Aklımız ne kadar başımızda gerçekten bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki, insanlık dediğimiz tuhaf yapı içinde eskilerin deyimiyle ‘kendine malik’ olma durumu adeta bir dijital oyunun teması haline geldi. Hallice okur yazar, dünyanın gelmişine geçmişine resmi tarih bakımından öyle ya da böyle hakim olduğuna inanan insanlar için bu trajik simülasyon ya da kurgusal gerçeklik savaşlarla beraber kendimizden iyice şüphe ettiğimiz bir kırılgan gerçeklik hali yarattı mı yarattı. Biz bunu kendi küçük hayatlarımız dışında zıvanadan çıkmış bir politik gerçekliğe borçluyuz. Evet, bizzat Trump denen şahsiyete...
Bu yeni gerçekliğe biz eski kafalar eski tüfeklerle belli ki karşı koyamayacağız. Ha bire hayal kırıklığı ha bire sen de mi Brütüs nidaları. Ve evet bir solcunun hayatta kalması zor iş. Ömrü gençlerle geçen biri olarak söylüyorum; sağcılığı solculuğu henüz yeni kuşağa anlayacakları dilden anlatamazken bile ve tamamen insanı kendi gerçeği ve zaaflarıyla kabul eden bir yeni kuşağa kendi hayal kırıklıklarımızı anlatmak bence mümkün iş değil. Çünkü kavramlarımız ortak değil. Sizi kafadan harcarlar. Öyleyse dünyanın daha iyi bir yer olması için emeğin ve eşitliğin esas değer olduğuna yeni yetmeleri inandırmak adına çaba harcayan bizler için şunu kabul etmeliyiz ki dünya değişiyor ve bizim ezeli ebedi umudumuz gençler değişiyor. Bir fare kapanında peynir kovalamakla solculuğu sosyal demokratlığı ayrıştıramayanlarla bu işin ol-a-mayacağına dair mesaj, ta ABD’den, bambaşka bir kıtadan geliyor. Özetle reel politikte hangi genç takar mutlak’ını butlan’ını!
New York belediye başkanı Ugandalı bir Müslüman mı olacak ?
Evet büyük bir ihtimalle kapitalin başkentinin koltuğuna Zohran Mamdani oturacak. Nereden nereye öyküsü bu. İsrail’in soykırım politikalarına karşı, LGBT haklarından yana ve camilere gidip vaazlara katılan sıra dışı bir RAP sanatçısı genç bir adam, klasik politikacıları şu haliyle bile alt etti. Teorik tartışmalar çok su götürür şüphe yok. Lakin kendisinin vaatleri tamamen temel ihtiyaçlardan yana. Hayatta kalma, beslenme ve barınma. Maslow’un ihtiyaçlar piramidi. Çünkü öyle. Tüm apoletlerimizden arındığımızda bir deri bir kemik kaldığımızda, işte bu hayatta kalma güdüsü bizi başka bir yere götürmüyor. Yazının bulunması, matbaanın icadı, rönesans, reform ve internet devrimi insanlığı kendi vahşetinin gerçeğinde aldı götürdü ve o amansız dilemmayla baş başa bıraktı. Göçüğün altındayız ve hepimiz haykırıyoruz: Sesimi duyan var mı ?
Zohran New York’ta ezilenlerin sesini duydu. ABD’nin baba politikacılarını ön seçimde harcadı. Annesi film yönetmeni babası akademisyen. Yabancı olmanın ne demek olduğunu biliyor, sanatçı olmanın bedelleri ailecek ödenmiş ama olmayacak bir yerden sisteme meydan okuyor. Oldu mu oldu. Rivayetler muhtelif kendisi hakkında. Önemli mi değil. Zira Uganda doğumlu Müslüman genç bir adam, adını siyaset kaplanlarının yanına da değil önüne yazdırdı mı yazdırdı. Çünkü mevzu basit. İnsan canlısı İstanbul’da da New York’da hayatta kalmak istiyor.
Suriyeli eşiyle internette eş bulma sitesinde tanıştı
Zohran, hayatını kurmaya hali vakti yerinde bir mülteci olarak başlıyor. Akran zorbalığı, dışlanma, ekonomik zorluklar… Deniyor ve deniyor. Kendisinin bile tahmin edemeyeceği bir yerden hayat onu sahneye çıkarıyor. Siyasi deneyimi kısa. Politik manevraları zekasıyla alt ediyor. Çünkü asıl olananın farkında. Bu hayat nasıl daha kolay yaşanırın cevabının peşinde. 11 Eylül hala taze, ABD geçen hafta İran’ı bombaladı. İnsanın kendi camdan evinin penceresinden bakabilmesi için önce bir evi olması lazım. İşte Zohran da New Yorklular’a bunu söylüyor. Sizin henüz bir eviniz yok. Benim de yok. Gelin bu konut politikasını değiştirelim, çocuklarımız olsun yine çalışalım ama kreşlere gitsinler… Zohran hayat vaat ediyor kısaca. Bu kadar basit. Zohran sosyalist olduğunu gizlemiyor. Onlar ne mi diyecekler, o da basit: Ey Amerikalı New York’a komünizm geliyor… New Yorklu ne diyecek onu hep beraber göreceğiz. Sert bir RAP şarkısı eşiğinde…
Kaynak : https://www.tele1.com.tr/new-yorktan-mesaj-yeni-bir-sol-mumkun-insallah-1