Yorumsal Eleştiri ve Bir Kitap tanıtımı, Mesajı Gönderen Erdem Sönmez;
Konu:
James H. Meyer'in Karadeniz Üzerindeki Kızıl Yıldızı Üzerine İnceleme: Nazım Hikmet ve Nesli
Son 15 yılda çok sayıda geç dönem Osmanlı ve cumhuriyet dönemi Türk siyasi, entelektüel ve edebi şahsiyetinin biyografilerinin İngilizce olarak yayımlandığı görüldü. Bunların başında M. Şükrü Hanioğlu ve Ryan Gingeras'ın Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatan eserleri, Hans-Lukas Kieser'in Talât Paşa'yı anlatan kitabı, Benjamin C. Fortna'nın Kuşçubaşı Eşref'i anlatan kitabı, H. Ozan Özavcı'nın Ahmet Ağaoğlu'nu anlatan kitabı, York Norman'ın Celal Nuri İleri'yi anlatan kitabı ve Christine M. Philliou, Refik Halit Karay'da. 1 Geç Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait siyasi, entelektüel ve edebi şahsiyetlerin hayatlarını inceleyen bu kitaplar, pek çok güncel Türkçe eserle birlikte, geç Osmanlı İmparatorluğu ve modern Türkiye tarihine ilişkin anlayışımızı geliştirmekte ve ayrıca, Türk araştırmalarında biyografik bir patlama denebilecek bir gelişme. James H. Meyer'in Karadeniz Üzerindeki Kızıl Yıldız: Nâzım Hikmet ve Nesli, bu yükselişin en son ve en önemli örneklerinden biri olup, yirminci yüzyıl Türkiye'sinin ünlü komünist şairinin kapsamlı bir biyografisini sunmaktadır.
Meyer'in güzelce yazılmış ve kronolojik olarak düzenlenmiş kitabı bir önsöz, bir giriş, on üç bölüm ve bir sonsözden oluşuyor. 1902 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nda doğup 1963 yılında Sovyetler Birliği'nde ölen Nâzım Hikmet'in sıra dışı hayatı ayrıntılarıyla anlatılıyor. Kitap, adından da anlaşılacağı üzere Nâzım'ın biyografisini kendi kuşağının hikâyeleriyle bağlantılı olarak kurguluyor. Meyer'in kitabı, konusunu biyografik eserlerde yaygın bir eğilim olan münferit bir vaka olarak ele almak yerine, sonuçta Nâzım'ın hem Türkiye'deki hem de Sovyetler Birliği'ndeki birçok çağdaşının hikâyelerini öğrenmemizi sağlayan zorlu bir çabaya girişiyor. Bu hikâyeleri ustaca iç içe geçiren kitap, Nâzım'ın yalnızca yakın arkadaş çevresini, ortaklarını ve yoldaşlarını değil, aynı zamanda Meyer'in 'geç ve imparatorluk sonrası sınır aşanlar' (sayfa 12) olarak tanımladığı daha geniş bir kitleyi de kapsıyor. Buna göre Meyer, Nâzım'ı ve kendi kuşağının çoğu üyesini, 'geniş açık topraklardan ve şekillendirilebilir sınırlardan biri' olan bir dünyada doğan ve 'hayatları sınırları aşmakla ve hayatlarını silinmez bir şekilde şekillendiren' 'sınırları aşanlar' olarak görüyor. genç yaşta yurt dışında yaşama deneyimi yaşıyor' (sayfa 12). Meyer'in kitabı, Türkiye, Rusya, Hollanda ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan ve daha önce kullanılmamış arşiv materyallerinden yararlanarak, sınırları aşan bu kişilerin hikayelerinin izini sürüyor. Böylelikle Nâzım'ın ve diğerlerinin Türkiye dışında az bilinen dönemlerine dair yeni ve değerli bilgiler sunuyor. Nâzım'ın hayatının neredeyse on beş yılını Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku'nda geçirdiği göz önüne alındığında Meyer'in kitabı, onu uluslararası bir ortama konumlandırarak ve biyografisinin pek bilinmeyen bu bölümünü ortaya çıkararak bilgilerimize büyük katkı sağlıyor.
Kitap, Nâzım'ın ve daha birçok sınır ötesi komünist, muhalif, savaş esiri ve benzerinin hayatlarını incelerken, aynı zamanda bu hikayelerin geçtiği daha geniş çerçeveleri de araştırıyor. Böylece Osmanlı/Türk-Rus/Sovyet sınırının, Osmanlı ve Rus imparatorluklarının son onyıllarından Soğuk Savaş'ın son yıllarına kadar uzanan aydınlatıcı bir tarihini sunuyor. Aynı şekilde kitap, geç Osmanlı, Cumhuriyet Türkü ve Sovyet tarihlerine, özellikle de Türkiye'deki komünist hareket ve onun Sovyetler Birliği ile bağlarına dair yeni bakış açıları sunuyor. Ancak bu arka plan bilgilerine yönelik bazı eleştiriler gündeme gelebilir.
Her ne kadar Meyer, Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) cumhuriyetin ilk yıllarında yasal bir örgüt olduğunu (s.135), 1925'te Düzeni Sağlama Kanunu'nun çıkarılmasıyla yasaklandığını
(sayfa 140) belirtmektedir. ), TKP hiçbir zaman yasal bir parti olmadı ve bu nedenle İstiklal
Mahkemeleri tarafından kapatılmadı, bunun yerine partinin yasal gazetesi Aydınlık yasaklandı. Bu bağlamda kitabın, Nâzım'ın hayatının büyük bir kısmında mensubu olduğu partinin tarihiyle ilgilenmeyi biraz ihmal etmiş göründüğünü de belirtmek gerekir. Meyer'in sade bir kurumsal tarih sunmaktan ziyade, TKP içindeki kadın ve erkeklerin karmaşık yaşamlarını daha insani bir ölçekte tasvir etmeyi amaçladığının farkındayım. Ancak bu kişilerin hikayelerini önemli ölçüde etkileyen organizasyonun daha geniş bir şekilde ele alınması, hayatlarının belirli anlarını ve dönemlerini daha net hale getirebilirdi. Örneğin Nâzım'ın 1920'li yılların sonunda parti liderliğine adaylığının ortaya çıkması, daha sonra TKP'den ihraç edilmesi ve 1930'lu yıllar boyunca TKP saflarında kendisine yönelik düşmanca tavırların ortaya çıkması, bu tür konulara bazı bölümlerin eşlik etmesi halinde daha iyi anlaşılabilirdi. Bu yıllarda partinin tarihi ve örgütlenmesi hakkında. Aynı şekilde Nâzım'ın yakın arkadaşı Vâlâ Nureddin'in nasıl ve neden partiden ayrıldığını, bir anda 'eski komünist' olduğunu (sayfa 155), Nâzım'la hâlâ partiye sadık bir üyeyken ilişkisini sürdürebildiğini anlamak daha kolay olurdu. Aynı şey, Nâzım'ın daha sonra Kadro dergisinin kurucuları arasında yer alacak olan ancak bir 'Türk markası' oluşturmayı düşünmeyen yoldaşları Ahmet Cevat Emre ve Şevket Süreyya Aydemir'in siyasi dönüşümü için de söylenebilir. Komünizm' (sayfa 196) değil, Kemalizm'i iyi inşa edilmiş bir ideoloji olarak sistemleştirmek.
Tüm bunlara rağmen Meyer'in titizlikle araştırılan kitabı, Nâzım Hikmet'in bugüne kadarki en kapsamlı biyografisini sunmakta ve mevcut literatürdeki önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bu sağlam bir bilimsel çalışmadır ve Türk araştırmalarında yukarıda bahsedilen biyografik patlamaya katkıda bulunmak isteyenlere büyük ilham vermektedir.
Mesaj sahibi: Erdem Sönmez
Mesaj Düzenleme: Yapay Zekâ
Mesaj Kontrol: 234256
Mesaj sonunda Verilen Notlar:
Referanslar:
See M. Şükrü Hanioğlu, Atatürk: An Intellectual Biography (Princeton and Oxford: Princeton University Press, 2011);
Ryan Gingeras, Mustafa Kemal Atatürk: Heir to the Empire (New York: Oxford University Press, 2015);
Hans-Lukas Kieser, Talaat Pasha: Father of Modern Turkey, Architect of Genocide (Princeton and Oxford: Princeton University Press, 2018);
Benjamin C. Fortna, The Circassian: A Life of Eşref Bey, Late Ottoman Insurgent and Special
Agent (New York: Oxford University Press, 2016);
H. Ozan Özavcı, Intellectual Origins of the Republic: Ahmet Ağaoğlu and the Genealogy of
Liberalism in Turkey (Leiden: Brill, 2015);
York Norman, Celal Nuri: Young Turk Modernizer and Muslim Nationalist (London: I.B. Tauris, 2021);
Christine M. Philliou, Turkey: A Past Against History (Oakland: University of California Press,
2021). Also worthy of note are Şakir Dinçşahin, State and Intellectuals in Turkey: The Life and
Times of Niyazi Berkes, 1908-1988 (Lanham: Lexington Books, 2015);
Reuben Silverman, Borderline Personalities: Lives at the Political, Social, and Geographic Edges of Modern Turkey (Istanbul: Libra, 2021).
Rogg & Nok Sanal Hafıza Bölümü Haber Servisi:- Rogg & Nok Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi...
E-Posta ile gönderilen veya direk Web sitesine yayınlanması için gönderilen yazı, fotoğraf gibi tüm demokratik protesto, bilgi, haber, yorum ve sosyal/siyasal içerikli paylaşımlar TC Anayasasının;
MADDE 25: "Düşünce ve Kanaat Hürriyeti";
MADDE 26: "Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti"
kapsamında Web sitemizde yapılmıştır.
Kişisel veya kurumsal Demokratik düşünce ve kanaatlerimiz engellenmesi ve/veya şiddet/baskı altına alınması, bu nedenle
"Yazar olan biz Hakkımızdaki veya kullanıcıların kullandıkları web sitesindeki yayınlanan haberler dolayısı ile olası her türlü anti-demokratik yasal girişimi",
TC Anayasası, AİHM ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kapsamında, her türlü yasal haklarımız saklı kalmak üzere, peşinen reddederiz…