Avukat Özgür Urfa’ya 2014'te “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan ceza alan müvekkili için temyiz dilekçesi yazdı.
Ancak Adalet Bakanlığı, temyiz dilekçesindeki ifadeleri üzerine Urfa hakkında dört yıl sonra “Cumhurbaşkanına hakaret ettiği” iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığından soruşturma izni de vermesinin ardından soruşturma dosyasını Ankara Batı Adliye Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Ankara Batı Adliye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, "Avukat sanığın temyiz dilekçesinde belirttiği yaşanan tüm hukuksuzlukların ve yolsuzlukların sorumlusu konumunda olan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ses kayıtlarında milyonlarca TL'yi nasıl sıfırladığı, kirli para ilişkileri ve yolsuzluk ilişkileri içerisinde olduğu ortaya çıkmıştır" şeklindeki ifadelerin “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu oluşturduğu kaydedildi.
Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonucunda avukat Özgür Urfa'ya Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 7 Temmuz 2020’de 10 ay hapis cezası verdi.
OY ÇOKLUĞUYLA CEZA BOZULDU
Urfa hakkında verilen ceza, “savunma dokunulmazlığının ihlal edildiği, Anayasa’nın 26’ncı maddesi ile teminat altına alınan ifade özgürlüğüne aykırı şekilde sanığın cezalandırıldığı, hakimlerin güvencesiz olmalarından dolayı tarafsız olamayacağı” gerekçeleriyle temyiz edildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi de avukat Urfa’nın söz konusu sözlerinin savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığına, dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığına ve beraat etmesi gerektiğine karar vererek, Urfa'nın mahkumiyetine ilişkin hükmü oy çokluğuyla bozdu.
Karşı oy gerekçesi: "Katılanın şeref, onur ve saygınlığını zedelemek ve halk nezdinde saygınlığı ortadan kaldırmak"
Çoğunluk görüşüne katılmayan üye, karşı oy gerekçesinde şunlara yer verdi:
"Bireylerin şeref ve itibarı, özel ve aile hayatı Anayasa'nın 17. maddesiyle korunan manevi varlık kapsamındadır. Devlet, bireyin manevi varlığının bir parçası olan şeref ve itibara keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek zorundadır. Yasalarımıza göre bu eylemler ceza hukukunda hakaret suçu olarak düzenlenmiş, özel hukukta ise tazminatı gerektiren haksız fiil sayılmıştır.
Somut olay değerlendirildiğinde eylemin katılanın şeref, onur ve saygınlığını zedelemek ve halk nezdinde saygınlığını ortadan kaldırmak olduğu, bu nedenle sanığın üzerine atılı bulunan suçun yasal unsurlarının oluştuğu kanaati ile sayın çoğunluğun mahkumiyet kararının bozulması yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum."
Kaynak : cumhuriyet.com