken, CHP'li seçmenler “kütük ”ten yok edildi! Yerlerine DP'li seçmenlerin adı hem de birkaç kütükte yer aldı. Yani bir DP’li birkaç sandıkta oy kullandı. DP kurduğu seyyar ekiplerle bu seçmenlerini sandık sandık taşıdı.
Seçime “iyi organize” olmuşlardı; organize işler konusunda marifetliydiler! CHP'li kimi seçmenler kütükte isimlerini göremeyince oy kullanamadan evlerine döndü. Hayır, daha bitmedi… Oy usulsüzlükleri bazı şehirlerde olayların çıkmasına neden oldu. Örneğin Gaziantep'te… 27 Ekim gecesi seçimi CHP'nin 700 oy farkla kazandığı ilan edildi. Hatta DP'nin gazetesi "Zafer" bile bu sonucu yazdı. Fakat ertesi gün köylerden “sayılmamış, unutulmuş oylar” getirildi ve bin kadar oyla seçimi bu kez DP'nin kazandığı açıklandı.
CHP'liler haklı olarak il seçim kuruluna itiraz etti. İtirazları kabul edildi.
Oylar, tutanaklar, gerekli belgeler adliye binasına götürüldü; pazartesi inceleme başlayacaktı. O gece adliye binası yandı! Bütün oylar yok oldu! DP'nin galibiyeti resmiyet kazandı. Şehirde gergin bir hava oluştu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreninde Gaziantepliler belediyeye yürüyüp seçimleri protesto etti.
Vali kitlenin üzerine (o zaman TOMA yoktu) itfaiye araçlarıyla su sıktırınca olaylar çıktı. Belediye tahrip edildi. Polisin halkı dağıtmak için ateş açmasıyla, DP binasından da kitleye mermiler yağdırıldı. Olaylarda bir komiser muavini ile bir çocuk yaşamını yitirdi; çok sayıda kişi yaralandı. Zırhlı askeri birliklerin şehre girmesiyle olaylar yatıştı.
Ardından şehirde “ CHP'li cadı avı” başladı. Gözaltına alınıp tutuklananlar arasında kimler vardı bilir misiniz:? Mehmet Barlas'ın babası Cemil Sait Barlas. Zeynep Göğüş'ün babası/Hasan Celal Güzel'in dayısı Ali İhsan Göğüş. CHP'liler halkı isyana teşvik iddiasıyla Yozgat Cezaevi'nde beş buçuk ay yattı. Avukatları Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu idi. Oy rezaleti yüzünden sadece Gaziantep'te olaylar çıkmadı.
Mersin'de seçim cinayeti Mersin'de de oy hırsızlığı olaylara neden oldu. DP'nin oy hilekârlığının ortaya çıkması halkın sokağa çıkmasına sebep oldu. Olayları askerler bastırdı. Bu arada… CHP'li Mahmut Boytunç, DP'liler tarafından öldürüldü. Resmi makamlar “katil” diye, Zeki Budur ve Murat Sevim adlı DP'lileri tutukladı.
Ama katilin aslında DP Mersin Milletvekili Hüseyin Fırat olduğu yolunda söylentiler çıktı. Cinayetle ilgili haberlere yayın yasağı getirildi! Sadece Gaziantep ve Mersin'de olaylar çıkmadı. İstanbul, Ankara, Sivas, Giresun, Kütahya, Kayseri, Çanakkale, Samsun gibi birçok şehirde oyların çalındığı iddiası halkı sokağa döktü.
Olayları bastırmak için şehirlerin üzerinden uçaklar alçaktan uçuş yaptı. İsmet Paşa, “Savaşta bile askeri uçakların sivil halk üstüne dalış yapmadığını” söyledi. Seçimin üzerinden 5 gün geçti. Fakat Türkiye sakinleşmedi. Bu nedenle…1 Kasım 1957'de TBMM açılışında Ankara'da olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Başkentin caddelerinde tanklar vardı. Yollar asker kordonu altındaydı. Gençlik Parkı'na, Güven Parkı'na askerler yığıldı.
Aslında tüm bu gerginliğin nedeni Meclis tutanaklarına yansıdı: 1957 seçimlerinde DP bir önceki 1954 seçimlerine göre 9 puanlık büyük oy kaybetti. Bunu bekliyorlardı. Bu nedenle işi sıkı tutmuşlardı. Ne olursa olsun kazanmayı amaçlamışlardı.
Sonuçta… DP, 1957 seçiminde CHP ile artık başa baştı; CHP'nin yüzde 41'ine karşılık yüzde 47'lik oyu vardı. DP'nin bu oyların ne kadarında kütük marifeti vardı, bilinmiyor. Bilinen; Türkiye'nin 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesine böyle seçim şaibeleriyle de sürüklendiğidir. TV’lere çıkanlar, gazetelerde yazanlar bu konulara hiç değinmiyor. Yalan üzerine iktidar inşa ediyorlar.
Dün de öyleydi, Bugün de öyle “ çünkü dün CHP’de seçilmişler o günde Karşı Devrime din iman diyerek gizliden gizliye destek veriyorlardı bugünde AKP’ye kapalı kapılar arkasın da desteklerini esirgemiyorlar.
Bunun tek nedeni vardır bu Cumhuriyette 70 yıldır Atatürk’ün kurduğu CHP’de ne bir gerçek Atatürkçü Kemalist Devrimci var nede gerçekte bir Atatürkçü Kemalist Devrimci olarak CHP Genel Başkan oldu.? Nede gerçekte bir CHP’li olarak CHP’de seçildi bu yetmez 70 yıldır CHP’de seçilmiş milletvekillerinin % 80’i ne Atatürkçü nede gerçekte bir CHP’li olarak seçildi 70 yıldır CHP Belediye başkanları İl ilçe başkanları meclis üyeleri de öyledir?
Anayasamızın biz yurttaşlar tanıdığı kişi hürriyeti ve evrensel insan hakları gergince “şiddetsiz” eylem ve protesto eylem hakkına sahiptir basın yoluyla bu eylemi kamuoyuna duyurma hakkı mevcuttur ancak ne yazı ki son 15 yıldır “ AKP ve AKP’yi oluşturan çağdışı çürümüş zihniyete mensup hükümet ve atatıldığı bürokrasi yönetimi yurttaşların tüm Anayasal hak ve hürriyetlerini engellemek için yine kamu gücünü kullanarak tüm anayasal haklarımızı kirli iktidarlarını korumak için askıya aldığı tartışılmaz bir gerçektir…”
PEKİ ANAYASADA TEMEL İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİMİZ NELERDİR.? Önce hak nedir: İnsanların herhangi bir işi yapma yetkisine hak denir. Peki, özgürlük nedir: İnsanların hiçbir insana zarar vermeden dilediği her şeyi yapabilmesine özgürlük denir.
KİŞİ HAKLARI
1. Yaşama hakkı
2. Kişi dokunulmazlığı
3. Kişi hürriyeti ve güvenliği
4. Özel hayatın gizliliği ve korunması
5. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
6. Din ve vicdan hürriyeti.
7. Düşünce ve kanaat hürriyeti
8. Bilim ve sanat hürriyeti
9. Basın ve yayınla ilgili hürriyetler
10. Toplantı hak ve hürriyeti
11. Mülkiyet hakkı
12. Hak arama hürriyeti.
13. Temel hak ve hürriyetlerin korunması
SİYASİ HAKLAR
1. Türk vatandaşlığı
2. Seçme seçilme siyasi faaliyetlerde bulunma hakları
3. Kamu hizmetine girme hakkı
4. Dilekçe hakkı
SOSYAL VE EKONOMİK HAKLARI
1. Ailenin korunması
2. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi
3. Çalışma ile ilgili haklar
4. Toplu iş sözleşmesi grev hakkı ve lokavt
5. Ücrette adalet sağlanması
6. Sağlık çevre ve konut hakkı
7. Gençliğin korunması ve spor hakkı
8. Sosyal güvenlik hakları
9. Tüketici hakları
10. Tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1- Doğumla başlar, ölümle biter.
2- Evrenseldir. Dünya’nın her yerinde geçerlidir.
3- Dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez özellikler taşırlar.
4- Tamamı bir bütündür. Bir tanesi bile olmazsa veya kullanılmazsa diğerleri bir işe yaramaz.
5- Sınırlandırılamaz.(Sıkıyönetim, savaş, bulaşıcı hastalıklar, nüfus sayımları gibi olağanüstü durumlarda yani insan hayatının söz konusu olduğu durumlarda Yaşama hakkımızın dışındaki diğer tüm haklar sınırlandırılabilir.)
6- Başkalarının hak ve özgürlüklerinin başladığı yerde bizim hak ve özgürlüklerimiz biter.
7- Her devlet düzenlediği anayasa ve yasalarla İnsan haklarını güvence altına almak zorundadır.
ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ (Anayasa, Madde 20):Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Kişilerin özel hayatlarını kendilerinin izni olmaksızın topluma sergilemek doğru değildir.
Özel Yaşam: Meydana gelen herhangi bir olay sadece bir bireyi, o bireyin ailesini veya çalışma arkadaşlarını ilgilendiriyorsa bu olay o insanın özel yaşamına ait bir olaydır.
Genel Yaşam: Meydana gelen bir herhangi bir olay bir kişinin yanı sıra yaşadığı mahalleyi, kenti, ülkeyi veya tüm dünyayı ilgilendiriyorsa o olay genel yaşam içerisinde yer alan bir olaydır.
Örnek: Herhangi bir insanın otomobilinin içinde ailesi ile birlikte sohbet ederek trafikte yol ilerlemesi o kişinin özel yaşamına ait bir olaydır. Fakat aynı bireyin az sonra kendisini ailesiyle yaptığı sohbete kaptırıp dikkatini dağıtması ve kaza yapması genel yaşama yönelik bir olaydır.
HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ (Anayasa, Madde 22):Herkes haberleşme özgürlüğüne sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bilgisi ve izni olmaksızın hiç kimsenin telefonu dinlenemez, mektupları açılıp okunamaz.
Bunlar yasalarla güvence altına alınmıştır.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ (Anayasa, Madde 26):Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama hakkına ve yayma hakkına sahiptir. (Anayasa, Madde 28):Basın hürdür, sansür edilemez. Basın özgürlüğü de insanların fikirlerini gazete, dergi, radyo ya da televizyon aracılığı ile insanlara ulaştırma özgürlüğünü içerir.
KONUT DOKUNULMAZLIĞI (Anayasa, Madde 21): Kimsenin konutuna dokunulamaz. Çeşitli nedenlerle, yasayla yetkili kılınmış kurumların yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. İnsanların kendi evlerinde rahatsız edilmeden yaşam sürme hakkı Anayasada güvence altına alınmıştır.
YAŞAMA HAKKI (Anayasa, Madde 17):Herkes yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Yaşama hakkı, bütün hakların temelidir. Savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi durdurulamaz, yok edilemez.
KİŞİ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI (Anayasa, Madde 17):Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya muameleye tabi tutulamaz. Böylece kişinin yaşaması ve vücut bütünlüğü güvence altına alınmıştır.
SAĞLIK HAKKI (Anayasa, Madde 56):Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Sağlık hakkı insana beden ve ruh sağlığı içinde yaşama isteme hakkını verir.
EĞİTİM VE ÖĞRENİM HAKKI (Anayasa, Madde 42):Kimse, eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır. İnsanın kendisini geliştirme ve sahip olduğu hakların bilincine varması eğitim yoluyla olur.
SEÇME VE SEÇİLME HAKKI (Anayasa, Madde 67):Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir. Seçme ve seçilme hakkı demokratik toplumlarda temel ilkelerden biridir.
DİLEKÇE HAKKI (Anayasa, Madde 74):Vatandaşlar ve karşılıklı esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin(En geç 60 gün içinde) dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KÖTÜYE KULLANILMAMASI (Anayasa, Madde 14):Anayasa’nın hiçbir hükmü Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şeklinde yorumlanamaz.
Düzenleme: Ali Berham ŞAHBUDAK.
Yayınlama: 02-04-2025 16:04:26